OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

kemer (F.) [ ﺮﻤﮐ ] bel. kemerbend (F.) [ ﺪﻨﺑﺮﻤﮐ ]] bel kayışı. kemîn (F.) [ ﻦﻴﻤﮐ ] pusu, tuzak. kemmiyet (A.) [ ﺖﻴﻤﮐ ] nicelik. kemmiyet (A.) [ ﺖﻴﻤﮐ ] nicelik. kemter (F.) [ ﺮﺘﻤﮐ ] 1.daha az. 2.değersiz. kemyâb (F.) [ بﺎﻴﻤﮐ ] az bulunur. kenâr (F.) [ رﺎﻨﮐ ] 1.kıyı. 2.kenar, yan. kenef (A.) [ ﻒﻨﮐ ] 1.çevre. 2.sığınacak yer. kenîse (A.) [ ﻪﺴﻴﻨﮐ ] kilise. kenîz (F.) [ ﺰﻴﻨﮐ ] cariye. kenz (A.) [ ﺰﻨﮐ ] hazine. ker (F.) [ ﺮﮐ ] sağır. kerâhet (A.) [ ﺖهاﺮﮐ ] iğrenme tiksinme. kerâmet (A.) [ ﺖﻡاﺮﮐ ] 1.cömertlik, kerem. 2.velîlerin gösterdikleri olağandışı hal. kerân (F.) [ ناﺮﮐ ] uç, kıyı. kere (A.) [ ﻩﺮﮐ ] kez. kerefs (F.) [ ﺲﻓﺮﮐ ] kereviz. kerem (A.) [ مﺮﮐ ] cömertlik. kerem kılmak kerem etmek, iyilik etmek. keremkâr (A.-F.) [ رﺎﮑﻡﺮﮐ ] cömert. kerhen (A.) [ ﺎهﺮﮐ ] istemeyerek, iğrenerek. 252

kerîh (A.) [ ﻪیﺮﮐ ] iğrenç. kerîm (A.) [ ﻢیﺮﮐ ] 1.cömert. 2.yüce. kerîme (A.) [ ﻪﻤیﺮﮐ ] kız çocuk. kerkes (A.) [ ﺲﮐﺮﮐ ] akbaba. kerrât (A.) [ تاﺮﮐ ] defalar. kerre (A.) [ ﻩﺮﮐ ] defa. kerûbî (A.) [ ﯽﺑوﺮﮐ ] büyük melek. kervan (F.) [ ناوﺮﮐ ] kafile, kervan. kervansaray bk. karvanserây. kes (F.) [ ﺲﮐ ] kişi, kimse. kesâd (A.) [ دﺎﺴﮐ ] sürümsüz, kesat. kesâfet (A.) [ ﺖﻓﺎﺜﮐ ] 1.yoğunluk. 2.çokluk. kesâlet (A.) [ ﺖﻝﺎﺴﮐ ] tembellik, gevşeklik. kesb (A.) [ ﺐﺴﮐ ] çalışarak kazanma. kesbî (A.) [ ﯽﺒﺴﮐ ] çalışarak elde edilen. kese (F.) [ ﻪﺴﻴﮐ ] torba, küçük torba. kesîf (A.) [ ﻒﻴﺜﮐ ] 1.yoğun. 2.kalın. 3.koyu. kesîr (A.) [ ﺮﻴﺜﮐ ] çok, bol. kesîrü’l-istimâl (A.) [ لﺎﻤﻌﺘﺱﻻاﺮﻴﺜﮐ ] çok kullanılan. kesret (A.) [ تﺮﺜﮐ ] çokluk, bolluk. kesretle :(A.-T.) çokça, bolca. kesretli (A.-T.) çok, fazla. keşf (A.) [ ﻒﺸﮐ ] keşif, bulma, ortaya çıkarma. 253

kerîh (A.) [ ﻪیﺮﮐ ] iğrenç.<br />

kerîm (A.) [ ﻢیﺮﮐ ] 1.cömert. 2.yüce.<br />

kerîme (A.) [ ﻪﻤیﺮﮐ ] kız çocuk.<br />

kerkes (A.) [ ﺲﮐﺮﮐ ] akbaba.<br />

kerrât (A.) [ تاﺮﮐ ] defalar.<br />

kerre (A.) [ ﻩﺮﮐ ] defa.<br />

kerûbî (A.) [ ﯽﺑوﺮﮐ ] büyük melek.<br />

kervan (F.) [ ناوﺮﮐ ] kafile, kervan.<br />

kervansaray bk. karvanserây.<br />

kes (F.) [ ﺲﮐ ] kişi, kimse.<br />

kesâd (A.) [ دﺎﺴﮐ ] sürümsüz, kesat.<br />

kesâfet (A.) [ ﺖﻓﺎﺜﮐ ] 1.yoğunluk. 2.çokluk.<br />

kesâlet (A.) [ ﺖﻝﺎﺴﮐ ] tembellik, gevşeklik.<br />

kesb (A.) [ ﺐﺴﮐ ] çalışarak kazanma.<br />

kesbî (A.) [ ﯽﺒﺴﮐ ] çalışarak elde edilen.<br />

kese (F.) [ ﻪﺴﻴﮐ ] torba, küçük torba.<br />

kesîf (A.) [ ﻒﻴﺜﮐ ] 1.yoğun. 2.kalın. 3.koyu.<br />

kesîr (A.) [ ﺮﻴﺜﮐ ] çok, bol.<br />

kesîrü’l-istimâl (A.) [ لﺎﻤﻌﺘﺱﻻاﺮﻴﺜﮐ ] çok kullanılan.<br />

kesret (A.) [ تﺮﺜﮐ ] çokluk, bolluk.<br />

kesretle :(A.-T.) çokça, bolca.<br />

kesretli (A.-T.) çok, fazla.<br />

keşf (A.) [ ﻒﺸﮐ ] keşif, bulma, ortaya çıkarma.<br />

253

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!