OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

keşif (A.) [ ﻒﺸﮐ ] keşfetme, bulma. keşkûl (F.) [ لﻮﮑﺸﮐ ] 1.dilenci çanağı. 2.keşkül, bir tür tatlı. keşmekeş (F.) [ ﺶﮑﻤﺸﮐ ] kargaşa, çekişme. keştî (F.) [ ﯽﺘﺸﮐ ] gemi. keştîbân (F.) [ نﺎﺒﻴﺘﺸﮐ ] kaptan. ketif (A.) [ ﻒﺘﮐ ] 1.omuz. 2.kürek kemiği. ketm (A.) [ ﻢﺘﮐ ] gizleme, saklama. kettân (A.) [ نﺎﺘﮐ ] keten. ketûm (A.) [ مﻮﺘﮐ ] sır saklayan, ağzı sıkı. kevâkib (A.) [ ﺐﮐاﻮﮐ ] yıldızlar. kevkeb (A.) [ ﺐﮐﻮﮐ ] yıldız. kevkebe (A.) [ ﻪﺒﮐﻮﮐ ] gösteriş. kevn (A.) [ نﻮﮐ ] varlık. kevser (A.) [ ﺮﺛﻮﮐ ] 1.cennet. 2.cennetteki bir havuz. keyd (A.) [ ﺪﻴﮐ ] hile, düzen. keyf (A.) [ ﻒﻴﮐ ] keyif, afiyet. keyfe mâ ittafak (A.) [ ﻖﻔﺕا ﺎﻡ ﻒﻴﮐ ] rastgele. keyfiyet (A.) [ ﺖﻴﻔﻴﮐ ] nitelik keyfiyyet (A.) [ ﺖﻴﻔﻴﮐ ] nitelik. keyhân (F.) [ نﺎﻬﻴﮐ ] dünya. keyvan (F.) [ ناﻮﻴﮐ ] Satürn, Zuhal. kezâ (A.) [ اﺬﮐ ] aynı şekilde, böylece. kezâlik (A.) [ ﮏﻝاﺬﮐ ] aynı şekilde. 254

kezzâb (A.) [ باﺬﮐ ] çok yalancı. kıbâb (A.) [ بﺎﺒﻗ ] kubbeler. kıbel (A.) [ ﻞﺒﻗ ] taraf, yön. kıble (A.) [ ﻪﻠﺒﻗ ] 1.Kâbe tarafı. 2.güney. 3.güney rüzgarı. kıbtî (A.) [ ﯽﻄﺒﻗ ] çingene. kıdem (A.) [ مﺪﻗ ] eskilik. kıdve (A.) [ ﻩوﺪﻗ ] önder. kılâ’ (A.) [ عﻼﻗ ] kaleler. kıllet (A.) [ ﺖﻠﻗ ] azlık. kırâat (A.) [ ﺖﺋاﺮﻗ ] okuma. kırâat etmek okumak. kırâathâne (A.-F.) [ ﻪﻥﺎﺧ ﺖﺋاﺮﻗ ] 1. kahvehane. 2.okuma salonu. kıran (A.) [ ناﺮﻗ ] 1.yakınlaşma. 2.iki gezegenin aynı burçta birbirine yaklaşması. kırba (A.) [ ﻪﺑﺮﻗ ] deriden yapılmış su kabı. kırtâsiye (A.) [ ﻪﻴﺱﺎﻃﺮﻗ ] kağıt işleri. kısas (A.) [ ﻪﺼﻗ ] kıssalar, hikayeler. kısm (A.) [ ﻢﺴﻗ ] kısım, bölüm. kısmen (A.) [ ﺎﻤﺴﻗ ] bir kısmı. kısmet (A.) [ ﺖﻤﺴﻗ ] 1.nasip, pay. 2.bölme. kıssa (A.) [ ﻪﺼﻗ ] 1.öykü, fıkra. 2.olay. kıst (A.) [ ﻂﺴﻗ ] 1.taksit. 2.parça. kıstas (A.) [ سﺎﻄﺴﻗ ] 1.ölçü. 2.terazi. 255

kezzâb (A.) [ باﺬﮐ ] çok yalancı.<br />

kıbâb (A.) [ بﺎﺒﻗ ] kubbeler.<br />

kıbel (A.) [ ﻞﺒﻗ ] taraf, yön.<br />

kıble (A.) [ ﻪﻠﺒﻗ ] 1.Kâbe tarafı. 2.güney. 3.güney rüzgarı.<br />

kıbtî (A.) [ ﯽﻄﺒﻗ ] çingene.<br />

kıdem (A.) [ مﺪﻗ ] eskilik.<br />

kıdve (A.) [ ﻩوﺪﻗ ] önder.<br />

kılâ’ (A.) [ عﻼﻗ ] kaleler.<br />

kıllet (A.) [ ﺖﻠﻗ ] azlık.<br />

kırâat (A.) [ ﺖﺋاﺮﻗ ] okuma.<br />

kırâat etmek okumak.<br />

kırâathâne (A.-F.) [ ﻪﻥﺎﺧ ﺖﺋاﺮﻗ ] 1. kahvehane. 2.okuma salonu.<br />

kıran (A.) [ ناﺮﻗ ] 1.yakınlaşma. 2.iki gezegenin aynı burçta birbirine<br />

yaklaşması.<br />

kırba (A.) [ ﻪﺑﺮﻗ ] deriden yapılmış su kabı.<br />

kırtâsiye (A.) [ ﻪﻴﺱﺎﻃﺮﻗ ] kağıt işleri.<br />

kısas (A.) [ ﻪﺼﻗ ] kıssalar, hikayeler.<br />

kısm (A.) [ ﻢﺴﻗ ] kısım, bölüm.<br />

kısmen (A.) [ ﺎﻤﺴﻗ ] bir kısmı.<br />

kısmet (A.) [ ﺖﻤﺴﻗ ] 1.nasip, pay. 2.bölme.<br />

kıssa (A.) [ ﻪﺼﻗ ] 1.öykü, fıkra. 2.olay.<br />

kıst (A.) [ ﻂﺴﻗ ] 1.taksit. 2.parça.<br />

kıstas (A.) [ سﺎﻄﺴﻗ ] 1.ölçü. 2.terazi.<br />

255

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!