Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
MARMARÝS'ÝN<br />
GÜNLÜK AÐAÇLARI<br />
<strong>Günlük</strong> Aðaçlarýmýz<br />
Araþtýran ve yazan : Erol UYSAL<br />
Ülkesel Tercüman Rehber
Araþtýrma<br />
Ekim 2005 GÜNLÜK AÐAÇLARI<br />
Erol Uysal<br />
Ülkesel Tercüman-Rehber<br />
Marmaris Belediye Baþkanlýðý “Marmaris Tarihiyle Buluþuyor” baþlýðý altýnda yeni yayýn<br />
hayatýna girecek bir tarih gazetesi yayýnlamaya baþlýyor. Düþünce ve tasarým olarak yararlý olacaðýna<br />
inandýðýmýz bu giriþime son günlerde araþtýrmasýný tamamladýðýmýz “<strong>Günlük</strong> Aðaçlarýmýz” konulu bir<br />
yapýtla katkýda bulunmak istedik. Tamamý bir defada gazete köþesine sýðdýrýlamayacak bu araþtýrmanýn<br />
küçük bir broþür haline getirilip tarih gazetesine ek olarak yayýnlanmasýný daha uygun bulduk. Umarýz,<br />
bu araþtýrmayý okuyan hemþeriler ve diðer okurlar <strong>Marmaris'in</strong> bir simgesi durumunda olan günlük<br />
aðaçlarýmýz konusundaki bilgilerini tazelerler, hiç bilmeyen genç çocuklarýmýz da dünyada ve ülkemizde<br />
ender görülen bu bitki türünü tanýr ve onlarý korumada daha bilinçli olurlar.<br />
“Marmaris Genel Tarihi” derken bunu sadece bilinen tarih ve arkeoloji olarak algýlamamamýz<br />
gerekir. Bilindiði üzere, Marmaris eski adý “Physkos” olduðu çaðlarda kendi baþýna büyük bir medeniyet<br />
merkezi olmayýp sadece Karya Birliði içinde nüfus yoðunluðu çok az bir yerleþim birimi konumundaydý.<br />
Ancak, antik Physkos'tan bugünkü Marmaris'e kadar geçen süre içinde üç, hatta dört yaný daðlarla çevrili<br />
çok barýnaklý stratejik bir limanýyla üç ana kýtanýn (Asya, Avrupa ve Afrika) kýyý ve adalarýna özellikle<br />
denizden kolay ulaþým ve iletiþim imkanýna sahip olmuþtur. Bütün yýlýn her ayrý mevsiminde en uygun<br />
iklim koþullarýna sahip olmasý Marmaris'i ekonomik olduðu kadar zengin doðal bitki örtüsüyle hep öne<br />
çýkarmýþtýr. Burada aklýmýza kendisine Anadolu için “dünyanýn neresindedir” sorusu yöneltildiðinde<br />
nükteli yanýt ve hikayeleriyle Ortadoðu, Asya ve Balkanlarda ününü duyurmuþ rahmetli Nasrettin Hoca<br />
gelir. Hocamýzýn yanýtý “Dünyanýn tam ortasýndayýz” olmuþ. Biz Marmarisliler de böyle bir soruyla<br />
karþýlaþtýðýmýzda ayný yanýtý versek yalan söylemiþ olmayýz...<br />
(Günnücek Milli Parkýnda <strong>Günlük</strong> Aðaçlarýmýz)<br />
“<strong>Günlük</strong> Aðaçlarýmýz” baþlýðý altýnda yaptýðýmýz araþtýrmanýn mutlaka yeterli ve tam olduðunu<br />
söyleyemeyiz. Konunun uzmanlarý, akademisyenler mutlaka daha kapsamlý çalýþmalar ve yapýtlar ortaya<br />
koyacaklardýr. Nitekim, araþtýrmamýzda böyle bir çalýþmanýn yapýlmakta olduðunu ve bunun ayrýntýsýna<br />
kýsaca deðiniyoruz. Bu çalýþmayý yaparken bazý yetkililerle, uzman kiþilerle ve günlük yaðý (sýðla)<br />
istihsalini fiilen yapanlarla temas saðlayýp bilgi ve görüþ alýþveriþinde bulunduk. Bunlardan, burada adý<br />
geçen, geçmeyen hepsine teþekkürü bir borç biliyoruz. Ayrýca, bu araþtýrmanýn sadece bir doðasever,<br />
Marmarissever tarafýndan hazýrlandýðýnýn göz önünde tutulmasýný, uzman kiþi veya kurumlarýn düzeltme,<br />
görüþ ve önerilerine her zaman açýk olduðumuzu önemle belirtmek isteriz.<br />
2
Yazar Erol Uysal ve kaynak kiþi sayýn Makbule Gökova<br />
Deðerli Okurlar; bilindiði üzere, Anadolu Medeniyetleri Mýsýr, Asur, Miken Medeniyetleriyle<br />
aþaðý yukarý yaþýttýr. Yukarýda, <strong>Marmaris'in</strong> Anadolu Yarýmadasýndaki konumunun önemini belirtirken üç<br />
kýtayla iletiþim içinde olduðuna deðindik. Özellikle, Marmaris ve çevresi dahil kýyýlarýmýzda, deniz<br />
diplerinde yüzlerce batýk mevcuttur. Zamanýmýzda, bunlarýn bazýlarýna sualtý arkeologlarý dalýp kurtarma<br />
çalýþmalarý yapýyorlar. Daha önce bunu sünger avcýlarý yapýyordu. Bu batýklardan çýkarýlan deðiþik türde<br />
toprak amforalarýn (testi) bazýlarýnýn diplerinde katý sývý ve birikim halinde çam aðaçlarýndan elde dilen<br />
“reçine” ile günlük aðaçlarýndan istihsal edilen “sýðla yaðý” görülmüþtür. Takriben 3000 yýllýk dönemde<br />
(MÖ 3000-MÖ 332) otuz sülaleye mensup eski Mýsýr kralý firavunlarýn ölümünden sonra Nil nehrinin<br />
batýsýnda inþa ettirdikleri anýt mezar ve tapýnaklara (piramitler dahil) götürülmeden önce bedenleri<br />
mumyalanýrdý. Bu iþlem için gerekli olan o zamanýn týbbi koruyucu melhemi (balsam) Mýsýr'da fazla<br />
bulunmadýðýndan teknelerle Anadolu'dan, Marmaris, Fethiye, hatta Dalyan (Caunos) limanlarýndan temin<br />
edilirdi. Burada, yukarýda deðinilen sýðla ticaretinin yakýn tarihe kadar bölgemizde yapýldýðýný kanýtlayan<br />
bilginin kaynaðý olan bir hemþerimizin ifadelerine de yer verdik. Hemþerimiz Saim Gökova özellikle<br />
halen yaþamakta olan yaþlý annesinden (Makbule Gökova) öðrendikleri bir çok konuyu bize aktardý.<br />
Konumuzla ilgili bulunan bölümünü buraya alýyor, hemþerimize katkýsý için teþekkür ediyoruz.<br />
“Annemin dedesi, benim büyük dedem Hacý Selim'dir. Annem büyük dedem Hacý Selim'in<br />
torunudur. Büyük dedem Hacý Selim ve gelini Vesile, Birinci Cihan Harbi sýrasýnda ve 1917 yýlýnda<br />
Marmaris'i Fransýz donanmasýnýn Yalancý Boðaz dýþýndan bombalamasý sýrasýnda sýðýndýklarý kalenin<br />
Kemeraltý mevkiinde diðer birçok Marmarisli ile birlikte þehit olmuþlar. Büyük Dedem Hacý Selim'in<br />
torunu olan Annem Makbule Gökova halen hayatta olup 96 yaþýndadýr. Annemin bize anlattýklarýna göre,<br />
Kanuni Sultan Süleyman'ýn padiþahlýðý döneminde (1520-1566) Marmaris-Fethiye arasýndaki bölge<br />
Kanuni'nin kýz kardeþi Mihri Þah Sultan'a verilmiþ. Mihri Þah Sultan Mýsýr Hidiv'i Ali Paþa ile evlenmiþ.<br />
Mihriþah Sultan adýna kurulan vakýf gelir saðlamak için günlük aðaçlarýndan elde edilen sýðla yaðý<br />
Mýsýr'a ihraç edilirmiþ. Bu ihracat büyük dedemin yaþadýðý yýllarda da sürmüþ. Hacý Selim dedem<br />
paraçele'si (yelken ve kürekli takriben 10 m. boyunda kayýk-tekne) ile denizden taþýmacýlýk yaparmýþ.<br />
Teknenin mürettebatý arasýnda iki damadý da varmýþ. Aylarca süren maceralý Mýsýr (Ýskenderiye) seferi<br />
dönüþünü bekleyen yakýnlarýn gözü hep Marmaris boðazýnda olurmuþ. Bunun için büyük dedeme ve<br />
sülalesine atfen Marmaris'te þöyle bir mani bile söylenmiþ:”<br />
“Hey hey, müjdeler olsun. Göründü paraçele. Essin meltemler essin, býçak urganý kessin.<br />
Söyleyin Hacý Selim'e, deveden kurban kessin”...<br />
3
<strong>Günlük</strong> aðaçlarýndan saðlanan sýðla yaðýnýn diðer bitkilerden elde edilenlerle birlikte týbbýn babasý olan<br />
Hippokrates (MÖ.460-377-Ýstanköy) döneminden baþlayarak ilaç olarak kullanýldýðýný bazý kaynaklardan<br />
öðreniyoruz. Bundan ayrý olarak 4. yüzyýlda yaþamýþ ve mide ülserinden rahatsýzlýk çeken Roma<br />
Ýmparatoru Caracalla'nýn o zamanýn saðlýk merkezlerinden olan Epidaurus, Kos ve Bergama'daki<br />
Asklepion'larda tedavi gördüðü, bunlardan Bergama Asklepion'unda günlük aðacýndan elde edilen sýðla<br />
yaðý ile çam reçinesine bal karýþtýrýlarak yapýlan bir tür iksirden þifa bulduðu, imparatorun iyileþmesinden<br />
sonra da bu þehre ve doktorlarýna minnet borcunu ödemek için baðýþlarda bulunduðu bazý yabancý<br />
yayýnlarda kayýtlýdýr.<br />
Bu aðaç türünün ve salgýladýðý yaðýn aðacýn gövdesinden istihsali sýrasýnda yaðla birlikte çýkan<br />
kabuklarýn (kapçýk) presten geçirilip yaðýnýn ayrýþtýrýlmasýndan sonra arda kalan posa kurutularak buhur<br />
da (tütsü) elde edilir. Eski çaðlarda bazý tapýnak ve ibadet yerlerinde tanrýlaþtýrýlan veya kutsallaþtýrýlan<br />
krallarýn onuruna günlük aðacý kabuklarý yakýlýrdý. Kudüs tapýnaðýnda koku sunaðý vardý. Burada her gün<br />
günlük yanardý. Hýristiyanlýðýn ilk yýllarýnda bir pagan geleneði olduðu gerekçesiyle günlük yakmaktan<br />
vazgeçilse de 4. yüzyýldan itibaren kilise de bu geleneði benimsedi. O zaman günlük dumanýnýn insanlarýn<br />
dualarýnýn göðe yükseliþini simgelediðine ve hatta þeytanýn bu kokudan korkup o mekandan uzaklaþtýðýna<br />
inanýlýrdý. Dumanýnýn antiseptik özellik taþýdýðý týbben kabul edilmiþtir. Ýslam dininde ve kutsal kitap<br />
Kuran-ý Kerim'de bildiðimiz kadarýyla günlük yakmak hakkýnda bir ayet bulunmamakla birlikte bazý özel<br />
dini günlerde, kandil ve mevlitlerde ve hatta vefatlarda günlük yakýldýðýný, Marmaris ve çevresinin vataný<br />
olan günlük aðacýndan bu ürünün saðlanmasýnýn kolay olmasý nedeniyle de halk tarafýndan özel günlerde<br />
buhur yakmanýn gelenek haline dönüþtüðünü iyi biliyoruz.<br />
Günnücek Milli Parkýnda yaþlý bir günlük aðacý kesiti<br />
<strong>Günlük</strong> Aðacý her yerde görülen veya yaþayan bir bitki türü deðildir. Bu yüzden böyle ender görülen<br />
bitki türlerine botanikte (bitki biliminde) “endemik” sýfatý verilmiþtir. Latince'de adý “Liquidambar<br />
Orientalis” olarak geçer. Tohumlu bitkiler katagorisinde olup Güvercinaðacýgiller (Hamamelidaceae)<br />
familyasýndandýr. Boylarý 20 m.kadar yükselebilir. Yaprak dökücü türdendir. Yapraklar palmat, 5x10,<br />
6x13 5 loplu yumurtamsý, dikdörtgenimsi ve yarý keskin sivri uçlu, kenarda oyuklu-diþli veya testere<br />
diþli, tüysüz veya nadiren ana damarlarýn alt taban kýsmýnda kýsa kümemsi tüylüdür. Meyveli baþlar 2.5-<br />
3 cm. çapýnda, sarkýcýdýr. Her Þubat ayýnýn baþýnda tomurcuklanma baþlar. Yapraklarýný Kasým ayý<br />
sonunda döker. Deniz seviyesinde ve 800m yüksekliðe kadar olan sulak ve batak yerlerde yetiþir.<br />
Ömürleri, iþletmecilerin ifadesiyle binlerce yýldýr. Yeter ki bakýmý iyi yapýlsýn, aðaç gereksinim duyduðu<br />
yeterli suyu bulsun ve yaþama ortamý bozulmasýn. Aðacýn gövdesinden özellikle sýcak yaz aylarýnda<br />
alýnan yaðýn adý “ak günlük”, sonradan elde edilen buhur olmuþ siyah haline de “kara günlük” denir. Bu<br />
gün, yeryüzünde nesli tükenmekte olan bu aðaç türüne ülkemizde Güney ve güneybatýdan baþka yer ve<br />
kýta olarak sadece Kuzey Amerika (Kaliforniya) Kuzey Afrika ve Hindistan'da rastlanmaktadýr.<br />
Türkiye'de günlük aðaçlarý Muðla Ýli hudutlarý içinde Marmaris, Köyceðiz, Dalaman, Fethiye ve az<br />
sayýda olmak üzere Denizli Ýline baðlý Acýpayam ilçesi ile Antalya Ýli Sütçüler bölgesinde vardýr. Ýklim<br />
yapýsý sýcak ve suyu bol, yumuþak zeminde yaþayan<br />
4
u aðaçlarýn kökleri þemsiye gibi açýlýp toprak yüzeyine yakýn olduklarýndan satýh sularýyla beslenirler.<br />
Ülkemizde bulunduklarý bölgelerde özellikle turizmin getirdiði canlýlýktan yararlanmak için göç ederek<br />
gelen ve her yýl artan nüfus nedeniyle merkezdeki su tüketimini karþýlamak için dere yataklarý ve doðal<br />
pýnarlarýn çevresine açýlan artezyenler aðaçlarýn suyunu tüketmiþ ve onlarý kurumaya terk etmiþtir.<br />
Bundan ayrý olarak, yangýn,çevresel atýk ve kirlilikler, sýðla yaðý ve buhur istihsalinin bilinçsizce<br />
yapýlmasý gibi nedenler yüzünden de günlük ormanlarýndaki bu nadide aðaçlar nesli tükenmekte olan<br />
birçok hayvan, balýk ve bitki çeþidinde olduðu gibi sessizce gözden kaybolmaktadýrlar. Ýþte, bizi de<br />
ihtisas konumuz olmadýðý halde böyle bir araþtýrma yazýsý yazmaya sevk eden ana neden de bu olsa<br />
gerektir.<br />
Geçtiðimiz Þubat ayý içerisinde bir gazete haberinde “Sýðlaya DNA testi” baþlýklý bir yazý<br />
yayýnlandý. Muðla Üniversitesi Eðitim Fakültesi öðretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Biyolog Sayýn Belgin<br />
Göçmen Taþkýn'ýn “Türkiye'deki Relikt Endemik Sýðla Aðacý Popülasyonlarýnda Genetik Çeþitliliðin<br />
Ýzoenzimleri ve RAPR Belirteçler Yardýmýyla Saptanmasý” adlý bir proje oluþturulduðuna deðinilerek<br />
sayýn Taþkýn'ýn þu açýklamalarýna yer veriliyordu. (Hürriyet Ege eki 25.02.2005)<br />
“Halk arasýnda günnük adýyla da bilinen günlük sýðla aðaçlarý baþta ilaç sanayi ve parfümeri<br />
sektöründe olmak üzere bir çok alanda kullanýlýyor. Tarla açma ve turizm faaliyetleri nedeniyle sayýlarý<br />
hýzla azalýyor. Sýðlalar yok olma tehlikesiyle karþý karþýyalar. 20. yüzyýl baþlarýnda Muðla Ýl genelinde<br />
6321 hektarlýk alanda sýðla aðacý vardý. Bugün, 1337 hektarlýk alanda sýðla yetiþiyor. 1999'da 9463kg.<br />
sýðla yaðý elde edilirken, bu rakam 2002 yýlýnda 3108 kg. düþtü. Aðacýn ekonomik deðeri çok yüksek.<br />
Sýðla aðaçlarýnýn bu güne kadar genetik yapýsý araþtýrýlmadý. Bu araþtýrmalar sonucunda yok olma<br />
tehlikesi bulunan sýðla aðaçlarý koruma altýna alýnacak. Proje, dünyada ilk olma özelliði taþýdýðý için<br />
TUBÝTAK'tan destek geldi. Proje maliyetinin tamamýný TUBÝTAK karþýlayacak. Uygulamaya Mart<br />
ayýnda baþlayacaðýz. Belirlenen bölgelerde 50 m. arayla sýðla aðaçlarýnýn yapraklarýndan örnekler<br />
alýnacak. Bunlar üzerinde bitkinin yapýsýný inceleyen RAPD analizi, DNA testleri uygulanacak ve<br />
modifiye edilmiþ boyama yöntemleri kullanýlacak. Proje sonunda sýðla aðaçlarýnýn sistematiði ortaya<br />
çýkacak. Evrimi belirlenecek ve jeolojik zamanlarda kýtalarýn ayrýlmasýna iliþkin bilgiler ortaya çýkacak.<br />
Ayrýca bu aðaçlarýn korunmasýna iliþkin öneriler geliþtirilecek” deniliyordu. Memnuniyetle görüyoruz ki<br />
üniversitelerimizdeki genç öðretim görevlileri hocalarýmýz konunun önemine daha bilimsel yoldan<br />
yaklaþarak çözüm ve yöntem bulmada arayýþ içindeler. Bu konuda çalýþmalarýnýn hangi safhada olduðunu<br />
öðrenmek için telefonla aradýðýmýz sayýn Belgin Göçmen Taþkýn bize sevindirici ve olumlu haberler<br />
verdi. Yukarýda gazetede verilen bilgiler içeriðindeki çalýþmalarýn aynen yapýldýðýný bildirdi. TUBÝTAK'la<br />
ilgili proje baþvurusunun bir kopyasýný da internet adresimize hemen gönderdi. Kendisine göstermiþ<br />
olduðu ilgi ve yardýmlaþma için buradan bir kez daha teþekkür ediyoruz.<br />
Günnücek Milli Parký “Çatma Pýnar” azmaðý üzerinde bir geçit<br />
Çocukluðumuzun <strong>Marmaris'in</strong>de þimdi büyük bir özlemle yad ettiðimiz anýlarýmýz içinde “<strong>Günlük</strong>” veya o<br />
zamanki adýyla “Günnücek” hep vardýr. Bu cennet ve doða harikasý yer mesire ve<br />
5
dinlence yeri olarak <strong>Marmaris'in</strong> milli parkýydý. Marmarisli olup da kenarda köþede, duvarda albümde<br />
kalmýþ ve orada çekilmiþ siyah-beyaz bir fotoðrafý olmayan yoktur ” desek doðru söylemiþ oluruz.<br />
Ailecek veya tam ergenlik çaðýmýzda arkadaþlarla yürüyerek veya sandalla Günnücek Parkýna giderdik.<br />
Özellikle, sandalla gitmenin zevkine diyecek olmazdý. Çatma Pýnar'ýn baþýna kadar kürek çekerek bu<br />
cennet bahçesinin içinde olurduk. <strong>Günlük</strong> Ormaný içinden akýp giden çaylarýn, derelerin coþkusu,<br />
çýkardýðý ruhu okþayan ve dinlendiren ses hale kulaklarýmýzdadýr. “Çatma Pýnar”, “Kadýn Azmaðý” ve<br />
“Killik Çayý” hepimizin literatüründe sýkça geçen yerlerdi. Burada aðaçlara kurulan hamaklar , deniz<br />
kýyýsýnda yakalanýp taze piþirilip yenilen levrek, kefal, çipuralarýn tadý hala damaðýmýzdadýr. Hele anamýz<br />
dolma, bakla salatasý, makarna yapar, babamýzýn çatma pýnarýn havuzunda ýslatýlan ve neredeyse suyun<br />
soðukluðundan çatlamak üzere olan dev karpuzu kesmesi vardýr yaaa... sanki bunlar birer ibadettir, bir tür<br />
merasimdir. Genç kýzlar, genç anneler kulaklarýnýn arkasýna bir tutam günlük dalý, defne, mersin, kekik<br />
veya piren dalý takar, bunlardan sofradaki toprak testi veya vazoya ýslatýlýrdý. Bülbüller, serçeler,<br />
güvercinler öter, sincaplar günlük aðacý meyveleri olan týrtýklý loplarý diþleriyle “týkýr týkýr” kýrýp yerler,<br />
bir yandan da bizi izlerlerdi. Bunlardan soframýza kadar yaklaþanlar bile olurdu. Korkmazlardý<br />
vurulmaktan, yakalanmaktan...Burasý bir orman, piknik alaný deðil, adeta bitkiler, kuþlar, balýklar<br />
ailesinin yaþadýðý, bizi misafir kabul edip aðýrlamak için azami gayreti, özveriyi gösteren ev<br />
sahipleriydiler...Pikniðin bitip, güneþin battýðý ve billur billur, gürül gürül akan derelerin suyunun<br />
kararmaya baþladýðý bir vakitte bu defa ev sahibi ailenin gündüz ortalýkta görülmeyen diðer fertleri de<br />
sahneye çýkar, pev...pev... diye baðýrýp çaðýrmaya baþlarlardý. Bunlar, “<strong>Günlük</strong>” Ailesinin mensubu<br />
“Çakal”lardý....Sanki; ”Sizi bu kadar aðýrlayabiliyoruz, doðayý artýk bize býrakýn, herkes evine saman<br />
damýna, hepinize güle güle”! demek isterlerdi...<br />
Deðerli okurlar; Burada zannederiz biraz nostaljiye kaçtýk. Bunu, affýnýza sýðýnarak günden güne<br />
kaybolmaya baþlayan nice maddi ve manevi deðerlerimizi düþleyerek yaptýðýmýzý sanýyoruz<br />
.<br />
<strong>Günlük</strong> Aðaçlarýnda yað ve buhur istihsali aðaçlarýn saðlýklarýný kaybedip kurumaya, devrilmeye<br />
baþlamalarý yüzünden bir iki saha dýþýnda yýllardýr durduruldu. Orman Bölge Müdürlüklerindeki<br />
görevlilerden aldýðýmýz bilgiler doðrultusunda <strong>Günlük</strong> orman ve sahalarý her bölgeye göre<br />
numaralandýrýlmýþ. 2005 yýlýnda sadece 69 no.lu Çetibeli <strong>Günlük</strong> sahasýna iþletme izni verilmiþ. Eskiden<br />
sýðla istihsal iþi Orman Bakanlýðý ve dolayýsýyla bölge müdürlükleri tarafýndan iþçi temin edilerek uzman<br />
görevli gözetiminde yapýlýr, elde edilen tonlarca ürünün satýþý yine adý geçen kurumun yetkilileri<br />
tarafýndan önce depolanýp sonra satýlýrdý. Þimdi öyle deðil. Ülkemizde serbest pazar ekonomisi ve<br />
özelleþtirme uygulamasý gündeme geldiðinden bu güne iþletmeye açýlacak saha ihaleye çýkarýlýyor.<br />
Öðrendiðimiz kadarýyla halihazýrda Muðla bölgesinde Çetibeli'ndeki 69 nolu iþletme sahasý dýþýnda<br />
iþlenen ve sýðla istihsali yapýlan saha yok.<br />
Ýsmet Baka kaþýkla sýðla topluyor Eþi Fatma Baka da iþ baþýnda<br />
Sýðla istihsalini ve iþletmeyi yakýndan görmek ve hem de fotoðraf çekmek için güneþli güzel bir<br />
havada tek iþletme sahasý olan Taþan-Çamlýk iþletme sahasýna gittik. Burada, eþiyle beraber aðaçlardan<br />
ellerindeki özel kaþýkla yað çýkaran sayýn Ýsmet Baka ve eþine sorular sorduk, yanýtlar aldýk. Sayýn<br />
Ýsmet Baka ve eþi genç yaþlarýndan bugüne kadar hep bu iþi yapmýþlar. Ýsmet Baka, aslen Ula'lý<br />
olduðunu, yetmiþi geçen yaþýyla eskiye nazaran bu iþte çalýþmanýn artýk zor olmaya baþladýðýný<br />
söylemek istese de, iþini çok sevdiðini, bu iþten ekmek yediðini, biri erkek diðeri kýz iki çocuðunu da<br />
üniversitede okutarak oðlunun jeoloji mühendisi, kýzýnýn da öðretmen olmasýna ekonomik destek<br />
verdiðini söyledi. Bazý sorularýmýza iþini hiç býrakmadan yanýt vermeye çalýþan Ýsmet Baka'nýn iþ<br />
6
disiplini, yaptýðý iþinden zevk almasýný, eþiyle dayanýþma içindeki görüntülerini doðrusu takdir ettik.<br />
Buradaki sahada iþletmeyi ihaleyle geçen yýllarda olduðu gibi yine kendileri almýþ. Þartnameye göre<br />
çapý (kutru) yirmi santim ve daha yukarý olan 1000 aðaçta üretim yaparak takriben 200kg. yað çýkarmayý<br />
umuyorlar. (Bir aðaçtan takriben 200 gr.sýðla) Verdikleri bilgiye göre; Yað istihsali için aðaçlarýn<br />
gövdelerinde takriben 4-6 cm. en ve 70 cm derinliðinde kýzartma yerleri açma ve temizlik iþlemi Nisan<br />
baþlarýnda baþlýyor. Çýkan yaðlar belli aralýklarla ve özel kaþýklarla toplanýp içinde sýcak su bulunan<br />
kazana boþaltýlýyor. Kazan dolar dolmaz ürün prese alýnýp sýkýlýyor. Preste sýkýlarak suyu alýnan yað beton<br />
havuza akýyor. Geride kalan posa buhur olarak alýnýp kurutulmak üzere sergiye alýnýyor. Yað ise<br />
tenekelere doldurularak yerli veya yabancý alýcýlara satýlýyor. Bu üretim Kasým ayý sonuna kadar devam<br />
ediyor. Sýðla yaðý ilaç ve kozmetik sanayinde kullanýlýyor. <strong>Günlük</strong> yaðý ve buhur, balcý, baharatçý ve<br />
aktar gibi bazý satýþ yerlerinde bulunuyor. Bir çok hastalýða iyi geldiði, kuvvet ve peklik verici,<br />
yatýþtýrýcý, idrar arttýrýcý, adet söktürücü, romatizma aðrýlarýný dinlendirici ve sindirim sistemini özellikle<br />
mide ve baðýrsak rahatsýzlýklarýný giderici özellikleri olduðu söyleniyor.<br />
Sýðlanýn ayrýþtýrýlmasýp<br />
7
Ürünün sýcak sulu kazana konmasý<br />
Günnücek Milli Parkýnda büyütülüp Aksaz'da doðaya<br />
býrakýlan dað keçilerinden biri<br />
Deðerli okurlar; “<strong>Günlük</strong> aðaçlarýmýz” konulu bu araþtýrmamýzý güzel ülkemiz ve topraklarýmýzýn<br />
korunmasý, tanýtýmý ve özellikle turist rehberlerine yardýmcý olmasý amacýyla yayýnlan “Doða Rehberi”<br />
adlý yapýttan aldýðýmýz özet birkaç cümleyle sonlandýrmak istiyoruz.<br />
“Hepimizin bildiði ve bilmesi gerektiðine inandýðýmýz bir özellik þudur. Buna ayrýcalýk da<br />
diyebiliriz. Anadolu coðrafyasý deðiþik topoðrafik yapý ve iklimlere sahip olmasý dolayýsýyla<br />
geçmiþten günümüze bazý canlý türlerinin ortaya çýkmasý için bir laboratuardýr. Bu canlý türlerinin çok<br />
az deðiþime uðrayarak günümüze kadar gelmesinde ise müze gibi görev yaptýðý bir gerçektir.<br />
Yaþamakta olduðumuz 21. yüzyýlýn dünya kamuoyunda biyoloji yüzyýlý olacaðý yönünde çok güçlü bir<br />
inanýþ vardýr. Yine okuduðumuz, izlediðimiz yayýn ve TV programlarýnda görüyoruz ki dünyadaki<br />
ekosistemlerin canlý kýsmýnýn önemli bir bölümünü bitkiler oluþturmaktadýr. Elektrik düðmesi nasýl<br />
8
aydýnlýðýn ve karanlýðýn kumandasý ve sigortasý ise bitkiler de tüm canlýlýðýn kumandasý ve sigortasý<br />
konumundadýr. Bitkiler olmadan oksijen ve besin olmaz. Eko sistemdeki tüm canlýlarýn, insanlar dahil,<br />
hepsinin ayrý ayrý görevleri vardýr. Eðer bu canlýlarýn yok oluþuna göz yummaya devam edecek olursak,<br />
görevler yerine getirilmeyecek ve zinciri oluþturan halkalar birer birer kopacaktýr. Her canlý türünü bir<br />
halka, tüm canlýlarý ve yaptýklarý görevleri de bir zincir olarak düþünebiliriz. Bu halkalarýn kopmamasý,<br />
zincirin parçalanmamasý için öncelikle çevremizdeki canlý türlerini iyi tanýmamýz gerekir. Böylece,<br />
tanýdýðýmýz bildiðimiz þeyleri daha iyi koruyup kollayabiliriz .“<br />
Özetle, diyoruz ki; önce Türkiye ve Marmaris, sonra yaþlý dünyamýz ve insanlýk için nesli<br />
tükenmekte olan “<strong>Günlük</strong> Aðaçlarýmýz”ý koruyalým, ilelebet yaþatmada yardýmcý olalým. <strong>Günlük</strong><br />
aðaçlarýnýn yetiþtiði uygun yerlerde bahçesi, topraðý veya tarlasý olan hemþerilerin en az bir günlük fidaný<br />
dikerek dünyada ender görülen ve nesli tükenmekte olan bu aðaçlarýn yaþamasýna katkýda bulunmalýdýr.<br />
Orman Bölge Müdürlüðünün sýðla ormanýna, Marmaris ve çevre belediyelerin bulvar ve yollara, bazý<br />
hemþerilerimizin de kendi bahçelerine günlük fidaný diktiklerini memnuniyetle gözlemliyoruz. Bunun<br />
devamýný diliyor, “<strong>Günlük</strong> Aðaçlarý gibi yeþil, ilahi amber kokulu ve saðlýklý nice mutlu günleriniz olsun”<br />
diyoruz!..<br />
Araþtýran ve yazan: Erol Uysal<br />
Yazar / Ülkesel Tercüman Rehber<br />
9