OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

sahî (A.) [ ﯽﺨﺱ ] cömert, eliaçık. sâhib (A.) [ ﺐﺣﺎﺹ ] sahip. sâhibcemâl (A.-F.) [ لﺎﻤﺝ ﺐﺣﺎﺹ ] güzel yüzlü, güzel. sâhibe (A.) [ ﻪﺒﺣﺎﺹ ] bayan sahip. sâhibkemal (A.-F.) [ لﺎﻤﮐ ﺐﺣﺎﺹ ] olgun insan. sâhibkerâmet (A.-F.) [ ﺖﻡاﺮﮐ ﺐﺣﺎﺹ ] keramet sahibi. sâhibkıran (A.-F.) [ ناﺮﻗ ﺐﺣﺎﺹ ] muzaffer hükümdar. sâhibnazar (A.-F.) [ ﺮﻈﻥ ﺐﺣﺎﺹ ] görüş sahibi, deneyimli. sahife (A.) [ ﻪﻔﻴﺤﺹ ] sayfa. sahih (A.) [ ﺢﻴﺤﺹ ] 1.doğru. 2.gerçek. sâhil (A.) [ ﻞﺣﺎﺱ ] kıyı. sâhilhane (A.-F.) [ ﻪﻥﺎﺧ ﻞﺣﺎﺱ ] yalı. sâhir (A.) [ ﺮﺣﺎﺱ ] 1.büyücü. 2.büyüleyici. sahleb (A.) [ ﺐﻠﻌﺛ ] sâlep. sahn (A.) [ ﻦﺤﺹ ] 1.avlu. 2.boşluk. 3.sahne. 4.üstü kubbeli alan. sahr (A.) [ ﺮﺨﺹ ] kaya. sahra (A.) [ اﺮﺤﺹ ] 1.çöl. 2.kır. sahre (A.) [ ﻩﺮﺨﺹ ] kaya. saht (F.) [ ﺖﺨﺱ ] 1.çok. 2.katı. 3.şiddetli. 4.güç. sahte (F.) [ ﻪﺘﺧﺎﺱ ] 1.yapay, yapma. 2.düzmece. 3.kalp, sahte. sahtekâr (F.) [ رﺎﮐ ﻪﺘﺧﺎﺱ ] 1.sahteci. 2.kalpazan. sahtiyan (F.) [ نﺎﻴﺘﺨﺱ ] işlenmiş cilalı deri. sahûr (A.) [ رﻮﺣﺎﺱ ] sahur. 386

sâib (A.) [ ﺐﺋﺎﺹ ] isabetli. sâibî (A.) [ ﯽﺒﺋﺎﺹ ] yıldıza tapan. sâid (A.) [ ﺪﻋﺎﺱ ] kol, bilek ile dirsek arası. sâik (A.) [ ﻖﺋﺎﺱ ] sevk eden. sâika (A.) [ ﻪﻘﺋﺎﺱ ] yıldırım. sâil (A.) [ ﻞﺋﺎﺱ ] 1.dilenci. 2.soran. 3.akan. sâim (A.) [ ﻢﺋﺎﺹ ] oruçlu. sâir (A.) [ ﺮﺋﺎﺱ ] 1.diğer. 2.gezen. sâirfilmenâm (A.) [ مﺎﻨﻤﻝا ﯽﻓ ﺮﺋﺎﺱ ] uyurgezer. saiy (A.) [ ﯽﻌﺱ ] çalışma, çaba. sâk (A.) [ قﺎﺱ ] 1.baldır. 2.sap. sakâmet (A.) [ ﺖﻡﺎﻘﺱ ] 1.sakatlık. 2.yanlışlık. sâkeyn (A.) [ ﻦﻴﻗﺎﺱ ] ikizkenar. sâkeyn-i şibh-i münharif [ فﺮﺤﻨﻡ ﻪﺒﺵ ﻦﻴﻗﺎﺱ ] yamuk. sakf (A.) [ ﻒﻘﺱ ] 1.tavan. 2.çatı. sâkıb (A.) [ ﺐﻗﺎﺛ ] 1.delici. 2.parlak yıldız. sâkıt (A.) [ ﻂﻗﺎﺱ ] 1.düşük, düşük cenin. 2.düşen. sâkıt olmak düşmek. sâkî (A.) [ ﯽﻗﺎﺱ ] 1.içki sunan. 2.saka. sakil (A.) [ ﻞﻴﻘﺛ ] 1.ağır. 2.hoş olmayan, yakışmayan. sakim (A.) [ ﻢﻴﻘﺱ ] hastalıklı, sakat. sâkin (A.) [ ﻦﮐﺎﺱ ] 1.yerleşik. 2.kendi halinde. sâkit (A.) [ ﺖﮐﺎﺱ ] suskun. 387

sahî (A.) [ ﯽﺨﺱ ] cömert, eliaçık.<br />

sâhib (A.) [ ﺐﺣﺎﺹ ] sahip.<br />

sâhibcemâl (A.-F.) [ لﺎﻤﺝ ﺐﺣﺎﺹ ] güzel yüzlü, güzel.<br />

sâhibe (A.) [ ﻪﺒﺣﺎﺹ ] bayan sahip.<br />

sâhibkemal (A.-F.) [ لﺎﻤﮐ ﺐﺣﺎﺹ ] olgun insan.<br />

sâhibkerâmet (A.-F.) [ ﺖﻡاﺮﮐ ﺐﺣﺎﺹ ] keramet sahibi.<br />

sâhibkıran (A.-F.) [ ناﺮﻗ ﺐﺣﺎﺹ ] muzaffer hükümdar.<br />

sâhibnazar (A.-F.) [ ﺮﻈﻥ ﺐﺣﺎﺹ ] görüş sahibi, deneyimli.<br />

sahife (A.) [ ﻪﻔﻴﺤﺹ ] sayfa.<br />

sahih (A.) [ ﺢﻴﺤﺹ ] 1.doğru. 2.gerçek.<br />

sâhil (A.) [ ﻞﺣﺎﺱ ] kıyı.<br />

sâhilhane (A.-F.) [ ﻪﻥﺎﺧ ﻞﺣﺎﺱ ] yalı.<br />

sâhir (A.) [ ﺮﺣﺎﺱ ] 1.büyücü. 2.büyüleyici.<br />

sahleb (A.) [ ﺐﻠﻌﺛ ] sâlep.<br />

sahn (A.) [ ﻦﺤﺹ ] 1.avlu. 2.boşluk. 3.sahne. 4.üstü kubbeli alan.<br />

sahr (A.) [ ﺮﺨﺹ ] kaya.<br />

sahra (A.) [ اﺮﺤﺹ ] 1.çöl. 2.kır.<br />

sahre (A.) [ ﻩﺮﺨﺹ ] kaya.<br />

saht (F.) [ ﺖﺨﺱ ] 1.çok. 2.katı. 3.şiddetli. 4.güç.<br />

sahte (F.) [ ﻪﺘﺧﺎﺱ ] 1.yapay, yapma. 2.düzmece. 3.kalp, sahte.<br />

sahtekâr (F.) [ رﺎﮐ ﻪﺘﺧﺎﺱ ] 1.sahteci. 2.kalpazan.<br />

sahtiyan (F.) [ نﺎﻴﺘﺨﺱ ] işlenmiş cilalı deri.<br />

sahûr (A.) [ رﻮﺣﺎﺱ ] sahur.<br />

386

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!