OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

miyâh (A.) [ ﻩﺎﻴﻡ ] sular. miyân (F.) [ نﺎﻴﻡ ] 1.orta. 2.bel. 3.ara. miyâr (A.) [ رﺎﻴﻌﻡ ] ölçü. mizâc (A.) [ جاﺰﻡ ] huy, tabiat, mizaç. mîzan (A.) [ ناﺰﻴﻡ ] 1.terazi. 2.ölçü. 3.terazi burcu. 4.mahşer günü, kıyamet günü. mû (F.) [ ﻮﻡ ] kıl. muhafazakâr (A.-F.) [ رﺎﮐ ﻪﻈﻓﺎﺤﻡ ] tutucu. mu‘arrif (A.) [ فﺮﻌﻡ ] 1.tanıtan, sunan, bildiren. 2.hayır sahiplerinin adlarını okuyan müezzin. mu’cizât (A.) [ تاﺰﺠﻌﻡ ] mucizeler. mu’cizegû (A.-F.) [ ﻮﮔ ﻩﺰﺠﻌﻡ ] 1.mucizeler anlatan. 2.mucize gibi söyleyen. mu’tâ (A.) [ ﯽﻄﻌﻡ ] 1.veri. 2.verilen, verilmiş. mu’tâd (A.) [ دﺎﺘﻌﻡ ] alışılmış. mu’tâde (A.) [ ﻩدﺎﺘﻌﻡ ] alışılmış. mu’tiyat (A.) [ تﺎﻴﻄﻌﻡ ] veri. muabbir (A.) [ ﺮﺒﻌﻡ ] rüya yorumcusu. muaccel (A.) [ ﻞﺠﻌﻡ ] 1.peşin. 2.acele edilmiş. muaddil (A.) [ لﺪﻌﻡ ] denk. muâdele (A.) [ ﻪﻝدﺎﻌﻡ ] denklem. muâdelet (A.) [ ﺖﻝدﺎﻌﻡ ] denklik. muâdil (A.) [ لدﺎﻌﻡ ] denk, eşdeğer. muâfiyet (A.) [ ﺖﻴﻓﺎﻌﻡ ] 1.muaf tutulma. 2.bağışıklık. muâhede (A.) [ ﻩﺪهﺎﻌﻡ ] ahitleşme, antlaşma. 310

muâhede yapmak antlaşma yapmak. muâhedenâme (A.-F.) [ ﻪﻡﺎﻥ ﻩﺪهﺎﻌﻡ ] antlaşma metni. muâheze (A.) [ ﻩﺬﺧاﺆﻡ ] çıkışma, azarlama, paylama. muahhar (A.) [ ﺮﺧﺆﻡ ] sonraki, daha sonraki, geç. muakkib (A.) [ ﺐﻘﻌﻡ ] takip eden, izleyen. mualla (A.) [ ﯽﻠﻌﻡ ] yüce, yüksek. muallak (A.) [ ﻖﻠﻌﻡ ] asılı, havada. muallakiyet (A.) [ ﺖﻴﻘﻠﻌﻡ ] havada kalma, asılı kalma, hükümsüz olma. muallim (A.) [ ﻢﻠﻌﻡ ] öğretmen. muallimât (A.) [ تﺎﻤﻠﻌﻡ ] bayan öğretmenler. muallime (A.) [ ﻪﻤﻠﻌﻡ ] bayan öğretmen. muallimîn (A.) [ ﻦﻴﻤﻠﻌﻡ ] öğretmenler. muamelat (A.) [ تﻼﻡﺎﻌﻡ ] işlemler. muamele (A.) [ ﻪﻠﻡﺎﻌﻡ ] 1.işlem. 2.davranış. muamma (A.) [ ﺎﻤﻌﻡ ] bilmece. muanber (A.) [ ﺮﺒﻨﻌﻡ ] hoş kokulu, amberli. muânid (A.) [ ﺪﻥﺎﻌﻡ ] inatçı. muannid (A.) [ ﺪﻨﻌﻡ ] inatçı. muâraza (A.) [ ﻪﺽرﺎﻌﻡ ] çatışkı. muârız (A.) [ ضرﺎﻌﻡ ] karşıt, itirazcı. muarrâ (A.) [ یﺮﻌﻡ ] arınmış. muâsır (A.) [ ﺮﺹﺎﻌﻡ ] çağdaş. muasırlaşmak çağdaşlaşmak. 311

muâhede yapmak antlaşma yapmak.<br />

muâhedenâme (A.-F.) [ ﻪﻡﺎﻥ ﻩﺪهﺎﻌﻡ ] antlaşma metni.<br />

muâheze (A.) [ ﻩﺬﺧاﺆﻡ ] çıkışma, azarlama, paylama.<br />

muahhar (A.) [ ﺮﺧﺆﻡ ] sonraki, daha sonraki, geç.<br />

muakkib (A.) [ ﺐﻘﻌﻡ ] takip eden, izleyen.<br />

mualla (A.) [ ﯽﻠﻌﻡ ] yüce, yüksek.<br />

muallak (A.) [ ﻖﻠﻌﻡ ] asılı, havada.<br />

muallakiyet (A.) [ ﺖﻴﻘﻠﻌﻡ ] havada kalma, asılı kalma, hükümsüz olma.<br />

muallim (A.) [ ﻢﻠﻌﻡ ] öğretmen.<br />

muallimât (A.) [ تﺎﻤﻠﻌﻡ ] bayan öğretmenler.<br />

muallime (A.) [ ﻪﻤﻠﻌﻡ ] bayan öğretmen.<br />

muallimîn (A.) [ ﻦﻴﻤﻠﻌﻡ ] öğretmenler.<br />

muamelat (A.) [ تﻼﻡﺎﻌﻡ ] işlemler.<br />

muamele (A.) [ ﻪﻠﻡﺎﻌﻡ ] 1.işlem. 2.davranış.<br />

muamma (A.) [ ﺎﻤﻌﻡ ] bilmece.<br />

muanber (A.) [ ﺮﺒﻨﻌﻡ ] hoş kokulu, amberli.<br />

muânid (A.) [ ﺪﻥﺎﻌﻡ ] inatçı.<br />

muannid (A.) [ ﺪﻨﻌﻡ ] inatçı.<br />

muâraza (A.) [ ﻪﺽرﺎﻌﻡ ] çatışkı.<br />

muârız (A.) [ ضرﺎﻌﻡ ] karşıt, itirazcı.<br />

muarrâ (A.) [ یﺮﻌﻡ ] arınmış.<br />

muâsır (A.) [ ﺮﺹﺎﻌﻡ ] çağdaş.<br />

muasırlaşmak çağdaşlaşmak.<br />

311

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!