OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

ehîmiyyet (A.) [ﺖﻴﻤﻴﻬﺑ] hayvanlık. behişt (F.) [ﺖﺸﻬﺑ] cennet. behiştî (F.) [ﯽﺘﺸﻬﺑ] cennetlik. behiyye (A.) [ﻪﻴﻬﺑ] güzel. behmân (F.) [نﺎﻤﻬﺑ] falan, filan. behre (F.) [ﻩﺮﻬﺑ] nasip. behremend (F.) [ﺪﻨﻡﺮﻬﺑ] 1.hisse sahibi. 2.yararlanan. beht (A.) [ﺖﻬﺑ] şaşkınlık. behte uğramak şaşakalmak, şaşkınlığından donakalmak. bekâ (A.) [ﺎﻘﺑ] kalıcılık. bekâm (F.) [مﺎﮑﺑ] muradına ermiş. bekâm olmak muradına ermek. bekâya (A.) [ﺎیﺎﻘﺑ] geriye kalanlar; kalıntılar. bekrî (A.) [یﺮﮑﺑ] içki düşkünü. beksimat (F.) [تﺎﻤﺴﮑﺑ] peksimet. bel (A.) [ﻞﺑ] belki. bel’ (A.) [ﻊﻠﺑ] 1.yutma. 2.yutulma. bel’ edilmek yutulmak. bel’ etmek yutmak. belâ (A.) [ﻼﺑ] felaket, musibet. belâ (A.) [ﯽﻠﺑ] evet. belâdet (A.) [تدﻼﺑ] dangalaklık. belâdîde (A.-F.) [ﻩﺪیدﻼﺑ] belaya uğramış. 48

elâgat (A.) [ﺖﻏﻼﺑ] kusursuz söz söyleme belâhet (A.) [ﺖهﻼﺑ] eblehlik. belâyâ (A.) [ﺎیﻼﺑ] belalar. belde (A.) [ﻩﺪﻠﺑ] 1.kent. 2.diyar, memleket. beled (A.) [ﺪﻠﺑ] 1.kent. 2.memleket. beledî (A.) [یﺪﻠﺑ] kentli. belediyye (A.) [ﻪیﺪﻠﺑ] belediye. belî (A.) [ﯽﻠﺑ] evet. belîğ (A.) [ﻎﻴﻠﺑ] 1.fasih konuşan. 2.fasih, düzgün. beliyyât (A.) [تﺎﻴﻠﺑ] belalar. belki (F.-A.) [ﻪﮑﻠﺑ] olabilir, belki. belût (A.) [طﻮﻠﺑ] 1.pelit, palamut. 2.meşe. benâdir (A.

ehîmiyyet (A.) [ﺖﻴﻤﻴﻬﺑ] hayvanlık.<br />

behişt (F.) [ﺖﺸﻬﺑ] cennet.<br />

behiştî (F.) [ﯽﺘﺸﻬﺑ] cennetlik.<br />

behiyye (A.) [ﻪﻴﻬﺑ] güzel.<br />

behmân (F.) [نﺎﻤﻬﺑ] falan, filan.<br />

behre (F.) [ﻩﺮﻬﺑ] nasip.<br />

behremend (F.) [ﺪﻨﻡﺮﻬﺑ] 1.hisse sahibi. 2.yararlanan.<br />

beht (A.) [ﺖﻬﺑ] şaşkınlık.<br />

behte uğramak şaşakalmak, şaşkınlığından donakalmak.<br />

bekâ (A.) [ﺎﻘﺑ] kalıcılık.<br />

bekâm (F.) [مﺎﮑﺑ] muradına ermiş.<br />

bekâm olmak muradına ermek.<br />

bekâya (A.) [ﺎیﺎﻘﺑ] geriye kalanlar; kalıntılar.<br />

bekrî (A.) [یﺮﮑﺑ] içki düşkünü.<br />

beksimat (F.) [تﺎﻤﺴﮑﺑ] peksimet.<br />

bel (A.) [ﻞﺑ] belki.<br />

bel’ (A.) [ﻊﻠﺑ] 1.yutma. 2.yutulma.<br />

bel’ edilmek yutulmak.<br />

bel’ etmek yutmak.<br />

belâ (A.) [ﻼﺑ] felaket, musibet.<br />

belâ (A.) [ﯽﻠﺑ] evet.<br />

belâdet (A.) [تدﻼﺑ] dangalaklık.<br />

belâdîde (A.-F.) [ﻩﺪیدﻼﺑ] belaya uğramış.<br />

48

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!