OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

dellâl (A.) [لﻻد] komisyoncu, tellal. delv (A.) [ﻮﻝد] 1.kova. 2.kova burcu. dem (A.) [مد] kan. dem (F.) [مد] 1.zaman. 2.nefes. 3.içki. demâdem (F.) [مدﺎﻡد] her an. dembedem (F.) [مﺪﺒﻡد] her an. demsâz (F.) [زﺎﺴﻡد] 1.yakın arkadaş.2.sırdaş. denâet (A.) [ﺖﺋﺎﻥد] alçaklık. dendân (F.) [ناﺪﻥد] diş. dendanmüzd (F.) [ دﺰﻡ نا ﺪﻥد] diş kirası. denî (A.) [ﯽﻥد] alçak. der (F.) [رد] kapı. derâhim (A.) [ﻢهارد] dirhemler. derakab (F.-A.) [ﺐﻘﻋرد] ardından, hemen, derhal, hemen ardından. derâmed (F.) [ﺪﻡﺁ رد] kazanç, gelir. derâz (F.) [زارد] uzun. derbân (F.) [نﺎﺑرد] kapıcı. derbâr (F.) [رﺎﺑرد] saray. derbeder (F.) [رﺪﺑرد] aylak, avare. derbend (F.) [ﺪﻨﺑرد] 1.dar geçit. 2.sınır kalesi. 3.hudut. derc (A.) [جرد] içine alma, biriktirme. derc edilmek içine alınmak. derc etmek içine almak. 94

derd (F.) [درد] 1.dert. acı. 3.ağrı. derdâ (F.) [ادرد] ne yazık ki, eyvahlar olsun. derdest (F.) [ﺖﺱدرد] 1.yakalama. 2.el altında olma. derdest edilmek yakalanmak. derdest etmek yakalamak. derdiser (F.) [ﺮﺱ درد] baş belası, baş ağrısı, sorun, problem. derdmend (F.) [ﺪﻨﻡدرد] dertli. derecât (A.) [تﺎﺝرد] dereceler. derece (A.) [ﻪﺝرد] 1.derece. 2.aşama. 3.kat. 3.miktar. derekât (A.) [تﺎﮐرد] 1.katlar. 2.basamaklar. dereke (A.) [ﻪﮐرد] 1.kat. 2.basamak. derende (F.) [ﻩﺪﻥرد] yırtıcı. dergâh (F.) [ﻩﺎﮔرد] 1.dergah. 2.saray. 3.tekke. 4.tapı, huzur. derhâl (F.-A.) [لﺎﺣرد] hemen. derhâst (F.) [ﺖﺱاﻮﺧرد] 1.istek, talep, rica. 2.dilekçe. derhâtır (F.-A.) [ﺮﻃﺎﺧ رد] 1.hatırlama. 2.hatırda tutma. derhâtır ettirmek hatırlatmak, akla getirmek. derhâtır eylemek hatırlamak. derhor (F.) [رﻮﺧرد] layık. derîçe (F.) [ﻪﭽیرد] 1.pencere. 2.küçük kapı. derk (A.) [کرد] 1.anlama, idrak etme. 2.alma. derk etmek anlamak, idrak etmek. derkenâr (F.-A.) [رﺎﻨﮐرد] kenar yazısı. 95

derd (F.) [درد] 1.dert. acı. 3.ağrı.<br />

derdâ (F.) [ادرد] ne yazık ki, eyvahlar olsun.<br />

derdest (F.) [ﺖﺱدرد] 1.yakalama. 2.el altında olma.<br />

derdest edilmek yakalanmak.<br />

derdest etmek yakalamak.<br />

derdiser (F.) [ﺮﺱ درد] baş belası, baş ağrısı, sorun, problem.<br />

derdmend (F.) [ﺪﻨﻡدرد] dertli.<br />

derecât (A.) [تﺎﺝرد] dereceler.<br />

derece (A.) [ﻪﺝرد] 1.derece. 2.aşama. 3.kat. 3.miktar.<br />

derekât (A.) [تﺎﮐرد] 1.katlar. 2.basamaklar.<br />

dereke (A.) [ﻪﮐرد] 1.kat. 2.basamak.<br />

derende (F.) [ﻩﺪﻥرد] yırtıcı.<br />

dergâh (F.) [ﻩﺎﮔرد] 1.dergah. 2.saray. 3.tekke. 4.tapı, huzur.<br />

derhâl (F.-A.) [لﺎﺣرد] hemen.<br />

derhâst (F.) [ﺖﺱاﻮﺧرد] 1.istek, talep, rica. 2.dilekçe.<br />

derhâtır (F.-A.) [ﺮﻃﺎﺧ رد] 1.hatırlama. 2.hatırda tutma.<br />

derhâtır ettirmek hatırlatmak, akla getirmek.<br />

derhâtır eylemek hatırlamak.<br />

derhor (F.) [رﻮﺧرد] layık.<br />

derîçe (F.) [ﻪﭽیرد] 1.pencere. 2.küçük kapı.<br />

derk (A.) [کرد] 1.anlama, idrak etme. 2.alma.<br />

derk etmek anlamak, idrak etmek.<br />

derkenâr (F.-A.) [رﺎﻨﮐرد] kenar yazısı.<br />

95

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!