09.05.2013 Views

OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

cevâben (A.) [ﺎﺑاﻮﺝ] yanıt olarak.<br />

cevâd (A.) [داﻮﺝ] cömert.<br />

cevâhir (A.) [ﺮهاﻮﺝ] 1.mücevherler. 2.mücevher.<br />

cevâmi’ (A.) [ﻊﻡاﻮﺝ] camiler.<br />

cevâmid (A.) [ﺪﻡاﻮﺝ] cansız varlıklar.<br />

cevâmîs (A.) [ﺲﻴﻡاﻮﺝ] mandalar.<br />

cevân (F.) [ناﻮﺝ] genç.<br />

cevânib (A.) [ﺐﻥاﻮﺝ] yanlar, yönler.<br />

cevârî (A.) [یراﻮﺝ] halayıklar.<br />

cevâz (A.) [زاﻮﺝ] izin, uygun verme.<br />

cevâz vermek uygun vermek, olur vermek, müsaade etmek.<br />

cevdet (A.) [تدﻮﺝ] 1iyilik. 2.olgunluk. 3.tazelik.<br />

cevelân (A.) [نﻻﻮﺝ] dolaşma, gezinti.<br />

cevelân etmek 1.dolaşmak, akmak. 2.gezinmek.<br />

cevelângâh (A.-F.) [ﻩﺎﮕﻥﻻﻮﺝ] 1.gezinti yeri, mesire yeri. 2.dolaşım yeri.<br />

cevf (A.) [فﻮﺝ] boşluk.<br />

cevher (A.) [ﺮهﻮﺝ] 1.mücevher. 2.öz. 3.elmas.<br />

cevherfürûş (A.-F.) [شوﺮﻓﺮهﻮﺝ] mücevherci.<br />

cevherî (A.) [یﺮهﻮﺝ] 1.mücevherle ilgili. 2.mücevherli. 3.öz ile ilgili.<br />

cevîn (F.) [ﻦیﻮﺝ] arpadan yapılmış.<br />

cevir (A.) [رﻮﺝ] haksızlık, üzülme, üzme, zulüm.<br />

cevir çekmek acı çekmek, zulüm görmek.<br />

cevr (A.) [رﻮﺝ] haksızlık, üzme, üzülme, zulüm.<br />

74

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!