OsmanliTurkcesiSozlugu
OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu
şevâgil (A.) [ ﻞﻏاﻮﺵ ] uğraşılar. şevher (F.) [ ﺮهﻮﺵ ] koca. şevk (A.) [ قﻮﺵ ] 1.çok isteme. 2.sevinç. şevket (A.) [ ﺖﮐﻮﺵ ] ululuk. şevketmeâb (A.) [ بﺂﻡ ﺖﮐﻮﺵ ] yüce padişah. şevketpenâh (A.-F.) [ ﻩﺎﻨﭘ ﺖﮐﻮﺵ ] yüce padişah. şey’ (A.) [ ءﯽﺵ ] şey. şey’î (A.) [ ﯽﺌﻴﺵ ] nesnel, objektif. şey’iyet (A.) [ ﺖﻴﺌﻴﺵ ] nesnellik, objektiflik. şeyâtin (A.) [ ﻦﻴﻃﺎﻴﺵ ] şeytanlar. şeyb (A.) [ ﺐﻴﺵ ] yaşlılık, ihtiyarlık. şeydâ (F.) [ اﺪﻴﺵ ] mecnun. şeyh (A.) [ ﺦﻴﺵ ] 1.yaşlı, ihtiyar. 2.tarikat şeyhi. şeyhûhet (A.) [ ﺖﺧﻮﺨﻴﺵ ] yaşlılık. şeytanet (A.) [ ﺖﻨﻄﻴﺵ ] şeytanlık, hilekârlık. şeytânî (A.) [ ﯽﻥﺎﻄﻴﺵ ] 1.şeytanlık. 2.şeytanca. şıhne (A.) [ ﻪﻨﺤﺵ ] güvenlik görevlisi, inzibat görevlisi. şık (A.) [ ﻖﺵ ] ikiye bölünmüş bir şeyin her parçası. şi’r (A.) [ ﺮﻌﺵ ] şiir. şîa (A.) [ ﻪﻌﻴﺵ ] şiî. şiâr (A.) [ رﺎﻌﺵ ] 1.slogan. 2.işaret. şiâr edinmek slogan haline getirmek, meslek edinmek. şibh (A.) [ ﻪﺒﺵ ] 1.benzeme. 2.benzer. 426
şibh-i cezîre (A.-F.) [ ﻩﺮیﺰﺝ ﻪﺒﺵ ] yarımada. şibh-i münharif (A.-F.) [ فﺮﺤﻨﻡ ﻪﺒﺵ ] yamuk. şicâ’ (A.) [ عﺎﺠﺵ ] cesurlar. şiddet (A.) [ تﺪﺵ ] 1.sertlik. 2.aşırılık, fazlalık. şiddetle (A.-T.) kesin olarak. şifa bahşetmek şifa vermek, iyileştirmek. şifa bulmak iyileşmek. şifâ’ (A.) [ ءﺎﻔﺵ ] şifa,iyileşme. şifâbahş (A.-F.) [ ﺶﺨﺑﺎﻔﺵ ] şifa verme, iyileştirme. şifâbahş olmak şifa vermek, iyileştirmek. şifâhane (A.-F.) [ ﻪﻥﺎﺧﺎﻔﺵ ] hastane. şifâhen (A.) [ ﺎهﺎﻔﺵ ] sözlü olarak. şifâhî (A.) [ ﯽهﺎﻔﺵ ] sözlü olarak. şifakâr (A.-F.) [ رﺎﮐﺎﻔﺵ ] şifa veren, iyileştiren. şifânâpezîr (A.-F.) [ ﺮیﺬﭘﺎﻥﺎﻔﺵ ] iyileşmez, onulmaz, şifa bulmaz. şifâresân (A.-F.) [ نﺎﺱرﺎﻔﺵ ] şifa veren, iyileştiren. şifâyâb (A.-F.) [ بﺎیﺎﻔﺵ ] şifa bulan. şifâyâb olmak şifa bulmak, iyileşmek. şîfte (F.) [ ﻪﺘﻔﻴﺵ ] delicesine aşık. şîftedil (F.) [ لد ﻪﺘﻔﻴﺵ ] gönlünü kaptırmış, delicesine aşık. şihâb (A.) [ بﺎﻬﺵ ] 1.akan yıldız, kayan yıldız. 2.kıvılcım. şîhe (F.) [ ﻪﻬﻴﺵ ] kişneme. şîî (A.) [ ﯽﻌﻴﺵ ] şiî, şîa mezhebine mensup. 427
- Page 375 and 376: eff (A.) [ فر ] raf. refî’ (A.
- Page 377 and 378: esul (A.) [ لﻮﺱر ] 1.elçi. 2
- Page 379 and 380: îş (F.) [ ﺶیر ] 1.yara. 2.sak
- Page 381 and 382: ûznâmçe (F.) [ ﻪﭽﻡ ﺎﻥ
- Page 383 and 384: sabûh (A.) [ حﻮﺒﺹ ] sabah i
- Page 385 and 386: sâfî (A.) [ ﯽﻓﺎﺹ ] temiz,
- Page 387 and 388: sâib (A.) [ ﺐﺋﺎﺹ ] isabetl
- Page 389 and 390: samîmâne (A.-F.) [ ﻪﻥﺎﻤ
- Page 391 and 392: sâyis (A.) [ ﺲیﺎﺱ ] seyis.
- Page 393 and 394: sedefî (A.) [ ﯽﻓﺪﺹ ] 1.sed
- Page 395 and 396: sekrâver (A.-F.) [ روﺁ ﺮﮑ
- Page 397 and 398: semî (A.) [ ﻊﻴﻤﺱ ] çok iy
- Page 399 and 400: seraskerî (F.-A.) [ یﺮﮑﺴﻋ
- Page 401 and 402: serpuş (F.) [ شﻮﭘﺮﺱ ] ba
- Page 403 and 404: seyr etmek izlemek. seyrân (A.) [
- Page 405 and 406: sırât (A.) [ طاﺮﺹ ] yol. s
- Page 407 and 408: sînebend (A.-F.) [ ﺪﻨﺑ ﻪ
- Page 409 and 410: siyasiyat (A.) [ تﺎﻴﺱﺎﻴ
- Page 411 and 412: sulhen (A.) [ ﺎﺤﻠﺹ ] barı
- Page 413 and 414: sühûnet (A.) [ ﺖﻥﻮﺨﺱ s
- Page 415 and 416: şa’r (A.) [ ﺮﻌﺵ ] kıl. ş
- Page 417 and 418: şâibe (A.) [ ﻪﺒﺋﺎﺵ ] le
- Page 419 and 420: şâyeste (F.) [ ﻪﺘﺴیﺎﺵ
- Page 421 and 422: şehâ (F.) [ ﺎﻬﺵ ] ey şah.
- Page 423 and 424: şelgam (F.) [ ﻢﻐﻠﺵ ] şalg
- Page 425: şerîta (A.) [ ﻪﻄیﺮﺵ ] ko
- Page 429 and 430: şikestebâl (F.) [ لﺎﺑ ﻪﺘ
- Page 431 and 432: şuarâ (A.) [ اﺮﻌﺵ ] şairl
- Page 433 and 434: şümürde (F.) [ ﻩدﺮﻤﺵ ]
- Page 435 and 436: ta’lîmât (A.) [ تﺎﻤﻴﻠ
- Page 437 and 438: taabbüd etmek kulluk etmek, tapın
- Page 439 and 440: tab’ olunmak basılmak. tab’an
- Page 441 and 442: taciz etmek rahatsız etmek. tâcse
- Page 443 and 444: tahallüs (A.) [ ﺺﻠﺨﺕ ] 1.k
- Page 445 and 446: tahkîr etmek aşağılamak. tahkî
- Page 447 and 448: tahsisat (A.) [ تﺎﺼﻴﺼﺨ
- Page 449 and 450: takdim etmek sunmak. takdime (A.) [
- Page 451 and 452: talebkâr (A.-F.) [ رﺎﮑﺒﻠ
- Page 453 and 454: tard (A.) [ دﺮﻃ ] 1.kovma. 2.g
- Page 455 and 456: tasmîm ittihaz etmek karar almak.
- Page 457 and 458: tavzîf (A.) [ ﻒﻴﻇﻮﺕ ] g
- Page 459 and 460: te’hîr edilmek geciktirilmek. te
- Page 461 and 462: tebahhur (A.) [ ﺮﺤﺒﺕ ] 1.g
- Page 463 and 464: tebhâl (A.) [ لﺎﺨﺒﺕ ] uç
- Page 465 and 466: tecevvüf (A.) [ فﻮﺠﺕ ] kofl
- Page 467 and 468: tedkîk edilmek incelenmek. tedkîk
- Page 469 and 470: teferru’ât (A.) [ تﺎﻋﺮﻔ
- Page 471 and 472: tehallüs (A.) [ ﺺﻠﺨﺕ ] mah
- Page 473 and 474: tekâsür (A.) [ ﺮﺛﺎﮑﺕ ]
- Page 475 and 476: tel’în edilmek lanetlenmek. tel
şevâgil (A.) [ ﻞﻏاﻮﺵ ] uğraşılar.<br />
şevher (F.) [ ﺮهﻮﺵ ] koca.<br />
şevk (A.) [ قﻮﺵ ] 1.çok isteme. 2.sevinç.<br />
şevket (A.) [ ﺖﮐﻮﺵ ] ululuk.<br />
şevketmeâb (A.) [ بﺂﻡ ﺖﮐﻮﺵ ] yüce padişah.<br />
şevketpenâh (A.-F.) [ ﻩﺎﻨﭘ ﺖﮐﻮﺵ ] yüce padişah.<br />
şey’ (A.) [ ءﯽﺵ ] şey.<br />
şey’î (A.) [ ﯽﺌﻴﺵ ] nesnel, objektif.<br />
şey’iyet (A.) [ ﺖﻴﺌﻴﺵ ] nesnellik, objektiflik.<br />
şeyâtin (A.) [ ﻦﻴﻃﺎﻴﺵ ] şeytanlar.<br />
şeyb (A.) [ ﺐﻴﺵ ] yaşlılık, ihtiyarlık.<br />
şeydâ (F.) [ اﺪﻴﺵ ] mecnun.<br />
şeyh (A.) [ ﺦﻴﺵ ] 1.yaşlı, ihtiyar. 2.tarikat şeyhi.<br />
şeyhûhet (A.) [ ﺖﺧﻮﺨﻴﺵ ] yaşlılık.<br />
şeytanet (A.) [ ﺖﻨﻄﻴﺵ ] şeytanlık, hilekârlık.<br />
şeytânî (A.) [ ﯽﻥﺎﻄﻴﺵ ] 1.şeytanlık. 2.şeytanca.<br />
şıhne (A.) [ ﻪﻨﺤﺵ ] güvenlik görevlisi, inzibat görevlisi.<br />
şık (A.) [ ﻖﺵ ] ikiye bölünmüş bir şeyin her parçası.<br />
şi’r (A.) [ ﺮﻌﺵ ] şiir.<br />
şîa (A.) [ ﻪﻌﻴﺵ ] şiî.<br />
şiâr (A.) [ رﺎﻌﺵ ] 1.slogan. 2.işaret.<br />
şiâr edinmek slogan haline getirmek, meslek edinmek.<br />
şibh (A.) [ ﻪﺒﺵ ] 1.benzeme. 2.benzer.<br />
426