OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

tecavüzkâr (A.-F.) [ رﺎﮐزوﺎﺠﺕ ] 1.sınırı geçen, saldırgan. 2.sarkıntılık eden. tecdîd (A.) [ ﺪیﺪﺠﺕ ] 1.yenileme. 2.yenilenme. tecdîd edilmek yenilenmek. tecdîd etmek yenilemek. tecdîd olunmak yinelenmek. teceddüd (A.) [ دﺪﺠﺕ ] yenilenme, yenilik. teceddüdât (A.) [ تادﺪﺠﺕ ] yenilenmeler, yenilikler. tecellî (A.) [ ﯽﻠﺠﺕ ] 1.görünme, ortaya çıkma. 2.kader. tecellî etmek görünmek. tecellîgâh (A.-F.) [ ﻩﺎﮕﻴﻠﺠﺕ ] görünme yeri, zuhur yeri, ortaya çıkış yeri. tecemmu (A.) [ ﻊﻤﺠﺕ ] toplanma, bir araya gelme. tecemmu etmek toplanmak, bir araya gelmek. tecemmül (A.) [ ﻞﻤﺠ ﺕ ] süslenme. tecennün (A.) [ ﻦﻨﺠﺕ ] cinnet geçirme. tecerru’ (A.) [ عﺮﺠﺕ ] yudumlama. tecerru’ etmek yudumlamak. tecerrüd (A.) [ دﺮﺠﺕ ] 1.bekarlık. 2.çıplaklık. 3.soyutlanma. tecerrüd etmek 1.çıplak kalmak. 2.soyutlanmak. tecessüm (A.) [ ﻢﺴﺠﺕ ] cisimleşme, şekillenme. tecessüm etmek cisim halinde ortaya çıkmak. tecessüs (A.) [ ﺲﺴﺠﺕ ] 1.araştırma. 2.merak. tecessüs etmek araştırmak. tecessüskâr (A.-F.) [ رﺎﮑﺴﺴﺠﺕ ] meraklı, mütecessis. 464

tecevvüf (A.) [ فﻮﺠﺕ ] kofluk. tecezzî (A.) [ یﺰﺠﺕ ] bölünme, parçalanma, ayrışma. techîl (A.) [ ﻞﻴﻬﺠﺕ ] bilgisizliğini çıkarma. techîz (A.) [ ﺰﻴﻬﺠﺕ ] donatım. techîz edilmek donatılmak. techîz etmek donatmak. techîzât (A.) [ تاﺰﻴﻬﺠﺕ ] donatım. tecnîs (A.) [ ﺲﻴﻨﺠﺕ ] cinas yapma, iki anlamlı söz kullanma. tecribe (A.) [ ﻪﺑﺮﺠﺕ ] 1.deneme, sınama. 2.deneyim. tecribî (A.) [ ﯽﺑﺮﺠﺕ ] deneysel, tecrübî. tecrîd (A.) [ ﺪیﺮﺠﺕ ] soyutlama. tecrîd edilmek soyutlanmak. tecrîd etmek soyutlamak. tecrîden (A.) [ اﺪیﺮﺠﺕ ] soyutlayarak. tecrübe (A.) [ ﻪﺑﺮﺠﺕ ] 1.deneme, sınama. 2.deneyim. tecrübe edilmek denenmek, sınanmak. tecrübe etmek denemek, sınamak. tecvîd (A.) [ ﺪیﻮﺠﺕ ] Kur’ân’ı usûlüne göre okuma. tecvîz (A.) [ ﺰیﻮﺠﺕ ] 1.uygun görme. 2.izin verme. teczie (A.) [ ﻪﺋﺰﺠﺕ ] parçalara ayırma, bölme. teczîr (A.) [ ﺮیﺬﺠﺕ ] karekök alma. tecziye (A.) [ ﻪیﺰﺠﺕ ] cezalandırma. tecziye edilmek cezalandırılmak. 465

tecavüzkâr (A.-F.) [ رﺎﮐزوﺎﺠﺕ ] 1.sınırı geçen, saldırgan. 2.sarkıntılık eden.<br />

tecdîd (A.) [ ﺪیﺪﺠﺕ ] 1.yenileme. 2.yenilenme.<br />

tecdîd edilmek yenilenmek.<br />

tecdîd etmek yenilemek.<br />

tecdîd olunmak yinelenmek.<br />

teceddüd (A.) [ دﺪﺠﺕ ] yenilenme, yenilik.<br />

teceddüdât (A.) [ تادﺪﺠﺕ ] yenilenmeler, yenilikler.<br />

tecellî (A.) [ ﯽﻠﺠﺕ ] 1.görünme, ortaya çıkma. 2.kader.<br />

tecellî etmek görünmek.<br />

tecellîgâh (A.-F.) [ ﻩﺎﮕﻴﻠﺠﺕ ] görünme yeri, zuhur yeri, ortaya çıkış yeri.<br />

tecemmu (A.) [ ﻊﻤﺠﺕ ] toplanma, bir araya gelme.<br />

tecemmu etmek toplanmak, bir araya gelmek.<br />

tecemmül (A.) [ ﻞﻤﺠ ﺕ ] süslenme.<br />

tecennün (A.) [ ﻦﻨﺠﺕ ] cinnet geçirme.<br />

tecerru’ (A.) [ عﺮﺠﺕ ] yudumlama.<br />

tecerru’ etmek yudumlamak.<br />

tecerrüd (A.) [ دﺮﺠﺕ ] 1.bekarlık. 2.çıplaklık. 3.soyutlanma.<br />

tecerrüd etmek 1.çıplak kalmak. 2.soyutlanmak.<br />

tecessüm (A.) [ ﻢﺴﺠﺕ ] cisimleşme, şekillenme.<br />

tecessüm etmek cisim halinde ortaya çıkmak.<br />

tecessüs (A.) [ ﺲﺴﺠﺕ ] 1.araştırma. 2.merak.<br />

tecessüs etmek araştırmak.<br />

tecessüskâr (A.-F.) [ رﺎﮑﺴﺴﺠﺕ ] meraklı, mütecessis.<br />

464

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!