OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

kurûn-i ûlâ [ ﯽﻝوا نوﺮﻗ ] ilkçağ. kurûn-i vüstâ [ ﯽﻄﺱو نوﺮﻗ ] ortaçağ. kûs (F.) [ سﻮﮐ ] kös, büyük davul. kûse (F.) [ ﻪﺱﻮﮐ ] köse. kusûr (A.) [ رﻮﺼﻗ ] 1.kasırlar. 2.eksiklik, hata, ihmal. kusur eylemek ihmalde bulunmak, hata yapmak. kûşe (F.) [ ﻪﺵﻮﮐ ] köşe. kûşiş (F.) [ ﺶﺵﻮﮐ ] çaba. kûşk (F.) [ ﮏﺵﻮﮐ ] köşk. kût (A.) [ تﻮﻗ ] azık, yiyecek. kûtah (F.) [ ﻩﺎﺕﻮﮐ ] kısa. kûtahnazar (F.-A.) [ ﺮﻈﻥ ﻩﺎﺕﻮﮐ ] kıt görüşlü, basiretsiz. kutb (A.) [ ﺐﻄﻗ ] kutup. kutn (A.) [ ﻦﻄﻗ ] pamuk. kutr (A.) [ ﺮﻄﻗ ] çap. kuûd (A.) [ دﻮﻌﻗ ] oturma. kuvâ (A.) [ اﻮﻗ ] güçler, kuvvetler. kuvve (A.) [ ﻩﻮﻗ ] güç, kuvvet. kuvve-i muhayyile [ ﻪﻠﻴﺨﻡ ء ﻩﻮﻗ ] hayal gücü. kuvve-i müeyyide [ ﻩﺪیﺆﻡ ءﻩﻮﻗ ] yaptırım gücü. kuvvet (A.) [ تﻮﻗ ] 1.güç. 2.askerî güç. kûy (F.) [ یﻮﮐ ] 1.köy. 2.sokak. 3.sevgilinin evinin bulunduğu yer. kuyûd (A.) [ دﻮﻴﻗ ] 1.bağlar. 2.kayıtlar. 260

kuyûdat (A.) [ تادﻮﻴﻗ ] kayıtlar. kuzât (A.) [ تﺎﻀﻗ ] kadılar. kûze (F.) [ ﻩزﻮﮐ ]] testi. kübrâ (A.) [ اﺮﺒﮐ ] en büyük. küdûr (A.) [ روﺪﮐ ] kederler. küdûret (A.) [ تروﺪﮐ ] 1.bulanıklık. 2.tasa. küffar (A.) [ رﺎﻔﮐ ] kafirler. küfr (A.) [ ﺮﻔﮐ ] 1.kafirlik. 2.küfür. küfrbâz (A.-F.) [ زﺎﺑﺮﻔﮐ ] küfürbaz. kühen (F.) [ ﻦﻬﮐ ] eski. külah (F.) [ ﻩﻼﮐ ] şapka. külbe (F.) [ ﻪﺒﻠﮐ ] kulübe. küleh (F.) [ ﻪﻠﮐ ] külah, şapka. külfet (A.) [ ﺖﻔﻠﮐ ] 1.zahmet. 2.merasim. küll (A.) [ ﻞﮐ ] tüm, bütün. küllî (A.) [ ﯽﻠﮐ ] 1.genel. 2.çok. külliyyen (A.) [ ﺎﻴﻠﮐ ] tamamen, tümü. künc (F.) [ ﺞﻨﮐ ] köşe. küngüre (F.) [ ﻩﺮﮕﻨﮐ ] şerefe. künh (A.) [ ﻪﻨﮐ ] asıl, öz. künûn (F.) [ نﻮﻨﮐ ] şimdi. künûz (A.) [ زﻮﻨﮐ ] hazineler. küre (A.) [ ﻩﺮﮐ ] küre. 261

kurûn-i ûlâ [ ﯽﻝوا نوﺮﻗ ] ilkçağ.<br />

kurûn-i vüstâ [ ﯽﻄﺱو نوﺮﻗ ] ortaçağ.<br />

kûs (F.) [ سﻮﮐ ] kös, büyük davul.<br />

kûse (F.) [ ﻪﺱﻮﮐ ] köse.<br />

kusûr (A.) [ رﻮﺼﻗ ] 1.kasırlar. 2.eksiklik, hata, ihmal.<br />

kusur eylemek ihmalde bulunmak, hata yapmak.<br />

kûşe (F.) [ ﻪﺵﻮﮐ ] köşe.<br />

kûşiş (F.) [ ﺶﺵﻮﮐ ] çaba.<br />

kûşk (F.) [ ﮏﺵﻮﮐ ] köşk.<br />

kût (A.) [ تﻮﻗ ] azık, yiyecek.<br />

kûtah (F.) [ ﻩﺎﺕﻮﮐ ] kısa.<br />

kûtahnazar (F.-A.) [ ﺮﻈﻥ ﻩﺎﺕﻮﮐ ] kıt görüşlü, basiretsiz.<br />

kutb (A.) [ ﺐﻄﻗ ] kutup.<br />

kutn (A.) [ ﻦﻄﻗ ] pamuk.<br />

kutr (A.) [ ﺮﻄﻗ ] çap.<br />

kuûd (A.) [ دﻮﻌﻗ ] oturma.<br />

kuvâ (A.) [ اﻮﻗ ] güçler, kuvvetler.<br />

kuvve (A.) [ ﻩﻮﻗ ] güç, kuvvet.<br />

kuvve-i muhayyile [ ﻪﻠﻴﺨﻡ ء ﻩﻮﻗ ] hayal gücü.<br />

kuvve-i müeyyide [ ﻩﺪیﺆﻡ ءﻩﻮﻗ ] yaptırım gücü.<br />

kuvvet (A.) [ تﻮﻗ ] 1.güç. 2.askerî güç.<br />

kûy (F.) [ یﻮﮐ ] 1.köy. 2.sokak. 3.sevgilinin evinin bulunduğu yer.<br />

kuyûd (A.) [ دﻮﻴﻗ ] 1.bağlar. 2.kayıtlar.<br />

260

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!