OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

nâpervâ (F.) [ اوﺮﭘﺎﻥ ] korkusuz, pervasız. nâr (A.) [ رﺎﻥ ] ateş. nâr (F.) [ رﺎﻥ ] nar. nârencî (F.) [ ﯽﺠﻥرﺎﻥ ] turuncu. nâres (F.) [ سرﺎﻥ ] ham, olgunlaşmamış. nâresâ (F.) [ ﺎﺱ رﺎﻥ ] 1.ham. 2.uygun olmayan. nârevâ (F.) [ اورﺎﻥ ] yakışık almaz. narh (F.) [ خﺮﻥ ] nark. nâs (A.) [ سﺎﻥ ] insanlar. nasâra (A.) [ ارﺎﺼﻥ ] Hıristiyanlar. nasâyih (A.) [ ﺢیﺎﺼﻥ ] öğütler. nasib (A.) [ ﺐﻴﺼﻥ ] 1.pay. 2.Tanrı’nın kula verdiği. nasihat (A.) [ ﺖﺤﻴﺼﻥ ] öğüt. nâsipas (F.) [ سﺎﭙﺱﺎﻥ ] nankör. nâsiye (A.) [ ﻪﻴﺹﺎﻥ ] alın. nasrâni (A.) [ ﯽﻥاﺮﺼﻥ ] Hıristiyan. nass (A.) [ ﺺﻥ ] kesinlik. nâsûtî (A.) [ ﯽﺕﻮﺱﺎﻥ ] insanlık ile ilgili. nâşî (A.) [ ﯽﺵﺎﻥ ] ileri gelen, kaynaklanan, dolayı. nâşinas (F.) [ سﺎﻨﺵﺎﻥ ] yabancı. nâşir (A.) [ ﺮﺵﺎﻥ ] yayıncı. nâtamam (F.-A.) [ مﺎﻤﺕﺎﻥ ] tamamlanmamış, yarım kalmış. nâtık (A.) [ ﻖﻃﺎﻥ ] konuşan. 348

nâtıka (A.) [ ﻪﻘﻃﺎﻥ ] konuşma gücü. nâtıkaperdâz (A.-F.) [ زادﺮﭘ ﻪﻘﻃﺎﻥ ] düzgün ve etkili konuşan. nats (A.) [ ﺲﻄﻥ ] nadas. natûk (A.) [ قﻮﻄﻥ ] düzgün konuşan. nâtüvân (F.) [ ناﻮﺕﺎﻥ ] güçsüz, zayıf. nâv (F.) [ وﺎﻥ ] 1.gemi. 2.kayık. nâvdan (F.) [ نادوﺎﻥ ] oluk. nâvek (F.) [ کوﺎﻥ ] ok. nây (F.) [ یﺎﻥ ] 1.ney. 2.kamış. nâyçe (F.) [ ﻪﭽیﺎﻥ ] küçük ney. nâyî (F.) [ ﯽیﺎﻥ ] neyzen. nâyzen (F.) [ نﺰیﺎﻥ ] neyzen. naz (F.) [ زﺎﻥ ] 1.işve, cilve. 2.kapris. 3.naz. naza çekmek nazlanmak. nâzan (F.) [ نازﺎﻥ ] nazlı. nazar (A.) [ ﺮﻈﻥ ] 1.bakış. 2.ilgi gösterme, iltifat etme. 3. bakış açısı. nazaran (A.) [ اﺮﻈﻥ ] göre, nispetle, bakılırsa. nazargâh (A.-F.) [ ﻩﺎﮔﺮﻈﻥ ] 1.bakış yeri. 2.bakılan yer. nazar-ı şübhe [ ﻪﻬﺒﺵ ﺮﻈﻥ ] şüpheli göz, şüpheli bakış. nazarında (A.-T.) göre, fikrince, gözünde. nazarî (A.) [ یﺮﻈﻥ ] teorik. nazariyat (A.) [ تﺎیﺮﻈﻥ ] teoriler, nazariyeler. nazariye (A.) [ ﻪیﺮﻈﻥ ] teori. 349

nâpervâ (F.) [ اوﺮﭘﺎﻥ ] korkusuz, pervasız.<br />

nâr (A.) [ رﺎﻥ ] ateş.<br />

nâr (F.) [ رﺎﻥ ] nar.<br />

nârencî (F.) [ ﯽﺠﻥرﺎﻥ ] turuncu.<br />

nâres (F.) [ سرﺎﻥ ] ham, olgunlaşmamış.<br />

nâresâ (F.) [ ﺎﺱ رﺎﻥ ] 1.ham. 2.uygun olmayan.<br />

nârevâ (F.) [ اورﺎﻥ ] yakışık almaz.<br />

narh (F.) [ خﺮﻥ ] nark.<br />

nâs (A.) [ سﺎﻥ ] insanlar.<br />

nasâra (A.) [ ارﺎﺼﻥ ] Hıristiyanlar.<br />

nasâyih (A.) [ ﺢیﺎﺼﻥ ] öğütler.<br />

nasib (A.) [ ﺐﻴﺼﻥ ] 1.pay. 2.Tanrı’nın kula verdiği.<br />

nasihat (A.) [ ﺖﺤﻴﺼﻥ ] öğüt.<br />

nâsipas (F.) [ سﺎﭙﺱﺎﻥ ] nankör.<br />

nâsiye (A.) [ ﻪﻴﺹﺎﻥ ] alın.<br />

nasrâni (A.) [ ﯽﻥاﺮﺼﻥ ] Hıristiyan.<br />

nass (A.) [ ﺺﻥ ] kesinlik.<br />

nâsûtî (A.) [ ﯽﺕﻮﺱﺎﻥ ] insanlık ile ilgili.<br />

nâşî (A.) [ ﯽﺵﺎﻥ ] ileri gelen, kaynaklanan, dolayı.<br />

nâşinas (F.) [ سﺎﻨﺵﺎﻥ ] yabancı.<br />

nâşir (A.) [ ﺮﺵﺎﻥ ] yayıncı.<br />

nâtamam (F.-A.) [ مﺎﻤﺕﺎﻥ ] tamamlanmamış, yarım kalmış.<br />

nâtık (A.) [ ﻖﻃﺎﻥ ] konuşan.<br />

348

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!