OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

nâfıa vekâleti bayındırlık bakanlığı. nâfile (A.) [ ﻪﻠﻓﺎﻥ ] 1.boşuna. 2.nafile namazı, farz dışında kılınan namaz. nâfiz (A.) [ ﺬﻓﺎﻥ ] etkileyici, nüfuz edici, işleyici. nâgâh (F.) [ ﻩﺎﮔﺎﻥ ] ansızın. nâgehan (F.) [ نﺎﻬﮔﺎﻥ ] ansızın. nağamât (A.) [ تﺎﻤﻐﻥ ] nağmeler. nağme (A.) [ ﻪﻤﻐﻥ ] ezgi, melodi. nağz (F.) [ ﺰﻐ ﻥ ] güzel, hoş. nâhak (F.-A.) [ ﻖﺣﺎﻥ ] haksız. nâhalef (F.-A.) [ ﻒﻠﺧﺎﻥ ] hayırsız evlat. nahçîr (F.) [ ﺮﻴﭽﺨﻥ ] av hayvanı. nâhencâr (F.) [ رﺎﺠﻨهﺎﻥ ] doğru olmayan, uygun olmayan. nâhid (F.) [ ﺪﻴهﺎﻥ ] Venüs, Çulpan, Zühre. nahif (A.) [ ﻒﻴﺤﻥ ] cılız. nâhiye (A.) [ ﻪﻴﺣﺎﻥ ] 1.yöre, bölge. 2.bucak. 3.taraf. nahl (A.) [ ﻞﺨﻥ ] hurma ağacı. nahl (A.) [ ﻞﺤﻥ ] bal arısı. nahlistan (A.-F.) [ نﺎﺘﺴﻠﺨﻥ ] hurmalık. nâhoş (F.) [ شﻮﺧﺎﻥ ] hoş olmayan. nahs (A.) [ ﺲﺤﻥ ] uğursuzluk. nâhudâ (F.) [ اﺪﺧﺎﻥ ] kaptan. nâhudâ (F.) [ اﺪﺧﺎﻥ ] Allahsız. nâhun (F.) [ ﻦﺧﺎﻥ ] tırnak. 344

nahv (A.) [ ﻮﺤﻥ ] 1.sözdizimi. 2.taraf. 3.gibi. nahvet (A.) [ تﻮﺨﻥ ] böbürlenme. nahvî (A.) [ یﻮﺤﻥ ] gramerci, nahiv uzmanı. nâib (A.) [ ﺐﺋﺎﻥ ] 1.vekil. 2.kadı, yargıç. nâil (A.) [ ﻞﺋﺎﻥ ] erişen, kavuşan, murada eren. nail olmak muradına ermek, kavuşmak, erişmek. nâim (A.) [ ﻢﺋﺎﻥ ] uyuyan. nâka (A.) [ ﻪﻗﺎﻥ ] dişi deve. nakd (A.) [ ﺪﻘﻥ ] 1.nakit. 2.madeni para. nakden (A.) [ اﺪﻘﻥ ] peşin olarak. nâkes (F.) [ ﺲﮐﺎﻥ ] 1.soysuz, işe yaramaz. 2.pinti, nekes. nâkıs (A.) [ ﺺﻗﺎﻥ ] 1.eksik. 2.eksi. nakış (A.) [ ﺶﻘﻥ ] desen. nakib (A.) [ ﺐﻴﻘﻥ ] 1.şeyh yardımcısı. 2.reis vekili. nâkil (A.) [ ﻞﻗﺎﻥ ] 1.taşıma, nakil. 2.anlatan, nakleden. nakîsa (A.) [ ﻪﺼﻴﻘﻥ ] kusur. nakîse (A.) [ ﻪﺼﻴﻘﻥ ] kusur. nakkad (A.) [ دﺎﻘﻥ ] eleştirmen. nakkal (A.) [ لﺎﻘﻥ ] nakleden, öykü veya masal anlatan. nakkare (A.) [ ﻩرﺎﻘﻥ ] 1.davul. 2.dümbelek. nakl (A.) [ ﻞﻘﻥ ] 1.nakil, anlatma. 2.taşıma. nakledilmek 1.anlatılmak. 2.taşınmak. naklen (A.) [ ﻼﻘﻥ ] naklederek, nakil yolu ile. 345

nâfıa vekâleti bayındırlık bakanlığı.<br />

nâfile (A.) [ ﻪﻠﻓﺎﻥ ] 1.boşuna. 2.nafile namazı, farz dışında kılınan namaz.<br />

nâfiz (A.) [ ﺬﻓﺎﻥ ] etkileyici, nüfuz edici, işleyici.<br />

nâgâh (F.) [ ﻩﺎﮔﺎﻥ ] ansızın.<br />

nâgehan (F.) [ نﺎﻬﮔﺎﻥ ] ansızın.<br />

nağamât (A.) [ تﺎﻤﻐﻥ ] nağmeler.<br />

nağme (A.) [ ﻪﻤﻐﻥ ] ezgi, melodi.<br />

nağz (F.) [ ﺰﻐ ﻥ ] güzel, hoş.<br />

nâhak (F.-A.) [ ﻖﺣﺎﻥ ] haksız.<br />

nâhalef (F.-A.) [ ﻒﻠﺧﺎﻥ ] hayırsız evlat.<br />

nahçîr (F.) [ ﺮﻴﭽﺨﻥ ] av hayvanı.<br />

nâhencâr (F.) [ رﺎﺠﻨهﺎﻥ ] doğru olmayan, uygun olmayan.<br />

nâhid (F.) [ ﺪﻴهﺎﻥ ] Venüs, Çulpan, Zühre.<br />

nahif (A.) [ ﻒﻴﺤﻥ ] cılız.<br />

nâhiye (A.) [ ﻪﻴﺣﺎﻥ ] 1.yöre, bölge. 2.bucak. 3.taraf.<br />

nahl (A.) [ ﻞﺨﻥ ] hurma ağacı.<br />

nahl (A.) [ ﻞﺤﻥ ] bal arısı.<br />

nahlistan (A.-F.) [ نﺎﺘﺴﻠﺨﻥ ] hurmalık.<br />

nâhoş (F.) [ شﻮﺧﺎﻥ ] hoş olmayan.<br />

nahs (A.) [ ﺲﺤﻥ ] uğursuzluk.<br />

nâhudâ (F.) [ اﺪﺧﺎﻥ ] kaptan.<br />

nâhudâ (F.) [ اﺪﺧﺎﻥ ] Allahsız.<br />

nâhun (F.) [ ﻦﺧﺎﻥ ] tırnak.<br />

344

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!