OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

deşne (F.) [ﻪﻨﺵد] hançer. deşt (F.) [ﺖﺵد] 1.kır. 2.ova. 3.çöl. devâ (A.) [ءاود] 1.ilaç. 2.çare. devâbb (A.) [باود] 1.yük hayvanları. 2.binek hayvanları. devâir (A.) [ﺮﺋاود] daireler. devâm (A.) [ماود] 1.süreklilik. 2.kalıcılık. 3.devam. devâsâz (A.-F.) [زﺎﺱاود] 1.çare olan. 2.tedavi eden, şifa veren. devât (A.) [تاود] divit. devâvîn (A.) [ﻦیواود] divanlar. deverân (A.) [نارود] dönme, dolaşma, dolaşım. deverân etmek dönmek, dolanmak. devlet (A.) [ﺖﻝود] 1.devlet. 2.talih. 3.mevki. devr (A.) [رود] 1.devir. 2.dönme. devrân (A.) [نارود] felek, zamane. devre (A.) [ﻩرود] dönem. dey (F.) [ید] kış. deyn (A.) [ﻦید] borç. deyr (A.) [ﺮید] manastır. dıl’ (A.) [ﻊﻠﺽ] kenar. dırâz (F.) [زارد] uzun. dî (F.) [ید] dün. dîbâ (F.) [ﺎﺒید] ipekli kumaş. dîbâce (F.) [ﻪﺝﺎﺒید] giriş, önsöz. 98

dicâce (A.) [ﻪﺝﺎﺝد] tavuk. dîdâr (F.) [راﺪید] 1.görüşme, buluşma. 2.yüz. dîde (F.) [ﻩﺪید] görmüş. dîde (F.) [ﻩﺪید] göz. dîdegân (F.) [نﺎﮔﺪید] gözler. dîg (F.) [ﮓید] tencere. diger (F.) [ﺮﮔد] diğer, başka. dîgergûn (F.) [نﻮﮔﺮﮔد] başka. dîgerkâm (F.) [مﺎﮐﺮﮕید] başkalarını düşünen. dih (F.) [ﻩد] köy. dihât (F.) [تﺎهد] köyler. dihhodâ (F.) [اﺪﺨهد] 1.köy ağası. 2.köy kahyası. dihkân (F.) [نﺎﻘهد] 1.çiftçi. 2.köy ağası. dikkat (A.) [ﺖﻗد] 1.dakiklik. 2.incelik. 3.dikkat. dil (F.) [لد] gönül. dilârâ (F.) [ارﺁ لد] gönül süsleyen. dilâşûb (F.) [بﻮﺵﺁ لد] gönül karıştıran, sevgili. dilâver (F.) [روﻻد] yürekli, yiğit. dilâvîz (F.) [ﺰیوﻻد] güzel, gönül çekici. dilâzâr (F.) [رازﺁ لد] gönül kıran, inciten. dilâzürde (F.) [ﻩدرزﺁ لد] kalbi kırık. dilbâz (F.) [زﺎﺒﻝد] gönül şenlendiren. dilbend (F.) [ﺪﻨﺒﻝد] gönül bağlanan, sevgili. 99

dicâce (A.) [ﻪﺝﺎﺝد] tavuk.<br />

dîdâr (F.) [راﺪید] 1.görüşme, buluşma. 2.yüz.<br />

dîde (F.) [ﻩﺪید] görmüş.<br />

dîde (F.) [ﻩﺪید] göz.<br />

dîdegân (F.) [نﺎﮔﺪید] gözler.<br />

dîg (F.) [ﮓید] tencere.<br />

diger (F.) [ﺮﮔد] diğer, başka.<br />

dîgergûn (F.) [نﻮﮔﺮﮔد] başka.<br />

dîgerkâm (F.) [مﺎﮐﺮﮕید] başkalarını düşünen.<br />

dih (F.) [ﻩد] köy.<br />

dihât (F.) [تﺎهد] köyler.<br />

dihhodâ (F.) [اﺪﺨهد] 1.köy ağası. 2.köy kahyası.<br />

dihkân (F.) [نﺎﻘهد] 1.çiftçi. 2.köy ağası.<br />

dikkat (A.) [ﺖﻗد] 1.dakiklik. 2.incelik. 3.dikkat.<br />

dil (F.) [لد] gönül.<br />

dilârâ (F.) [ارﺁ لد] gönül süsleyen.<br />

dilâşûb (F.) [بﻮﺵﺁ لد] gönül karıştıran, sevgili.<br />

dilâver (F.) [روﻻد] yürekli, yiğit.<br />

dilâvîz (F.) [ﺰیوﻻد] güzel, gönül çekici.<br />

dilâzâr (F.) [رازﺁ لد] gönül kıran, inciten.<br />

dilâzürde (F.) [ﻩدرزﺁ لد] kalbi kırık.<br />

dilbâz (F.) [زﺎﺒﻝد] gönül şenlendiren.<br />

dilbend (F.) [ﺪﻨﺒﻝد] gönül bağlanan, sevgili.<br />

99

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!