OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

dâ’î (A.) [ﯽﻋاد] 1.dua eden, duacı. 2.davet eden. dâ’ussıla (A.) [ﻪﻠﺼﻝا ءاد] yurdunu özleme, köyünü özleme. dâd (F.) [داد] 1.adalet. 2.iyilik, ihsan. dâd (F.) [داد] 1.verme. 2.verdi. 3.vergi. dâdgâh (F.) [ﻩﺎﮔداد] mahkeme. dâdhâh (F.) [ﻩاﻮﺧداد] davacı. dâdres (F.) [سرداد] imdada koşan. dâdû (F.) [وداد] dadı. dâdüferyâd (F.) [دﺎیﺮﻓوداد] feryat figan. dâdüsited (F.) [ﺪﺘﺱ و داد] alışveriş. dâfi’ (A.) [ﻊﻓاد] uzaklaştıran, defeden. dâğ (F.) [غاد] 1.yara. 2.kızgın demirle vurulmuş işaret. dağal (F.) [ﻞﻏد] hile, hilehurda, alavere dalavere. dağalbâz (F.) [زﺎﺑ ﻞﻏد] hileci. dağdağa (A.) [ﻪﻏﺪﻏد] telaş, gürültü patırtı. dâhî (A.) [ﯽهاد] deha sahibi. dâhil (A.) [ﻞﺧاد] iç, içeri. dâhil olmak içeri girmek. dâhile (A.) [ﻪﻠﺧاد] iç, iç yüz. dâhilen (A.) [ﻼﺧاد] içten. D 88

dâhilî (A.) [ﯽﻠﺧاد] iç ile ilgili, iç yüze ait. dâhiliye (A.) [ﻪﻴﻠﺧاد] iç ile ilgili, iç yüze ait. dahl (A.) [ﻞﺧد] müdahale etme, karışma. dahme (F.) [ﻪﻤﺨﺽ] 1.mezar. 2.mezarlık. 3.lahit. dâim (A.) [ﻢﺋاد] sürekli, devamlı. dâimî (A.) [ﯽﻤﺋاد] sürekli, devamlı. dâir (A.) [ﺮﺋاد] 1.ilişkin, hakkında. 3.dönen. dâire (A.) [ﻩﺮﺋاد] 1.daire. 2.büro, ofis. 3.devlet dairesi. 4.tef, zilli tef. dâirenmâdâr (A.) [رادﺎﻡ اﺮﺋاد] çepeçevre. dâirevî (A.) [یوﺮﺋاد] dairemsi. dâirezen (A.-F.) [نز ﻩﺮﺋاد] daire çalan. dâiye (A.) [ﻪﻴﻋاد] 1.arzu, istek. 2.iddia. dakâyık (A.) [ﻖیﺎﻗد] 1.incelikler. 2.dakikalar. dakîk (A.) [ﻖﻴﻗد] 1.ince, hassas. 2.dakika şaşmayan. dakîka (A.) [ﻪﻘﻴﻗد] 1.incelik. 2.dakika. dalâlet (A.) [ﺖﻝﻼﺽ] sapkınlık. dâll (A.) [لاد] delalet eden. dâlle (A.) [ﻪﻝﺎﺽ] sapık, yoldan çıkmış. dâm (F.) [ماد] 1.tuzak, kapan. 2.besi hayvanı. dâmâd (F.) [دﺎﻡاد] damat, güveyi. dâmân (F.) [نﺎﻡاد] etek. dâmen (F.) [ﻦﻡاد] etek. dâmenâlûde (F.) [ﻩدﻮﻝﺁ ﻦﻡاد] iffetsiz. 89

dâhilî (A.) [ﯽﻠﺧاد] iç ile ilgili, iç yüze ait.<br />

dâhiliye (A.) [ﻪﻴﻠﺧاد] iç ile ilgili, iç yüze ait.<br />

dahl (A.) [ﻞﺧد] müdahale etme, karışma.<br />

dahme (F.) [ﻪﻤﺨﺽ] 1.mezar. 2.mezarlık. 3.lahit.<br />

dâim (A.) [ﻢﺋاد] sürekli, devamlı.<br />

dâimî (A.) [ﯽﻤﺋاد] sürekli, devamlı.<br />

dâir (A.) [ﺮﺋاد] 1.ilişkin, hakkında. 3.dönen.<br />

dâire (A.) [ﻩﺮﺋاد] 1.daire. 2.büro, ofis. 3.devlet dairesi. 4.tef, zilli tef.<br />

dâirenmâdâr (A.) [رادﺎﻡ اﺮﺋاد] çepeçevre.<br />

dâirevî (A.) [یوﺮﺋاد] dairemsi.<br />

dâirezen (A.-F.) [نز ﻩﺮﺋاد] daire çalan.<br />

dâiye (A.) [ﻪﻴﻋاد] 1.arzu, istek. 2.iddia.<br />

dakâyık (A.) [ﻖیﺎﻗد] 1.incelikler. 2.dakikalar.<br />

dakîk (A.) [ﻖﻴﻗد] 1.ince, hassas. 2.dakika şaşmayan.<br />

dakîka (A.) [ﻪﻘﻴﻗد] 1.incelik. 2.dakika.<br />

dalâlet (A.) [ﺖﻝﻼﺽ] sapkınlık.<br />

dâll (A.) [لاد] delalet eden.<br />

dâlle (A.) [ﻪﻝﺎﺽ] sapık, yoldan çıkmış.<br />

dâm (F.) [ماد] 1.tuzak, kapan. 2.besi hayvanı.<br />

dâmâd (F.) [دﺎﻡاد] damat, güveyi.<br />

dâmân (F.) [نﺎﻡاد] etek.<br />

dâmen (F.) [ﻦﻡاد] etek.<br />

dâmenâlûde (F.) [ﻩدﻮﻝﺁ ﻦﻡاد] iffetsiz.<br />

89

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!