OsmanliTurkcesiSozlugu
OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu
tanzîm (A.) [ ﻢﻴﻈﻨﺕ ] düzenleme, tertipleme. tanzim edilmek düzenlenmek, tertip edilmek. tanzim etmek düzenlemek, tertip etmek. tanzîr (A.) [ ﺮﻴﻈﻨﺕ ] 1.benzetme. 2.nazire yazma. tanzîr edilmek 1.benzetilmek. 2.nazire yazılmak. tanzîr etmek 1.benzetmek. 2.nazire yazmak. târ (F.) [ رﺎﺕ ] 1.tel. 2.saç teli. 3.enstrüman teli. 3.karanlık. 4.tepe. 5.karanlık. târ olmak kararmak. tarab (A.) [ بﺮﻃ ] şenlik, neşelenme. tarabengîz (A.-F.) [ ﺰﻴﮕﻥا بﺮﻃ ] neşe veren. tarabgâh (A.-F.) [ ﻩﺎﮕﺑﺮﻃ ] neşelenme yeri, eğlence yeri. târâc (F.) [ جارﺎﺕ ] yağma. taraf (A.) [ فﺮﻃ ] 1.yön. 2.ülke. 3.muhatap iki kişiden her biri. 4.yer. tarafdâr (A.-F.) [ راﺪﻓﺮﻃ ] yandaş. tarafdârân (A.-F.) [ ناراﺪﻓﺮﻃ ] yandaşlar, taraftarlar. tarafdârî (A.-F.) [ یراﺪﻓﺮﻃ ] yandaşlık. tarafeyn (A.) [ ﻦﻴﻓﺮﻃ ] iki taraf. tarafgîr (A.) [ ﺮﻴﮕﻓﺮﻃ ] yan tutan, yandaş. tarafgîrlik etmek yan tutmak, taraf tutmak. tarassud (A.) [ ﺪﺹﺮﺕ ] gözleme. tarassud edilmek gözlenmek. tarassud etmek gözlemek. tarâvet (A.) [ تواﺮﻃ ] tazelik. 452
tard (A.) [ دﺮﻃ ] 1.kovma. 2.görevden uzaklaştırma. tard etmek kovmak. târem (F.) [ مرﺎﺕ ] kubbe. tarf (A.) [ فﺮﻃ ] akış. tarfe (A.) [ ﻪﻓﺮﻃ ] göz açıp kapayış. tarfetülayn (A.) [ ﻦﻴﻌﻝا ﺔﻓﺮﻃ ] göz açıp kapayıncaya dek, bir anda. tarh (A.) [ حﺮﻃ ] 1.atma. 2.düzenleme. 3.desen. 4.plan. târık (A.) [ قرﺎﻃ ] Çulpan, Zühre, Venüs. târihnüvis (A.-F.) [ ﺲیﻮﻥ ﺦیرﺎﺕ ] tarihçi, tarih yazarı. târihşinâs (A.-F.) [ سﺎﻨﺵ ﺦیرﺎﺕ ] tarihçi. tarîk (A.) [ ﻖیﺮﻃ ] 1.yol. 2.yöntem. 3.meslek. 4.tarikat. târîk (F.) [ ﮏیرﺎﺕ ] karanlık. tarrâr (A.) [ راﺮﻃ ] yankesici. târümâr (F.) [ رﺎﻡورﺎﺕ ] 1.dağınık. 2.perişan. târümâr etmek 1.dağıtmak, karıştırmak. 2.perişan etmek. tarümâr olmak 1.dağılmak, karışmak. 2.perişan olmak. târüpûd (F.) [ دﻮﭘ و رﺎﺕ ] 1.kumaşın çözgü ve atkısı. 2.doku. tarz (A.) [ زﺮﻃ ] 1.şekil, biçim. 2.yöntem. tâs (F.) [ سﺎﺕ ] tas. tasaddî (A.) [ یﺪﺼﺕ ] girişme, başlama, el atma. tasaddî etmek girişmek, başlamak, el atmak. tasallut (A.) [ ﻂﻠﺴﺕ ] musallat olma. tasannu (A.) [ ﻊﻨﺼﺕ ] yapmacık. 453
- Page 401 and 402: serpuş (F.) [ شﻮﭘﺮﺱ ] ba
- Page 403 and 404: seyr etmek izlemek. seyrân (A.) [
- Page 405 and 406: sırât (A.) [ طاﺮﺹ ] yol. s
- Page 407 and 408: sînebend (A.-F.) [ ﺪﻨﺑ ﻪ
- Page 409 and 410: siyasiyat (A.) [ تﺎﻴﺱﺎﻴ
- Page 411 and 412: sulhen (A.) [ ﺎﺤﻠﺹ ] barı
- Page 413 and 414: sühûnet (A.) [ ﺖﻥﻮﺨﺱ s
- Page 415 and 416: şa’r (A.) [ ﺮﻌﺵ ] kıl. ş
- Page 417 and 418: şâibe (A.) [ ﻪﺒﺋﺎﺵ ] le
- Page 419 and 420: şâyeste (F.) [ ﻪﺘﺴیﺎﺵ
- Page 421 and 422: şehâ (F.) [ ﺎﻬﺵ ] ey şah.
- Page 423 and 424: şelgam (F.) [ ﻢﻐﻠﺵ ] şalg
- Page 425 and 426: şerîta (A.) [ ﻪﻄیﺮﺵ ] ko
- Page 427 and 428: şibh-i cezîre (A.-F.) [ ﻩﺮی
- Page 429 and 430: şikestebâl (F.) [ لﺎﺑ ﻪﺘ
- Page 431 and 432: şuarâ (A.) [ اﺮﻌﺵ ] şairl
- Page 433 and 434: şümürde (F.) [ ﻩدﺮﻤﺵ ]
- Page 435 and 436: ta’lîmât (A.) [ تﺎﻤﻴﻠ
- Page 437 and 438: taabbüd etmek kulluk etmek, tapın
- Page 439 and 440: tab’ olunmak basılmak. tab’an
- Page 441 and 442: taciz etmek rahatsız etmek. tâcse
- Page 443 and 444: tahallüs (A.) [ ﺺﻠﺨﺕ ] 1.k
- Page 445 and 446: tahkîr etmek aşağılamak. tahkî
- Page 447 and 448: tahsisat (A.) [ تﺎﺼﻴﺼﺨ
- Page 449 and 450: takdim etmek sunmak. takdime (A.) [
- Page 451: talebkâr (A.-F.) [ رﺎﮑﺒﻠ
- Page 455 and 456: tasmîm ittihaz etmek karar almak.
- Page 457 and 458: tavzîf (A.) [ ﻒﻴﻇﻮﺕ ] g
- Page 459 and 460: te’hîr edilmek geciktirilmek. te
- Page 461 and 462: tebahhur (A.) [ ﺮﺤﺒﺕ ] 1.g
- Page 463 and 464: tebhâl (A.) [ لﺎﺨﺒﺕ ] uç
- Page 465 and 466: tecevvüf (A.) [ فﻮﺠﺕ ] kofl
- Page 467 and 468: tedkîk edilmek incelenmek. tedkîk
- Page 469 and 470: teferru’ât (A.) [ تﺎﻋﺮﻔ
- Page 471 and 472: tehallüs (A.) [ ﺺﻠﺨﺕ ] mah
- Page 473 and 474: tekâsür (A.) [ ﺮﺛﺎﮑﺕ ]
- Page 475 and 476: tel’în edilmek lanetlenmek. tel
- Page 477 and 478: temâşâ etmek seyretmek. temaşag
- Page 479 and 480: temsîlât (A.) [ تﻼﻴﺜﻤﺕ
- Page 481 and 482: tenhâ (F.) [ ﺎﻬﻨﺕ ] 1.tek
- Page 483 and 484: terceme (A.) [ ﻪﻤﺝﺮﺕ ] ç
- Page 485 and 486: tersengîz (F.) [ ﺰ ﻴﮕﻥا
- Page 487 and 488: tesellî (A.) [ ﯽﻠﺴﺕ ] avut
- Page 489 and 490: teşdîd (A.) [ ﺪیﺪﺸﺕ ] ş
- Page 491 and 492: tetebbu’ (A.) [ ﻊﺒﺘﺕ ] de
- Page 493 and 494: tevlîd (A.) [ ﺪﻴﻝﻮﺕ ] 1.
- Page 495 and 496: tılâ (A.) [ عﻼﻃ ] yaldız. t
- Page 497 and 498: tulû (A.) [ عﻮﻠﻃ ] doğuş.
- Page 499 and 500: u’cûbe (A.) [ ﻪﺑﻮﺠﻋا
- Page 501 and 502: umûmhâne (A.-F.) [ ﻪﻥﺎﺧ
tard (A.) [ دﺮﻃ ] 1.kovma. 2.görevden uzaklaştırma.<br />
tard etmek kovmak.<br />
târem (F.) [ مرﺎﺕ ] kubbe.<br />
tarf (A.) [ فﺮﻃ ] akış.<br />
tarfe (A.) [ ﻪﻓﺮﻃ ] göz açıp kapayış.<br />
tarfetülayn (A.) [ ﻦﻴﻌﻝا ﺔﻓﺮﻃ<br />
] göz açıp kapayıncaya dek, bir anda.<br />
tarh (A.) [ حﺮﻃ ] 1.atma. 2.düzenleme. 3.desen. 4.plan.<br />
târık (A.) [ قرﺎﻃ ] Çulpan, Zühre, Venüs.<br />
târihnüvis (A.-F.) [ ﺲیﻮﻥ ﺦیرﺎﺕ ] tarihçi, tarih yazarı.<br />
târihşinâs (A.-F.) [ سﺎﻨﺵ ﺦیرﺎﺕ ] tarihçi.<br />
tarîk (A.) [ ﻖیﺮﻃ ] 1.yol. 2.yöntem. 3.meslek. 4.tarikat.<br />
târîk (F.) [ ﮏیرﺎﺕ ] karanlık.<br />
tarrâr (A.) [ راﺮﻃ ] yankesici.<br />
târümâr (F.) [ رﺎﻡورﺎﺕ ] 1.dağınık. 2.perişan.<br />
târümâr etmek 1.dağıtmak, karıştırmak. 2.perişan etmek.<br />
tarümâr olmak 1.dağılmak, karışmak. 2.perişan olmak.<br />
târüpûd (F.) [ دﻮﭘ و رﺎﺕ ] 1.kumaşın çözgü ve atkısı. 2.doku.<br />
tarz (A.) [ زﺮﻃ ] 1.şekil, biçim. 2.yöntem.<br />
tâs (F.) [ سﺎﺕ ] tas.<br />
tasaddî (A.) [ یﺪﺼﺕ ] girişme, başlama, el atma.<br />
tasaddî etmek girişmek, başlamak, el atmak.<br />
tasallut (A.) [ ﻂﻠﺴﺕ ] musallat olma.<br />
tasannu (A.) [ ﻊﻨﺼﺕ ] yapmacık.<br />
453