OsmanliTurkcesiSozlugu
OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu
emîde (F.) [ ﻩﺪﻴﻡر ] ürkmüş. remiz (A.) [ ﺰﻡر ] 1.sembol, işaret, rumuz. reml (A.) [ ﻞﻡر ] 1.kum. 2.remil, falcılık. remmal (A.) [ لﺎﻡر ] falcı. remz (A.) [ ﺰﻡر ] 1.sembol, işaret. 2.imalı konuşma. renc (F.) [ ﺞﻥر ] sıkıntı, zahmet, meşakkat. rencber (F.) [ ﺮﺒﺠﻥر ] 1.sıkıntı çeken. 2.amele, yrgat. rencîde (F.) [ ﻩﺪید ﺞﻥر ] incinmiş. rencîde etmek incitmek. rencîde olmak incinmek. rencûr (F.) [ رﻮﺠﻥر ] hasta. reng (F.) [ ﮓﻥر ] renk. rengâreng (F.) [ ﮓﻥرﺎﮕﻥر ] renkli, renk renk. rengin (F.) [ ﻦﻴﮕﻥر ] 1.renkli. 2.hoş, havalı. resâ (F.) [ ﺎﺱر ] olgun. resâil (A.) [ ﻞﺋﺎﺱر ] 1.risaleler. 2.dergiler. resm (A.) [ ﻢﺱر ] 1.resim. 2.çizme. 3.fotoğraf. 4.tören. 5.usül. 6.vergi. resm -i geçit geçit töreni. resm-i küşâd [ دﺎﺸﮐ ﻢﺱر ] açılış töreni. resmen (A.) [ ﺎﻤﺱر ] 1.resmî olarak.. 2.kesinlikle. resmiyet bk. resmiyyet. resmiyete dökmek resmîleştirmek, resmîlik kazandırmak. resmiyyet (A.) [ ﺖﻴﻤﺱر ] resmîlik. 376
esul (A.) [ لﻮﺱر ] 1.elçi. 2.peygamber. reşehat (A.) [ تﺎﺤ ﺵر ] sızıntılar. reşid (A.) [ ﺪﻴﺵر ] 1.ergin, büluğa ermiş. 2.doğru yolda giden. reşk (F.) [ ﮏﺵر ] kıskançlık. reşkâver (F.) [ روﺁ ﮏﺵر ] kıskandırıcı. retküfetk (A.) [ ﻖﺘﻓ و ﻖﺕر ] bir işi iyi idare etme. revâ (F.) [ اور ] uygun, layık. revâbıt (A.) [ ﻂﺑاور ] bağlar, ilgiler, ilişkiler. revac (A.) [ جاور ] yaygınlık, revaç, sürüm. revaç bk. revac. revak (A.) [ قاور ] 1.sundurma. 2.çardak. revân (F.) [ ناور ] 1.giden. 2.akan. 3.ruh. revan olmak gitmek, yola koyulmak. revgan bk. rugan reviş (F.) [ شو ر ] 1.gidiş. 2.tarz, yöntem. revnak (A.) [ ﻖﻥور ] parlaklık. revnak vermek canlılık kazandırmak. revnakbahş (A.-F.) [ ﺶﺨﺑ ﻖﻥور ] parlaklık veren, canlılık kazandıran. revnakdar (A.-F.) [ راﺪﻘﻥور ] revnaklı. revzen (F.) [ نزور ] pencere. re'y (A.) [ یأ ر ] 1.görüş. 2.oy. reyhan (A.) [ نﺎﺤیر ] fesleğen. rez (F.) [ زر ] asma. 377
- Page 325 and 326: müessis (A.) [ ﺲﺱﺆﻡ ] kuru
- Page 327 and 328: mülga (A.) [ ﺎﻐﻠﻡ ] kaldı
- Page 329 and 330: münebbih (A.) [ ﻪﺒﻨﻡ ] uya
- Page 331 and 332: mürg (F.) [ غﺮﻡ ] kuş. mürg
- Page 333 and 334: müselles (A.) [ ﺚﻠﺜﻡ ] ü
- Page 335 and 336: müşâhede olunmak gözlemlenmek.
- Page 337 and 338: mütecessisâne (A.-F.) [ ﻪﻥﺎ
- Page 339 and 340: mütemellik (A.) [ ﮏﻠﻤﺘﻡ
- Page 341 and 342: müttefik (A.) [ ﻖﻔﺘﻡ ] bir
- Page 343 and 344: nâcî (A.) [ ﯽﺝﺎﻥ ] kurtul
- Page 345 and 346: nahv (A.) [ ﻮﺤﻥ ] 1.sözdizim
- Page 347 and 348: namaz (F.) [ زﺎﻤﻥ ] namaz. n
- Page 349 and 350: nâtıka (A.) [ ﻪﻘﻃﺎﻥ ] k
- Page 351 and 352: nebî (A.) [ ﯽﺒﻥ ] peygamber.
- Page 353 and 354: nerd (F.) [ دﺮﻥ ] tavla. nerm
- Page 355 and 356: nevi (A.) [ عﻮﻥ ] tür, çeşi
- Page 357 and 358: nikab (A.) [ بﺎﻘﻥ ] peçe. n
- Page 359 and 360: nutfe (A.) [ ﻪﻔﻄﻥ ] sperma.
- Page 361 and 362: pâ (F.) [ ﺎﭘ ] ayak. pâbend (
- Page 363 and 364: pâyende (F.) [ ﻩﺪﻨیﺎﭘ ]
- Page 365 and 366: perestiş (F.) [ ﺶﺘﺱﺮﭘ ]
- Page 367 and 368: peykân (F.) [ نﺎﮑﻴﭘ ] tem
- Page 369 and 370: püser (F.) [ ﺮﺴﭘ ] oğul. p
- Page 371 and 372: acîm (A.) [ ﻢﻴﺝر ] taşlanm
- Page 373 and 374: asadî (A.) [ یﺪﺹر ] gözleml
- Page 375: eff (A.) [ فر ] raf. refî’ (A.
- Page 379 and 380: îş (F.) [ ﺶیر ] 1.yara. 2.sak
- Page 381 and 382: ûznâmçe (F.) [ ﻪﭽﻡ ﺎﻥ
- Page 383 and 384: sabûh (A.) [ حﻮﺒﺹ ] sabah i
- Page 385 and 386: sâfî (A.) [ ﯽﻓﺎﺹ ] temiz,
- Page 387 and 388: sâib (A.) [ ﺐﺋﺎﺹ ] isabetl
- Page 389 and 390: samîmâne (A.-F.) [ ﻪﻥﺎﻤ
- Page 391 and 392: sâyis (A.) [ ﺲیﺎﺱ ] seyis.
- Page 393 and 394: sedefî (A.) [ ﯽﻓﺪﺹ ] 1.sed
- Page 395 and 396: sekrâver (A.-F.) [ روﺁ ﺮﮑ
- Page 397 and 398: semî (A.) [ ﻊﻴﻤﺱ ] çok iy
- Page 399 and 400: seraskerî (F.-A.) [ یﺮﮑﺴﻋ
- Page 401 and 402: serpuş (F.) [ شﻮﭘﺮﺱ ] ba
- Page 403 and 404: seyr etmek izlemek. seyrân (A.) [
- Page 405 and 406: sırât (A.) [ طاﺮﺹ ] yol. s
- Page 407 and 408: sînebend (A.-F.) [ ﺪﻨﺑ ﻪ
- Page 409 and 410: siyasiyat (A.) [ تﺎﻴﺱﺎﻴ
- Page 411 and 412: sulhen (A.) [ ﺎﺤﻠﺹ ] barı
- Page 413 and 414: sühûnet (A.) [ ﺖﻥﻮﺨﺱ s
- Page 415 and 416: şa’r (A.) [ ﺮﻌﺵ ] kıl. ş
- Page 417 and 418: şâibe (A.) [ ﻪﺒﺋﺎﺵ ] le
- Page 419 and 420: şâyeste (F.) [ ﻪﺘﺴیﺎﺵ
- Page 421 and 422: şehâ (F.) [ ﺎﻬﺵ ] ey şah.
- Page 423 and 424: şelgam (F.) [ ﻢﻐﻠﺵ ] şalg
- Page 425 and 426: şerîta (A.) [ ﻪﻄیﺮﺵ ] ko
esul (A.) [ لﻮﺱر ] 1.elçi. 2.peygamber.<br />
reşehat (A.) [ تﺎﺤ ﺵر ] sızıntılar.<br />
reşid (A.) [ ﺪﻴﺵر ] 1.ergin, büluğa ermiş. 2.doğru yolda giden.<br />
reşk (F.) [ ﮏﺵر ] kıskançlık.<br />
reşkâver (F.) [ روﺁ ﮏﺵر ] kıskandırıcı.<br />
retküfetk (A.) [ ﻖﺘﻓ و ﻖﺕر ] bir işi iyi idare etme.<br />
revâ (F.) [ اور ] uygun, layık.<br />
revâbıt (A.) [ ﻂﺑاور ] bağlar, ilgiler, ilişkiler.<br />
revac (A.) [ جاور ] yaygınlık, revaç, sürüm.<br />
revaç bk. revac.<br />
revak (A.) [ قاور ] 1.sundurma. 2.çardak.<br />
revân (F.) [ ناور ] 1.giden. 2.akan. 3.ruh.<br />
revan olmak gitmek, yola koyulmak.<br />
revgan bk. rugan<br />
reviş (F.) [ شو ر ] 1.gidiş. 2.tarz, yöntem.<br />
revnak (A.) [ ﻖﻥور ] parlaklık.<br />
revnak vermek canlılık kazandırmak.<br />
revnakbahş (A.-F.) [ ﺶﺨﺑ ﻖﻥور ] parlaklık veren, canlılık kazandıran.<br />
revnakdar (A.-F.) [ راﺪﻘﻥور ] revnaklı.<br />
revzen (F.) [ نزور ] pencere.<br />
re'y (A.) [ یأ ر ] 1.görüş. 2.oy.<br />
reyhan (A.) [ نﺎﺤیر ] fesleğen.<br />
rez (F.) [ زر ] asma.<br />
377