ÜNİTE 4 Bağ ve Destek Dokusu - Anadolu Üniversitesi
ÜNİTE 4 Bağ ve Destek Dokusu - Anadolu Üniversitesi
ÜNİTE 4 Bağ ve Destek Dokusu - Anadolu Üniversitesi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Amaçlar<br />
Bu üniteyi çalıştıktan sonra,<br />
■ <strong>Bağ</strong> <strong>ve</strong> destek dokusunun görevlerini,<br />
■ Elemanlarını,<br />
■ Çeşitlerini öğrenmiş olacaksınız.<br />
İçindekiler<br />
■ Giriş<br />
■ <strong>Bağ</strong> <strong>Dokusu</strong>nun Görevleri<br />
■ <strong>Bağ</strong> <strong>Dokusu</strong>nun Yapı Elemanları<br />
■ <strong>Bağ</strong> Doku Türleri<br />
■ Özet<br />
■ Değerlendirme Soruları<br />
■ Sözlük <strong>ve</strong> Kavram Dizini<br />
■ Yararlanılan <strong>ve</strong> Başvurulabilecek Kaynaklar<br />
Öneriler<br />
Bu üniteyi daha iyi anlayabilmeniz için,<br />
<strong>ÜNİTE</strong> 4<br />
<strong>Bağ</strong> <strong>ve</strong> <strong>Destek</strong> <strong>Dokusu</strong><br />
■ Üniteye başlamadan önce organizmada dört temel dokunun bulunduğunu <strong>ve</strong> dokularınsınıflandırılmasındaki<br />
ölçütleri,bir önceki ünitede anlatılan epitel dokusunu tekrar<br />
gözden geçirerek hatırlayınız.<br />
■ Ünite sonundaki soruları mutlaka yanıtlayınız, yanıtlayamıyorsanız üniteyi tekrar çalışınız.<br />
■ Ünitede embriyoloji ile ilgili bilgiler geçtiğinde,eksiklerinizi Genel Embriyoloji kitaplarından<br />
tamamlayınız.
1. GİRİŞ<br />
Organizmada en yaygın olarak bulunan <strong>ve</strong> epitel, kas, sinir dokusundan oluşan diğer temel dokularla<br />
doğrudan <strong>ve</strong>ya dolaylı ilişkide olan bir dokudur. Gerek diğer dokulara göre çok çeşidinin<br />
bulunmasını gerekse bu çeşitler arasında büyük farkların olması, bu dokunun sınıflanmasında<br />
güçlükler doğurmaktadır. Örneğin kemik dokusu gibi organizmanın en sert dokusundan canlının<br />
en yumuşak dokularından olan kemik iliğine kadar farklı doku çeşitlerinin bağ <strong>ve</strong> destek dokusu<br />
kapsamında bulunması bir kavram kargaşasına neden olmaktadır. En belirgin ortak özellik,<br />
tüm bağ <strong>ve</strong> destek doku çeşitlerinin embriyoda (bazı doku hücreleri hariç) mezodermden<br />
farklılaşmış olan mezenkimden köken almasıdır. Embriyoda organ taslaklarının arasını dolduran<br />
köken dokusu diğer dokulara farklılaşma gücünde olan bir doku olduğundan, söz konusu<br />
organın göreceği fonksiyona göre değişen bağ doku çeşitlerini oluşturmaktadır. Özetle mezenkim<br />
dokusu, bir yandan kendisinden köken alan kas dokusu gibi başka temel dokuları<br />
oluştururken bir yandan da bağ <strong>ve</strong> destek dokusunu oluşturmaktadır. Bu dokuya farklılaşırken<br />
gösterdiği gelişim derecesiyle de farklı bağ <strong>ve</strong> destek dokuları ortaya çıkmaktadır.<br />
Bu durumda yumuşak olan <strong>ve</strong> diğer dokuların, organların aralarını dolduran bağ <strong>ve</strong> destek doku<br />
tipine bağ dokusu, sert olup organizmanın iskeletini (kemik) <strong>ve</strong> bazı organların duvarlarını<br />
(kıkırdak) şekillendiren tipine ise destek doku diyebiliriz. Ara maddesi sıvı <strong>ve</strong> genelde diğer<br />
bağ doku tiplerinde görülen bağlama özelliği bulunmayan kan dokusu ise bağ dokusunun<br />
özelleşmiş bir tipi olarak ele alınmaktadır.<br />
?<br />
<strong>Bağ</strong> <strong>ve</strong> destek dokusu hangi embriyonal yapıdan farklılaşır?<br />
<strong>Destek</strong> doku <strong>ve</strong> kan dokusu ayrı ünitelerde ele alınacağından, bu ünitede bağ dokusunu öğreneceksiniz.<br />
2. BAĞ DOKUSUNUN GÖREVLERİ<br />
1- Diğer dokuları <strong>ve</strong> organları birarada tutmayı, bağlamayı sağlar. Böylelikle organların şekillenmesi<br />
<strong>ve</strong> sistemlerin organizasyonu gerçekleşir.<br />
2- Kan damarlarından zengin olduğu için aralarını doldurduğu doku <strong>ve</strong> organların beslenmesini<br />
<strong>ve</strong> metabolizma artıklarının uzaklaştırılmasını sağlar. Vücudun sıvı regulasyonunda iş görür.<br />
- 65 -
3- Doku yaralanmalarında çoğalarak regenerasyon <strong>ve</strong>ya nedbe (sikatris) dokusuyla tamiri<br />
sağlar.<br />
4- Bazı hücreleri sayesinde organizmanın hücresel (fagositoz) <strong>ve</strong> humoral (bağışıklık maddeleri)<br />
yollarla savunulmasında iş görür.<br />
5- Organlara giren <strong>ve</strong> çıkan sinirlerde bağ doku aracılığıyla girdiği-çıktığı için organların innervasyonunda<br />
da (sinirler yoluyla çalışmasında) aracı olmaktadır.<br />
!<br />
<strong>Bağ</strong> doku hastalıkları neden önemli olabilir, yorumlayınız.<br />
3. BAĞ DOKUSUNUN YAPI ELEMANLARI<br />
<strong>Bağ</strong> dokusu sıralanan bu değişik görevleri yürütebilmek için birbirinden çok farklı hücreler içermektedir.<br />
Bu hücrelerin bazıları kendi hücreleriyken bir kısım hücreler ise kandan bağ dokusuna<br />
geçen hücrelerdir. Zaten kan hücrelerini yapan organların esası da bağ dokusunun çeşitlerinden<br />
olan retiküler bağ dokusudur. <strong>Bağ</strong> dokusu hücrelerinin arasını ise, hücrelerarası<br />
madde doldurur ki bu ara madde iki ana unsurdan oluşur. Bunlar bağ doku iplikleri (fibrilleri) ile<br />
şekilsiz (amorf) temel maddedir <strong>ve</strong> doku sıvısını da içerir.<br />
Bu durumda bağ dokusunun yapı elemanlarını:<br />
a. <strong>Bağ</strong> doku hücreleri<br />
b. <strong>Bağ</strong> doku fibrilleri<br />
c. Şekilsiz temel madde (amorf madde, temel ara madde, ekstraselüler matriks)<br />
olmak üzere üç ana başlıkta inceleyebiliriz.<br />
!<br />
Hücre ile ilgili üniteyi tekrar okuyarak organeller,<br />
ökramatik-heterokromatik çekirdek gibi konulardaki<br />
bilgilerinizi yoklayınız.<br />
3.1. <strong>Bağ</strong> Doku Hücreleri<br />
<strong>Bağ</strong> dokusunda yapı <strong>ve</strong> fonksiyonları birbirinden farklı hücreler bulunmaktadır.<br />
- 66 -
3.1.1. Fibroblastlar<br />
Sayıca ençok bulunan <strong>ve</strong> bağ dokusunun fibrillerini, amorf maddesini sentezleyip salgılayan<br />
hücrelerdir. Bu nedenle bağ dokusunun ana hücreleri diye anılırlar. Düzensiz dallanmalar yapan<br />
uzantıları, ökromatik fakat nispeten yoğun kromatinli çekirdeği, protein sentezi yapan hücrelere<br />
özgü gelişmiş granüllü endoplazmik retikulumu <strong>ve</strong> geniş golgi kompleksi ile bazofilik<br />
stoplazması bu hücrelerin tipik özellikleridir (Resim 4.1 <strong>ve</strong> Resim 4.3). Fibroblastların aktif olmayan<br />
yani fibril <strong>ve</strong> ara madde sentezlemeyen inaktif şekillerine ise fibrosit denmektedir.<br />
Fibrositler de uzantılı fakat fibroblasta göre çok az sitoplazmalı hücrelerdir. Bu nedenle mikroskopta<br />
sadece çekirdekten ibaretmiş gibi görülürler. Her iki hücrenin de şekli fuziform olup birbirlerine<br />
dönüşebilirler. Mitotik yetenekleri sınırlı olmakla beraber, doku yaralanmalarında fibroblasta<br />
gereksinim arttığından bölünerek çoğalabilirler. Böylece doku kaybının ara madde<br />
<strong>ve</strong> fibril senteziyle tamiri sağlanır. Aynı şekilde normalde fagositoz yeteneği olmamakla beraber,<br />
sürekli uyarılar sonucu gerektiğinde fagositoz yapabilmektedirler. Son yıllarda gerektiğinde<br />
intrastoplazmik kontraktil elemanlar <strong>ve</strong> hücre membranında bağlantı kompleksleri kazanarak<br />
myofibroblast (Resim 4.3) olarak adlandırılan hücrelere dönüştükleri gösterilmiştir.<br />
Resim 4.1: Fibroblast. Elektron mikroskobu<br />
resmi. X 14250<br />
- 67 -
3.1.2. Histiyositler <strong>ve</strong> Makrofajlar<br />
Resim 4.2: Miyofibroblastlar. Elektronmikroskobu<br />
resmi. X 15900<br />
Resim 4.3: <strong>Bağ</strong> doku elemanlarının elektronmikroskobu resmi. X 4500.<br />
Fibroblastlardan sonra bağ dokusunda ençok bulunan bu hücrelerin serbest <strong>ve</strong> sabit iki çeşidi<br />
bulunur. Serbest şekilleri güçlü amoboid hareket yetenekleri sayesinde yer değiştirebilen, 8-16<br />
mikron çapında, yuvarlak şekilli, az <strong>ve</strong> bazofilik sitoplazmaları nedeniyle lenfositlerle sıklıkla<br />
karıştırılabilen hücrelerdir. Sabit fakat hareket etme kapasiteleri saklı şekilleri ise fosiform (me-<br />
- 68 -
kik) şekilli nukleusları oval, genellikle kapiller damarlarının dış yüzüne ya da bağ doku kollajen<br />
liflerine yapışık şekilde bulunup yerine göre değişin isimler de (perisit gibi...) alan hücrelerdir.<br />
Her iki şekil de embriyoner mezenkimal hücrelerin farklılaşan diğer bağ <strong>ve</strong> destek doku hücrelerine,<br />
en sıklıkla da makrofajlara dönüşebilme gücündedirler. Makrofajlar esas görevi organizmanın<br />
savunması olan, bunu gerek doku <strong>ve</strong> hücre artıklarını gerekse dışarıdan giren zararlı<br />
mikroorganizma <strong>ve</strong> diğer tanecikleri fagositozla yok ederek gerçekleştiren hücrelerdir. Bu nedenle<br />
sitoplazma organel yapıları fagositoz yapan hücrelere özgü gelişme göstermiştir. Yuvarlak<br />
<strong>ve</strong> heterokromatik çekirdekleri, değişik boylarda uzantıları, bol lizozomları <strong>ve</strong> vakuolleri<br />
bulunur (Resim 4.3). Aktif şekli serbest makrofaj olup, fagositoz yeteneği çok güçlüdür. İnaktif<br />
şekli olan sabit makrofajlar ise sentez aktivitesi <strong>ve</strong> fagositoz yeteneği oldukça az olan hücrelerdir.<br />
Fibroblast-fibrosit hücrelerinde olduğu gibi, aynı hücrenin değişik iki fonksiyonundaki<br />
tipleri olup, birbirlerine dönüşebilirler <strong>ve</strong> kemik iliğinden gelen monositlerden köken alırlar<br />
(Şekil 4.1). Retiküloendoteliyal sistem (R.E.S.) <strong>ve</strong>ya mononükleerfagositik sistem <strong>ve</strong> immün<br />
sistemle ilgili fonksiyonlarını Mikrobiyoloji kitabınızdan, epiteloid hücrelere <strong>ve</strong> çok çekirdekli<br />
dev hücrelere dönüşmelerini ise Pataloji kitabınızdan geniş olarak okuyunuz.<br />
3.1.3. Plazma Hücreleri (Plazmosit)<br />
Şekil.4.1: Histiyosit<br />
RNA'dan zengin olduğu için koyu bazofilik boyanan sitoplazmaları, heterokromatik-ökroma-<br />
- 69 -
tik alanları araba tekerleği şeklinde tertiplenmiş tipik kromatinli <strong>ve</strong> eksentrik (yan duruşlu) çekirdeği<br />
ile kolay tanınan hücrelerdir (Resim 4.3). Lenfositlerden farklılaşarak bağışıklık maddesi<br />
(immünglobulin) salgılayan hücrelerdir. Bu nedenle gelişmiş bir granüllü endoplazmik retikulum<br />
<strong>ve</strong> golgi kompleksine sahiptirler. Preparatlarda iki plazmosit yanyana geldiğinde, eksentrik<br />
çekirdeklerinden dolayı şaşı göz görünümü <strong>ve</strong>rdiklerinden "şaşı göz hücreleri" olarak<br />
da tanımlanırlar. Bu özellikleri <strong>ve</strong> sitoplazmaların pironin adı <strong>ve</strong>rilen boya ile özel olarak kırmızı<br />
boyanmasıyla diğer hücrelerden kolaylıkla ayırt edilirler.<br />
3.1.4. Mast Hücreleri (Mastosit)<br />
Genellikle yuvarlak, bazen fusiform olabilen 12-13 mikron çapındaki bu hücrelerin çok iri <strong>ve</strong><br />
sitoplazmaları çekirdeği maskeleyecek düzeyde bol metakromatik granülle dolu sitoplazmaları<br />
vardır. Bunun için semiz hücre anlamına gelen mastosit <strong>ve</strong> obur hücre anlamında labrosit<br />
adını da alan hücrelerdir. Preperasyon sırasında bu granüller eridiği için özel metodlara<br />
göre hazırlamak <strong>ve</strong> toluidin mavisi gibi metakromatik boyalarla boyamak gerekir (Resim 4.4).<br />
Bu nedenle rutin preparatlarda pek farkedilemezler. Ancak mitokondrileri <strong>ve</strong> endoplazmik retikulumları<br />
pek gelişmemiş olan bu hücrelerde golgi kompleksi iyi gelişmiştir. Histamin, heparin,<br />
türe göre serotonin <strong>ve</strong> organizmanın yangı olaylarında rol oynayan birçok kimyasal mediyatörü<br />
içeren, 0.1-0.5 mikron çapındaki granülleri bir membranla çevrilidir. Granül içerikleri nedeniyle<br />
organizmadaki inflamasyon <strong>ve</strong> anaflaksi olaylarında tetik hücrelerden biri olarak rol<br />
oynamaktadırlar (Mikrobiyoloji kitaplarınızın ilgili bölümünü okuyunuz). Heparin içerikleri nedeniyleyse<br />
kanın pıhtılaşmasında (Fizyoloji kitabınızdan okuyunuz) görev almışlardır. Mastositlerin<br />
nöral krista (ektodermal) kökenli olabileceğine dair kesin olmayan bilgiler yanısıra,<br />
bugün kabul edilen şekli ile kemik iliği kökenli (mezenkimal) oldukları <strong>ve</strong> gerektiğinde mitozla<br />
çoğalabildikleri bilinmektedir.<br />
- 70 -
Resim 4.4: Deri altı bağ dokusu (Metakromatik Toluidin Mavisi)<br />
mast hücresi (→)<br />
şekilsiz temel madde<br />
3.1.5. Farklılaşmamış Mezenkimal Hücreler<br />
<strong>Bağ</strong> doku farklılaşması sırasında bir takım mezenkimal hücreler embriyonal yapılarını koruya-<br />
rak kalırlar. Bu hücreler mezemkimden gelişen her cins hücreye dönüşebilme yeteneklerini<br />
korumaktadırlar <strong>ve</strong> bu yüzden multipotent indifferensiye hücreler adını alırlar. Daha çok da-<br />
marların çevresindeki bağ dokusunda yer aldıklarından ad<strong>ve</strong>ntisyal <strong>ve</strong>ya perivasküler hüc-<br />
re de denir. Sabit hücreler kapsamına giren <strong>ve</strong> fibroblasta benzeyen ancak daha küçük olan bu<br />
hücreler, özellikle damar yaralanmalarında bir yandan damar endoteli <strong>ve</strong> düz kas hücresine bir<br />
yandan da diğer bağ doku hücrelerine özelliklede fibroblastlara dönüşerek yaralı dokuların re-<br />
jenerasyonunu ya da kalp kası gibi yenilenmeyen dokularda nedbe dokusunu (doku reperas-<br />
yonu) oluştururlar. (Ünitenizin Histiyositler <strong>ve</strong> Makrofajlar bölümünü tekrar okuyunuz.)<br />
3.1.6. Retikulum Hücreleri<br />
Mezenkim hücreleri gibi uzatılı, granülsüz <strong>ve</strong> soluk boyanan sitoplazmalı, iri ökromatik çekir-<br />
dekli birçok hücreye farklılaşabilme yeteneğinde hücrelerdir. <strong>Bağ</strong> dokusu fibrillerinden retiku-<br />
lum fibrilleriyle desteklenmiştir (Resim 4.5). Retikulum hücrelerinin sitoplazmik uzantıları <strong>ve</strong><br />
retikulum fibrillerinin birlikte oluşturduğu ağsı yapı (retiküler ağ) lenfatik organların <strong>ve</strong> kemik<br />
iliğinin çatısını oluşturur. Bu nedenle retikulum hücreleri dalak, lenf, yumruları, timus, kemik ili-<br />
- 71 -
ği gibi kan hücrelerinin yapım <strong>ve</strong> olgunlaşma organlarında çok bulunurlar. Bir kısım retikulum<br />
hücreleri çeşitli kan hücrelerini oluşturur, bunların fagositoz yetenekleri yoktur. Bir kısmı ise fa-<br />
gositoz yapma yönünde farklılaşarak retiküloendotelyal hücreler olarak görev yaparlar <strong>ve</strong> fa-<br />
gositoz yapan hücrelere özgü bol lizozom içerirler. Retikulum hücreleri mezenkimal kökenli ol-<br />
makla beraber, timus retikulum hücreleri endodermal kökenlidirler.<br />
Resim 4.5: Lenf düğümünde lenforetiküler bağ doku (Gümüşleme, Retikulum hücreleri,<br />
Retikulum fibrilleri).<br />
3.1.7. Yağ Hücresi (Liposit)<br />
İnaktif durumda fibroblasta benzeyen, sitoplazmasında kandan gelen yağ asitlerini nötür yağlara<br />
(trigliseridlere) dönüştürüp depolamaya başladıktan sonra yuvarlak <strong>ve</strong>ya köşeli geniş<br />
gövdeli, çok dar sitoplazmalı <strong>ve</strong> bu dar bölümle birlikte çekirdeği de hücrenin bir kenarına itilmiş<br />
tipik bir şekil alan bağ doku hücreleridir. Bu şekilleri taşlı yüzüğe benzemektedirler. Sitoplazmalarında<br />
bol mitokondri <strong>ve</strong> lipaz enzimi bulunur. Golgi kompleksi <strong>ve</strong> endoplazmik retikulum<br />
ise iyi gelişmemiştir. Damarların çevresinde oldukça sık bulunan yağ hücreleri, bağ dokusu<br />
içinde tek tek bulunabildiği gibi gruplar yaparak yağ dokusunu da oluşturabilmektedirler. Çevresini<br />
retikulum fibrilleri çevrelemektedir <strong>ve</strong> farklılaşmamış mezenkimal bağ doku hücreleri ile<br />
retikulum hücreleri gerektiğinde yağ hücresine dönüşmektedir. Son şeklini almış olgun yağ<br />
hücresinin bölünme yeteneği ise bulunmamaktadır.<br />
- 72 -
3.1.8. Pigment Hücreleri<br />
Resim 4.6: Yağ dokusunda yağ hücreleri (H.E.)<br />
Genelde pigment taşıyan hücrelerek kromotofor hücre adı <strong>ve</strong>rilir. Pigmentlerden en yaygın<br />
olarak bulunan melanin pigmentini taşıyan hücrelere ise melanosit denmektedir. Melanosit,<br />
diğer bağ doku hücrelerinden, mezenkimal olmayıp ektodermal (nöral krista) kökenli olmasıyla<br />
ayrılmaktadır. İnce-uzun sitoplazma uzantıları olan <strong>ve</strong> bu uzantılarda, içinde melanin bulunduran<br />
melanozom adlı granüllerin yer aldığı, bu granüller boyanmadan da görülebildiği için<br />
sitoplazmaları boyasız preparatlarda da seçilebilen hücrelerdir. Parçalanan melanositleri fagosite<br />
eden bazı makrofajların sitoplazmalarında da melanin pigmenti bulunmaktadır, fakat<br />
bunlara melanofor adı <strong>ve</strong>rilmektedir <strong>ve</strong> mezenkimal kökenlidirler (Şekil 4.1). Melanositlere<br />
dermis yüzeyel katlarında, gözün koriyoidea <strong>ve</strong> iris tabakalarında, piyamaterde rastlanılmaktadır.<br />
Çok sayıda <strong>ve</strong> birarada toplu bulunduklarında pigment dokusunu oluştururlar.<br />
3.1.9. Kandan Göç Ederek Gelen <strong>Bağ</strong> Doku Hücreleri<br />
<strong>Bağ</strong> dokusunda, asıl bağ doku hücrelerinden ayrı olarak kandan doku içine göç eden lökositler<br />
de bulunmaktadır. Bunlardan lenfositler, eozinofiller en sık rastlanılanlarıdır. Nötrofiller,<br />
daha çok iltihabi olaylarda bağ dokuda bol miktarda bulunup fagositozda iş görürler. Monositler<br />
ise, kandan dokuya geçer geçmez makrofajlara dönüşmektedirler. Allerjik <strong>ve</strong> paraziter<br />
hastalıklarda, kanda da olduğu gibi dokuda eozinofillerin sayısı artmaktadır. Daha çok solunum<br />
<strong>ve</strong> sindirim sistemi mukozolarında bulunan lenfositler ise, bağ dokusunun humoral <strong>ve</strong><br />
hücresel immün yanıtında iş görürler. Söz konusu bütün bu hücrelerin yapısal özellikleri, kan<br />
dokusu ünitesinde incelenecektir.<br />
- 73 -
?<br />
Mezenkimal kökenli olmayan bağ doku hücreleri hangileridir?<br />
3.2. <strong>Bağ</strong> Doku Fibrilleri<br />
<strong>Bağ</strong> dokularında bulunan fibroblastlar tarafından sentezlenirler <strong>ve</strong> fiziksel-kimyasal özelliklerine<br />
göre üç tiptirler.<br />
3.2.1. Kollajen Fibriller (Beyaz Fibriller)<br />
En çok bulunan <strong>ve</strong> tek tek olduklarında renksiz, bir araya geldiklerinde beyaz renkte görünen<br />
fibrillerdir. Kollajen denen proteinden yapılmışlardır. Farklı 19 amino asitten oluşan bu skleroprotein,<br />
organizma proteininin %40'ını teşkil eder. Fibroblastlar tarafından sentezlerine, fibrillogenez<br />
adı <strong>ve</strong>rilir. Elektron mikroskobunda 640 angströn aralıklarla açık-koyu band yapısı gösteren<br />
ince fibrilciklerden kurulu oldukları seçilir. Bu yüzden enine çizgilenme gösterirler (Resim<br />
4.7). <strong>Bağ</strong> doku hücrelerinden fibroblastlarla bağlantı kurmaktadırlar, gerilmelere çok dayanıklıdırlar.<br />
Kalınlıkları 1-2 mikron arasındadır. Tek tek değil ondüler demetler yapacak şekilde tertiplenmişlerdir.<br />
Bazı organ kapsüllerinde <strong>ve</strong> sert doku içinde çaprazlaşma göstermesi kuv<strong>ve</strong>tli<br />
yapılar oluşmasını sağlamaktadır. Esasını oluşturan kollajen asidofilik bir protein olduğu için<br />
eozin ile pembe, mallorydeki asidik anilin ile mavi, Masson trikrom ile yeşil, Van Gieson'un asit<br />
fuksini ile kırmızı boyanırlar. Ayrıca, kollajen fibrillerin fibrilciklerini birleştiren yapıştırıcı madde<br />
karbonhidrat yapısında olduğundan, kollajen demetler zayıf da olsa PAS (+)'tirler (Resim<br />
4.8).<br />
Moleküler formüllerine göre organizmada beş tip kollajen fibril vardır. Kollajen Tip-I olanı en<br />
yaygın olarak bulunmaktadır. Deri, tendon, kemik, dentin, fasialar ce sklerada bulunup bulunduğu<br />
dokunun fibroblastlarınca sentezlenir, şiddetli kuv<strong>ve</strong>te dayanıklıdır. Kollajen Tip-II ise<br />
hyalin <strong>ve</strong> elastik kıkırdakta bulunur, kondroblastlar tarafından sentezlenir orta şiddette basınçlara<br />
dayanıklıdır. Kollajen Tip-III düz kas, endonörium, arterler, uterus, karaciğer, dalak, böbrek,<br />
akciğerde bulunur. Bulunduğu Tip-IV epitel <strong>ve</strong> endotellerin basal laminası, basal membranda<br />
bulunan endotel <strong>ve</strong>ya epitel hücrelerince sentezlenen, filtrasyonu destekleyen bir kollajen<br />
fibril çeşididir. Kollajen Tip-V ise ençok plasental basal membranda bulunan kollajen fibril tipidir.<br />
Son yıllarda kollajen Tip-VI, VII, VIII, IX, X, XI <strong>ve</strong> XII gibi sayıca artan kollajen fibril tiplerinden;<br />
Tip VII'nin bazal laminada, Tip IX <strong>ve</strong> X'un kıkırdak dokusunda bulunduğu gözlenmiştir. Tip<br />
VI, VIII, XI <strong>ve</strong> XII ise interstisyel bağ doku yapı elemanlarındandır.<br />
- 74 -
Resim 4.7: Elektron mikroskobunda kollajen fibrillerin enine çizgilenme<br />
göstermesi. X 13570.<br />
Resim 4.8: Deri altı bağ dokusu (PAS). Sıkı düzensiz (∆) <strong>ve</strong> gevşek bağ doku (←)<br />
3.2.2. Elastik Fibriller (Sarı Fibriller)<br />
Dış bakıda sarı renkli olup kollajen fibrillere göre daha az sayıdadırlar. 0.2-2 mikron çapında ince<br />
fibrillerdir. Kollajen fibrillerden renk dışında demet yapmamaları, tek tek seyretmeleri <strong>ve</strong> enine<br />
çizgilenme göstermeleriyle de ayrılırlar. Sadece ligamentum fla<strong>ve</strong>, inter<strong>ve</strong>rtebral ligamentler<br />
<strong>ve</strong> daman duvarlarında demet yaparlar <strong>ve</strong> demet yaparak çok sayıda bulundukları dokulara<br />
"elastin <strong>ve</strong>ya elastik bağ dokusu" adı <strong>ve</strong>rilir. Sentezleri genellikle fibroblastlarca ya da bulunduğu<br />
organın esas hücreleri, örneğin damar düz kas hücreleri tarafından gerçekleştirilir. Sık sık<br />
dallanma yapıp anostomozlaşan bu bağ doku fibrilleri, genellikle kollajen fibrillerle yakın bir ilişki<br />
kurarlar <strong>ve</strong> onları sararlar. Elastin adı <strong>ve</strong>rilen proteinden kurulu olup, gerilip bırakıldıklarında<br />
- 75 -
uzayıp, eski durumlarını alma yetenekleri fazladır. Bu esneklik nedeniyle genişleyip-daralan<br />
organların duvarlarında (akciğerler, arter duvarları, deri altı bağ dokusu <strong>ve</strong> bazı ligamentler)<br />
çok olarak bulunurlar. Deri altı bağ dokusu dışında diğer gevşek bağ dokularında ise kollajen<br />
fibrillere oranla çok az sayıdadırlar. Elektron mikroskobide iki komponentten kurulu oldukları<br />
görülür. Glikoprotein yapısındaki mikrofibriller dışta bir kılıf tarzında tertiplenmişlerdir. Ortada<br />
ise elastin bileşimindeki amorf bölüm yer alır. Mineral tuz içermeyen bu iki yapıya yaşla birlikte,<br />
özellikle kalsiyum olmak üzere minerallerin çökmesiyle elastisiteleri azaltmaktadır. Işık mikroskobunda<br />
ise homojen bir yapıda gözlenirler. Rutin boyamalarda seçilemedikleri için Orsein,<br />
Rezorsin fuksin, Aldehid fuksin ile boyanır <strong>ve</strong> bu boyalarla mor ya da koyu mavi, kah<strong>ve</strong>rengi<br />
renk alırlar (Resim 4.9).<br />
3.2.3. Retikulum Fibrilleri (Arjirofil Fibriller)<br />
0.2-1 mikron şeklinde çok ince <strong>ve</strong> dallanıp ağ yapan bu yüzden retiküler fibril adını alan bağ doku<br />
fibrilleridirler. Kollajen Tip-3 yapısında protein içerirler. Çok miktarda hekzoz içerdiklerinden<br />
PAS (+) boyanırlar <strong>ve</strong> gümüşleme ile koyu siyah olarak ayırt edilirler (Resim 4.5). Gümüşle bu<br />
şekilde boyanma özelliği (Arjirofil) nedeniyle bu fibrillere "arjirofil fibril"de denmektedir. Kollajen<br />
fibrillerinin yapımının hızlandığı, yara iyileşme alanları gibi yerlerde sıkça görülen bu fibriller,<br />
çoğu kez kollajen fibrillerle devam etmektedirler. Ayrıca bağ dokusunun epitel, kas gibi diğer<br />
dokularla devam ettiği sınırlarda, kas, yağ <strong>ve</strong> bez hücrelerinin çevresinde, endoneuriumda<br />
<strong>ve</strong> parankimal organlar ile embriyonal bağ dokularında çok bulunan bu fibriller retikulum hücreleriyle<br />
birlikte retiküler bağ dokuyu oluşturmaktadırlar (Resim 4.5). Bu nedenle dalak, lenf düğümü,<br />
kemik iliği gibi kan yapan organların da hakim bağ doku fibrili olmaktadırlar.<br />
?<br />
Resim 4.9: Arter duvarında elastik membran yapısı. Orsein Boyası<br />
<strong>Bağ</strong> doku fibrillerinden en kuv<strong>ve</strong>tli PAS (+) reaksiyonu <strong>ve</strong>ren<br />
hangisidir?<br />
- 76 -
3.3 Şekilsiz Temel Madde<br />
(Amorf Madde; Temel Ara Madde): <strong>Bağ</strong> dokusunun hücreleri, fibriller yanısıra saydam, homojen<br />
<strong>ve</strong> şekilsiz (amorf) bir hücreler-fibriller arası madde içine gömülmüşlerdir. Bu temel ara<br />
yapı bağ dokusunun türüne göre farklılıklar göstermektedir. Moleküler yapısından dolayı, suyu<br />
tam alınamadığı <strong>ve</strong> kolay tespit edilemediği için rutin preparatlarda hücreler <strong>ve</strong> fibriller arasında<br />
boşluklar şeklinde seçilmektedir (Resim 4.7). İyi seçilebilmesi için hızlı dondurma tekniği <strong>ve</strong><br />
sonra PAS <strong>ve</strong>ya metakromatik boyama tekniği uygulanmalıdır (Resim 4.4). Fibroblastlar tarafından<br />
sentezlenen temel madde hücrelerin beslenme <strong>ve</strong> metabolitlerin uzaklaştırılmasında<br />
aracılık eder, ayrıca organizmanın su dengesinde önemli rolü vardır (Geniş bilgi için Fizyoloji<br />
kitabınıza baş vurunuz). Vücut sıvılarının deposunda, patolojik olan ödemin ortaya çıkmasında<br />
<strong>ve</strong> yaşlılıkta su içeriğinin azalmasına ilgili olarak dokuların gerginliğinin azalmasında rolü<br />
bulunur.<br />
Şekilsiz temel maddenin esasını glikozaminoglikanlar (asit mukopolisakkaritler) <strong>ve</strong> glikoproteinler<br />
oluşturmaktadır. Bu nedenle PAS (+) <strong>ve</strong> metakromatik özelliklerdir. Fibroblastlarca sentezlenip<br />
hücreler arasına <strong>ve</strong>rilen bu iki maddeye kandan su <strong>ve</strong> minerallerin katılmasıyla temel<br />
madde şekillenmektedir. Hidroksil, karboksil <strong>ve</strong> sulfat grupları bulunmaktadır. Sulfat grubu taşıyanlar,<br />
metakromatik özellik göstermesini <strong>ve</strong> jel halinde olmasını sağlarken; sulfatsızlar şekilsiz<br />
temel ara maddenin sol halinden sorumludurlar. Molekülünde bir çok negatif (-) radikal olması<br />
nedeniyle polianyonik özelliktedir. Hidrofilik <strong>ve</strong> polianyonik olduklarından katyonların,<br />
özellikle de sodyumun miktarı çoktur. Bu durum amorf maddede su tutulmasını sağlar. Böylelikle<br />
hemen hemen tümü glikozaminoglikanlara bağlı olarak bulunan amorf madde suyu içerisinde<br />
eriyen birçok madde, sıvı hareketine gereksinim duymadan bağ dokusunda yayılabilmektedirler.<br />
İçerdiği glikozaminoglikan çeşidine (hyaluranik asit, dermatan sulfat, kondroidin<br />
sulfat A <strong>ve</strong>ya C, heparan sulfat) göre ilişkili olduğu kollajen tipi (örneğin dermatan sulfat Tip-I<br />
kollojen ile) <strong>ve</strong> oluşan doku çeşidi (örneğin kondroidin sulfat-C <strong>ve</strong> kollajen Tip-II birlikte hyalin<br />
<strong>ve</strong> elastik kıkırdak) değişmektedir. Aynı şekilde yapısal glikoprotein türüne (Fibronektin kondronektin,<br />
laminin) göre de doku farkları vardır. Örneğin basal membran amorf maddesinde laminin<br />
bulunurken, kıkırdakta kondronektin, dermiste fibronektin bulunmaktadır<br />
?<br />
Hücreler arası madde ya da ara madde ile temel madde (amorf madde)<br />
arasındaki fark nedir?<br />
4. BAĞ DOKU TÜRLERİ<br />
<strong>Bağ</strong> dokusunun organizmada bulunduğu yere <strong>ve</strong> görevine göre oldukça farklı türleri vardır. Bu<br />
farklar şu ana kadar incelediğimiz bağ dokusu hücreleri, fibrilleri <strong>ve</strong> şekilsiz temel maddenin<br />
- 77 -
miktarı ya da tertiplenme şeklindeki değişikliklerden ileri gelmektedir. Örneğin bağ dokusunun<br />
bir türü fibrilden zengin, bir diğeri hücreden zengin olabilir. Ya da bir türünde şekilsiz temel<br />
madde çok bol olurken bir diğerinde çok az miktarda bulunabilir. Ayrıca fibrillerin tertiplenişi kiminde<br />
düzenli kiminde düzensiz olabilmektedir. Bu farklı tertiplenmeler ise değişik bağ doku<br />
türlerinin farklı fonksiyonları gerçekleştirmesini sağlar.<br />
4.1. Embriyonal <strong>Bağ</strong> Doku<br />
4.1.1. Mezenkim <strong>Dokusu</strong><br />
Henüz fibrillerin şekillenmediği, hücre olarak mezenkim hücrelerden oluşan <strong>ve</strong> hücrelerin<br />
uzantıları ile birbirlerine tutunmaları sonucu şekillenmiş aralıkların şekilsiz temel maddeyle<br />
dolmasından ibaret bir dokudur. Hücreleri ileri derecede farklılaşabilen hücreler olduğu için diğer<br />
tip bağ dokularının şekillenmesinde mezenkim dokusu ilk basamağı oluşturmaktadır <strong>ve</strong><br />
embriyoda çok yaygındır.<br />
4.1.2. Müköz <strong>Bağ</strong> <strong>Dokusu</strong><br />
Mezenkim dokusunun bir adım daha ileri şeklidir. Mezenkim hücrelerine benzeyen hücreler<br />
kollajen fibril sentezine başladıklarından bir bakıma fibroblast kabul edilirler. Bol şekilsiz temel<br />
madde, pelte kıvamında olduğu için Wharton Peltesi adını alır <strong>ve</strong> bu yüzden müköz bağ doku<br />
denilmektedir. Wharton Peltesi içinde gömülü bu hücrelerin yanısıra çeşitli yönlerde seyreden<br />
kollajen lif demetlerinde bulunduğu bu bağ doku çeşidi embriyonal olarak göbek bağında bulunur.<br />
Erişkinde ise yalnız diş pulpasında, gözün korpus vitreumunda yer almaktadır.<br />
4.2. Gevşek (Areollü) <strong>Bağ</strong> Doku<br />
Özellikle fibroblast <strong>ve</strong> histiyositler olmak üzere tüm bağ doku hücrelerini <strong>ve</strong> kollajen fibriller çok<br />
olmak üzere tüm bağ doku fibrillerini içeren, şekilsiz temel maddesi akıcı <strong>ve</strong> bol olan bir bağ do-<br />
ku çeşididir (Resim 4.8). Fibrilleri her yöne <strong>ve</strong> gevşek olarak tertiplenmişlerdir.<br />
Bütün organların, dokuların parankimal yapılarını iç <strong>ve</strong> dıştan saran, dolduran, biraraya getirip<br />
bağlayan <strong>ve</strong> içinde bulundurduğu bol damar <strong>ve</strong> sinirlerle bu yapıların çalışmasını, beslenmesi-<br />
ni, metabolizmasını sağlayan bağ doku çeşididir. Amorf maddesi akıcı kıvamda olduğu için<br />
hücre <strong>ve</strong> doku sıvısının hareketini kolaylaştırıcı rol oynar. Tüm bağ doku hücrelerini içerdiği için<br />
- 78 -
vücut savunmasında iş görür. Organlar yanısıra deri altında (Resim 4.10) mukoza <strong>ve</strong> submu-<br />
kozalarda, periton <strong>ve</strong> plöra, perikard gibi seröz membranlarda da çok bulunur. Bu yapısı, bağ<br />
dokusu türlerinden organizmada en çok bulunan çeşidi olma özelliğini sağlamaktadır.<br />
Resim 4.10: Deri altı bağ dokusu (H.E). Sıkı düzensiz (▲) <strong>ve</strong> (→) gevşek bağ doku.<br />
4.3. Sıkı (Kompakt) <strong>Bağ</strong> Doku<br />
Adından da anlaşılacağı gibi sıkı bir şekilde biraraya gelmiş bağ dokusu elemanlarından kurulmuştur.<br />
Bu bağ doku elemanları açısından amorf madde <strong>ve</strong> hücreden fakir, fibrillerden ise çok<br />
zengin bir bağ doku çeşididir. Fibrillerden kollajen fibriller çoğunlukta olup biraraya gelmiş paralel<br />
demetler oluştururlar. Bu doku mekanik gerilme <strong>ve</strong> basınçlara karşı koyan bir doku çeşididir.<br />
Bulunduğu organın çekilme <strong>ve</strong> basınç durumuna, yönüne göre söz konusu fibril demetlerinin<br />
tertiplenmesinde farklılıklar olmakta <strong>ve</strong> bu farka göre iki tip bulunmaktadır.<br />
4.3.1. Düzensiz Sıkı <strong>Bağ</strong> <strong>Dokusu</strong><br />
Basınç ya da çekilmenin üç boyutta yani her yönde olduğu organlarda, kollajen fibril demetlerinin<br />
yönleride belli bir yöne doğru olmayıp her yöne seyretmektedir, bunun sonucunda birbirlerini<br />
çaprazlayan keçemsi tarzda tertiplenmiş bir yapı ortaya çıkar <strong>ve</strong> preperatlarda kollejen demetlerin<br />
hem enine, hem boyuna, hem de oblik kesitlerine rastlanır (Resim 4.7). Az miktarda<br />
elastik <strong>ve</strong> retiküler fibrillerin de yer aldığı bu bağ doku çeşidinde fibrositler, fibroblastlar, histiyosiler<br />
bulunur. Ancak az sayıdadırlar. Düzensiz sıkı bağ doku derinin derma katında, gözün<br />
sklerasında, perikondrium <strong>ve</strong> periosteumda, bazı organların kapsülalarında bulunur.<br />
- 79 -
4.3.2. Düzenli Sıkı <strong>Bağ</strong> <strong>Dokusu</strong><br />
Basınç ya da çekilmenin belirli yönde olduğu tendon, ligaman, apanevroz <strong>ve</strong> fasialarda bulunur.<br />
Dokunun karşılaştığı güç yönünde birbirine paralel seyreden kollejen fibril demetlerinden<br />
oluşur. Az sayıda <strong>ve</strong> fibrosit olan hücreleri bu demetlerin arasına paralel diziler yaparak yerleşmişlerdir,<br />
çok az elastik fibriller de bulunmaktadır.<br />
4.3.3. Elastik <strong>Bağ</strong> <strong>Dokusu</strong><br />
Organizmada az yerde bulunan bir bağ doku türüdür. İnter<strong>ve</strong>rtebral ligamanlar <strong>ve</strong> ligamentum<br />
flava da (Anatomi kitabına bakınız) bulunan <strong>ve</strong> elastik fibrillerden çok zengin olduğu için sarı<br />
renkte gözlenen bir dokudur. Elastik fibriller birbirlerine paralel olarak sıkıca yan yana gelmiş <strong>ve</strong><br />
aralarına fibroblastlar yerleşmiştir. Bu dokudaki elastik fibrillerin çapı bu dokuda çok kalın olup<br />
benzeri elastik lifler arterlerin duvarlarında yan yan gelerek elastik lameller yaparlar (Resim<br />
4.9).<br />
4.4. Yağ <strong>Dokusu</strong> (Adipoz Doku)<br />
Hücrelerden zengin bağ doku türüdür. Yağ hücrelerinden oluştuğu için yağ depolama görevinde<br />
rol alır. Yağ hücreleri bir araya gelerek lobçuklar, bunlar bir araya gelerek de büyük yağ<br />
lobları meydana gelir. Lob <strong>ve</strong> lobulusların arasını gevşek bağ dokusu doldurmaktadır. Kapillerden<br />
zengin bir doku olan yağ dokusu deri altında, mezenteryum, omentum gibi bölgelerde metabolizmaya<br />
katılan aktif bir doku şeklindedir. Ayak tabanı, avuç içi, göz çukuru gibi bazı bölgelerdeki<br />
yağ dokusu ise, daha çok mekanik koruyucu olarak iş görmektedir. Yağ damlacıkları tek<br />
<strong>ve</strong> büyük (uniloküler <strong>ve</strong>ya univakuoler) ya da çok sayıda <strong>ve</strong> küçük (multiloküler <strong>ve</strong>ya pulurivakuoler)<br />
olmaktadır. Her iki tip yağ hücresi de retikulum fibrilleri ile çevrelenmişlerdir. Yağ dokusu<br />
kendini oluşturan yağ hücrelerinin tipine göre uniloküler yağ dokusu <strong>ve</strong> multiloküler yağ dokusu<br />
olmak üzere iki türlüdür. Embriyolojik kökenleri mezenkimal hücreler olup bu hücrelerden<br />
oluşan fusiform şekilli lipoblastlardan uniloküler, poligonal şekilli olanlarından ise mulkiloküler<br />
yağ hücreleri <strong>ve</strong> dokuları meydana gelir.<br />
4.4.1. Uniloküler (Beyaz-Sarı) Adipoz Doku<br />
Erişkinlerde hemen hemen organizmanın tüm yağ dokusu uniloküler tiptedir. Tek <strong>ve</strong> büyük<br />
olan depo yağ damlacığı karotenoidleri içerdiği için beyazdan koyu sarıya kadar değişen<br />
- 80 -
enkte gözlenir. Rutin preparatlarda bal peteği görünümü <strong>ve</strong>rirler (Resim 4.6). Dondurma yöntemiyle<br />
<strong>ve</strong> Sudan siyahı, Şarlah kırmızısı gibi yağ boyalarıyla boyandığında ya da osmik asitle<br />
tesbit edildiğinde yağ içeriği de boynabilir (Resim 4.11).<br />
4.4.2. Multiloküler (Esmer) Adipoz Doku<br />
Beyaz yağ dokusuna göre organizmada oldukça az <strong>ve</strong> belirli bölgelerde yer alan yağ doku türüdür.<br />
Organizmada embriyoda <strong>ve</strong> yeni doğanda oldukça yaygın olup, doğumdan sonra giderek<br />
yerini beyaz yağ dokusuna bırakır. Ancak patolojik bazı durumlarda erişkinlerde tekrar görülür.<br />
Erişkinlerde de yaygın olarak, kış uykusuna yatan hayvanlarda bulunmaktadır. Esmer yağ dokusunu<br />
oluşturan yağ hücreleri multiloküler olup, bu hücreler mitokondrilerce çok zengindirler.<br />
Mitokondrilerinde bol miktarda sitokromlar bulunması nedeniyle esmer renkte gözlenirler.<br />
4.5. Retiküler <strong>Bağ</strong> Doku<br />
Resim 4.11: Yağ dokusu (yağ boyası)<br />
Retikulum hücreleri <strong>ve</strong> retikulum fibrillerinin oluşturduğu bağ yapısından kurulu bir dokudur.<br />
Hücrede zengin bağ doku türünden olan retiküler bağ dokusu lenfoid organlarda (lenf düğümü,<br />
dalak, tonsillalar gibi..) <strong>ve</strong> miyeloid organlarda (kemik iliği) bulunur. Retiküler çatı, bu dokuyu<br />
oluşturan hücrelere desteklik yapar ayrıca retikulum hücreleri organına göre fagositer hücreleri<br />
ya da kan hücrelerini yaparlar. Retiküler bağ dokusu, içerdiği retikulum hücrelerinin kan yapma<br />
(hemopoetik güç) <strong>ve</strong>ya organizmanın savunma hücrelerine dönüşme yeteneğine <strong>ve</strong> retikulum<br />
ağı arasına yerleşmiş hücre tiplerine göre ikiye ayrılmaktadır.<br />
- 81 -
4.5.1. Lenforetiküler <strong>Bağ</strong> Doku<br />
Lenfoid organlarda yer alan <strong>ve</strong> aralıklarını lenfosit, monosit, plazmosit gibi hücrelerin doldurduğu,<br />
fagositik retikulum hücrelerinden zengin tipidir (Resim 4.5).<br />
4.5.2. Miyeloretiküler <strong>Bağ</strong> Doku<br />
Kemik iliğinde bulunan <strong>ve</strong> eritrosit, granülosit, trombositler ile bu hücrelerin ana <strong>ve</strong> genç şekilleri<br />
ile doldurulmuş retiküler bağ doku tipidir (Kan hücreleri <strong>ve</strong> hemopoez ünitenizi gözden geçiriniz).<br />
Yağ hücreleri de içermektedir (Resim 4.12). Aktif şekline kırmızı kemik iliği (myeloid doku),<br />
hemen hemen tümüyle yağ dokusuna dönüşmüş inaktif şekline ise sarı kemik iliği adı <strong>ve</strong>rilmektedir.<br />
Hemopoetik retikulum hücreleri yanısıra <strong>ve</strong>nöz sinusların duvarını döşeyen sinus<br />
hücrelerini de içermektedir.<br />
?<br />
Özet<br />
Resim 4.12: Kırmızı kemik iliği (H.E. miyeloretiküler bağ doku (Megakaryosit →)<br />
<strong>Bağ</strong> dokusu sınıflamasında ölçüt nedir?<br />
Hepsi mezenkimden gelişmiş, ayrıca ortak fizyolojik <strong>ve</strong> morfolojik özellikleri de olan, geneldi organları<br />
oluşturan dokular <strong>ve</strong> sistemleri oluşturan organlar arasında biraraya getirici, bağlantı<br />
sağlayıcı, mekanik <strong>ve</strong>ya fizyolojik desteklik yapıcı rol oynayan dokular topluluğuna "<strong>Bağ</strong> <strong>ve</strong><br />
<strong>Destek</strong> <strong>Dokusu</strong>" denilmektedir. Organizmadaki dört temel dokudan biri olan bağ <strong>ve</strong> destek dokusunun<br />
dört esas tipi bulunmaktadır. Bunlar, bağ dokusu, kan dokusu, kıkırdak dokusu <strong>ve</strong> kemik<br />
dokusudur.<br />
- 82 -
<strong>Bağ</strong> dokusu diğer bağ <strong>ve</strong> destek dokularında da olduğu gibi hücrelerden <strong>ve</strong> fibriller ile şekilsiz<br />
temel maddeden kurulmuştur. Bu yapı elemanlarının oranına ya da biraraya geliş tarzına göre<br />
bağ dokusunun değişik tipleri ortaya çıkar. Gerek çok değişik tiplerinin olması gerekse bağ doku<br />
hücrelerinin birbirinden oldukça farklı işlevler görmesi, bağ dokusunun desteklik <strong>ve</strong> bağlayıcılık<br />
özelliğinden vücut savunmasına kadar birçok hayati olayda iş görmesini sağlar.<br />
Değerlendirme Soruları<br />
1. Aşağıdakilerden hangisi bağ <strong>ve</strong> destek dokusu kapsamına girmez?<br />
A) Kıkırdak dokusu B) Kan dokusu C) <strong>Bağ</strong> dokusu<br />
D) Kas dokusu E) Kemik dokusu<br />
2. <strong>Bağ</strong> doku hücrelerinden hangisi asıl bağ dokusu hücresi olmayıp göç ederek bağ dokusuna<br />
gelen hücrelerdindir.<br />
A) Fibrosit B) Fibroblast C) Lenfosit<br />
D) Liposit E) Kemik dokusu<br />
3. Mezenkimal kökenli olmayan bağ doku hücresi hangisidir?<br />
A) Fibroblast B) Melanofor C) Plazmosit<br />
D) Liposit E) Melanosit<br />
4. Plasentada hangi tip kollejen fibril bulunur.<br />
A) Kollajen tip I B) Kollajen tip II C) Kollajen tip III<br />
D) Kollajen tip IV E) Kollajen tip V<br />
5. <strong>Bağ</strong> dokusunun yapı elemanlarından hangisi metakromatik özellik gösterir?<br />
A) Fibroblast B) Kollajen fibril C) Elastik fibril<br />
D) Şekilsiz temel madde E) Yağ hücresi<br />
6. Aşağıdaki bağ doku çeşitlerinden en az gelişmiş olanı hangisidir?<br />
A) Müköz bağ doku B) Gevşek bağ doku C) Düzenli sıkı bağ doku<br />
D) Retiküler bağ doku E) Elastik bağ doku<br />
- 83 -
Sözlük <strong>ve</strong> Kavram Dizini<br />
Mezoderm : Üç embriyonal yapraktan birisi.<br />
Mezenkim : Mezodermden farklılaşan embriyonel doku.<br />
Regenerasyon : Yenilenme.<br />
Ökromatik : Gevşek kromatinli.<br />
Heterokromatik : Yoğun kromatinli.<br />
Mitotik güç : Mitozla bölünerek çoğalma gücü.<br />
Fagositoz : Organizmaya yabancı maddelerin hücre içine alı<br />
narak yok edilmesi.<br />
Unipotansiyel : Tek yönde farklılaşma gücü.<br />
Multipotansiyal : Çok yönde farklılaşma gücü.<br />
Perivasküler : Damar çevresi.<br />
Reperasyon : Tamir etme.<br />
Rutin : Her zaman uygulanan.<br />
Filtrasyon : Süzme.<br />
Hidrofilik : Suya ilgisi olan, su se<strong>ve</strong>n.<br />
Polianyonik : Çok anyon içeren, negatif yüklü elementlerden<br />
zengin.<br />
Sklera : Gözün beyaz tabakası.<br />
Perikondriyum : Kıkırdak kapsülü.<br />
Periosteyum : Kemik zarı.<br />
RNA : Ribonükleik asit.<br />
Tonsilla : Bademcik.<br />
Yararlanılan <strong>ve</strong> Başvurulabilecek Kaynaklar<br />
Clara, M., Maskar, Ü.:Hıstoloji,I Sermet Matbaası, 2. baskı, İstanbul, 1972.<br />
Cowdry, E.V.:A Text Book Of Hıstology.. Lee and Febiger Copyright, Pniladelphia, 1934.<br />
Erençin, Z., Sağlam, M.: Genel Histoloji. Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitesi Basım Evi 2. baskı, Ankara<br />
1969.<br />
Erkoçak, A.: Genel Histoloji. Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitesi Basım Evi 3. baskı, Ankara, 1980.<br />
Gabbiani, G.et al.: Granulation tissue as a contractile organ: A study of structure and function.<br />
J. Exp. Med. 135: 719-734,1972.<br />
- 84 -
Johnson, K.E.: Histology and Cell Biology. W.B. Saunders Company. Philadelphia-London-<br />
Toronto, 1976.<br />
Mourıquand, C.: Hıstologıeb 53). Les Tıssus (II). Librairie Armand Colin, Paris, 1976.<br />
Nozue. A.T.: "Relationships between neural crest celis and mast cells in new born mice."<br />
Anat. Anz., 166:219-225, 1988.<br />
Paker, Ş.: Histoloji. Uludağ Üni<strong>ve</strong>rsitesi Basım Evi. Bursa 1990.<br />
Sağlam, M.: Genel Histoloji. Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitesi Basımevi. Ankara, 1977.<br />
Tekelioğlu, M.: Genel Tıp Histolojisi. Beta Basım. Ankara, 1989.<br />
Tıkız, H., Tunçel, N., Gürer, F., Bayçu, C.:" Mast cell degranulation in henorrhagic schck in<br />
rast and the effects of VIP, Aprotinin and H1 and H2 Receptor Blockers on<br />
degranulation." Pharmacology, 43:47-52, 1991.<br />
Weıss, L., Greep, R.O.: Hıstology. Mc Graw-Hill Book Company. Fourth Edition. New York,<br />
1977.<br />
- 85 -