OsmanliTurkcesiSozlugu
OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu
akmişe (A.) [ﻪﺸﻤﻗا] kumaşlar. akrabâ (A.) [ءﺎﺑﺮﻗا] akraba, yakınlar. akran (A.) [ناﺮﻗا] yaşıtlar. akreb (A.) [بﺮﻗا] en yakın. akreb (A.) [بﺮﻘﻋ] 1.akrep. 2.saat ibresi. akrebek (A.-F.) [ﮏﺑﺮﻘﻋ] saati gösteren ibre. aks (A.) [ﺲﮑﻋ] yansıma, akis. aks -i müddeâ [ﺎﻋﺪﻡ ﺲﮑﻋ] çatışkı. aks -i sedâ [اﺪﺹ ﺲﮑﻋ] yankı. aksâ (A.) [ﯽﺼﻗا] uzak, en son. aksâ -yı emel [ﻞﻡا یﺎﺼﻗا] ülkü, ideal. aksâ -yı şark [قﺮﺵ یﺎﺼﻗا] Uzakdoğu. aksâm (A.) [مﺎﺴﻗا] kısımlar, bölümler. aksâm -ı sâire [ﻩﺮﺋﺎﺱ مﺎﺴﻗا] diğer kısımlar, öbür bölümler. akser (A.) [ﺮﺼﻗا] en kısa. aksetmek yansımak, vurmak. aksî (A.) [ﯽﺴﮑﻋ] 1.inatçı. 2.ters, zıt. 3.huysuz. aksülamel (A.) [ﻞﻤﻌﻝا ﺲﮑﻋ] tepki, reaksiyon. aktâ’ (A. [عﺎﻄﻗا] 1.kesmeler. 2.beylik araziler. aktâb (A.) [بﺎﻄﻗا] 1.kutuplar. 2.azizler. 3.efendiler. aktâr (A.) [رﺎﻄﻗا] taraflar, yöreler. aktâr-ı cihân [ نﺎﻬﺝ رﺎﻄﻗا] dünyanın her tarafı. akûr (A.) [رﻮﻘﻋ] azgın, kudurmuş, saldırgan. 20
akûrâne (A.-F.) [ﻪﻥارﻮﻘﻋ] kudurmuşçasına. akvâl (A.) [لاﻮﻗا] sözler. akvâm (A.) [ماﻮﻗا] kavimler. akviyâ (A.) [ﺎیﻮﻗا] kuvvetliler. âl (A.) [لﺁ] 1.aile. 2.sülale. 3.evlat. âl (A.) [لﺎﻋ] yüce, yüksek. alâ (A.) [ءﻼﻋ] yücelik, şeref. alâ (A.) [ﯽﻠﻋ] üst, üstü, üzeri. alâeyyihâl (A.) [لﺎﺣ یا ﯽﻠﻋ] her nasıl olsa. âlâf (A.) [فﻻﺁ] binler. alâhide (A.) [ﻩﺪﺤﻴﻠﻋ] tek başına, başlı başına. alâik (A.) [ﻖﺋﻼﻋ] alakalar, ilgiler. alâim (A.) [ ] işaretler, alametler. alâim-i semâ [ﺎﻤﺱ ﻢﺋﻼﻋ] gökkuşağı. alak (A.) [ﻖﻠﻋ] 1.kan pıhtısı. 2.sülük. alâka (A.) [ﻪﻗﻼﻋ] ilgi, alaka. alâkabahş (A.-F.) [ﺶﺨﺑ ﻪﻗﻼﻋ] ilgilendiren, ilgili. alâkadar (A.-F.) [راد ﻪﻗﻼﻋ] ilgili, alakalı. alâkadar etmek ilgilendirmek. alâkadar olmak ilgilenmek. alakadârân (A.-F.) [ناراد ﻪﻗﻼﻋ] ilgililer. alâkadrilimkân (A.) [نﺎﮑﻡﻻارﺪﻗﻼﻋ] olabildiğince. âlâm (A.) [مﻻﺁ] elemler, acılar. 21
- Page 1 and 2: OSMANLI TÜRKÇESİ SÖZLÜĞÜ Pro
- Page 3 and 4: a’sâb (A.) [بﺎﺼﻋا] sinir
- Page 5 and 6: abes (A.) [ﺚﺒﻋ] saçma, abes.
- Page 7 and 8: âcil (A.) [ﻞﺝﺎﻋ] acil. âc
- Page 9 and 10: adhâ (A.) [ﯽﺤﺽا] kurbanlar.
- Page 11 and 12: afv (A.) [ﻮﻔﻋ] bağışlama,
- Page 13 and 14: ahdüpeymân (A.-F.) [نﺎﻤﻴ
- Page 15 and 16: ahlâkiyat (A.) [تﺎﻴﻗﻼﺧ
- Page 17 and 18: ahyâl (A.) [لﺎﻴﺧا] yılkı
- Page 19: âkır (A.) [ﺮﻗﺎﻋ] 1.kısı
- Page 23 and 24: âlemârâ (A.-F.) [ارﺁ ﻢﻝ
- Page 25 and 26: amd (A.) [ﺪﻤﻋ] kasıt. amden
- Page 27 and 28: ânât (A.) [تﺎﻥﺁ] anlar. an
- Page 29 and 30: ârî (F.) [یرﺁ] evet. ârif (A
- Page 31 and 32: asker (A.) [ﺮﮑﺴﻋ] asker, er
- Page 33 and 34: âşüfte (F.) [ﻪﺘﻔﺵﺁ] 1.
- Page 35 and 36: âtiyüzzikr (A.) [ﺮﮐﺬﻝا
- Page 37 and 38: ayş (A.) [ﺶﻴﻋ] yaşama, keyi
- Page 39 and 40: â (F.) [ﺎﺑ] 1.ile. 2.sahip. ba
- Page 41 and 42: ahânecû (F.) [ﻮﺝ ﻪﻥﺎﻬ
- Page 43 and 44: âlîn (F.) [ﻦﻴﻝﺎﺑ] 1.ba
- Page 45 and 46: âzû (F.) [وزﺎﺑ] 1.kol. 2.g
- Page 47 and 48: ednigâh (F.) [ﻩﺎﮕﻥﺪﺑ]
- Page 49 and 50: elâgat (A.) [ﺖﻏﻼﺑ] kusursu
- Page 51 and 52: erd (A.) [دﺮﺑ] soğuk. berde (
- Page 53 and 54: esende (F.) [ﻩﺪﻨﺴﺑ] yeter
- Page 55 and 56: ezir (A.) [رﺬﺑ] tohum. bezirg
- Page 57 and 58: îhayat (F.-A.) [تﺎﻴﺣ ﯽﺑ
- Page 59 and 60: ilmünâvebe (A.) [ﻪﺑوﺎﻨ
- Page 61 and 62: îsebat (F.-A.) [تﺎﺒﺛ ﯽﺑ
- Page 63 and 64: undan mâada (T.-A.) [dan+m] bundan
- Page 65 and 66: ütûn (A.) [نﻮﻄﺑ] 1.karınl
- Page 67 and 68: câmedân (F.) [ناد ﻪﻡﺎﺝ
- Page 69 and 70: cebâbire (A.) [ﻩﺮﺑﺎﺒﺝ]
akûrâne (A.-F.) [ﻪﻥارﻮﻘﻋ] kudurmuşçasına.<br />
akvâl (A.) [لاﻮﻗا] sözler.<br />
akvâm (A.) [ماﻮﻗا] kavimler.<br />
akviyâ (A.) [ﺎیﻮﻗا] kuvvetliler.<br />
âl (A.) [لﺁ] 1.aile. 2.sülale. 3.evlat.<br />
âl (A.) [لﺎﻋ] yüce, yüksek.<br />
alâ (A.) [ءﻼﻋ] yücelik, şeref.<br />
alâ (A.) [ﯽﻠﻋ] üst, üstü, üzeri.<br />
alâeyyihâl (A.) [لﺎﺣ یا ﯽﻠﻋ] her nasıl olsa.<br />
âlâf (A.) [فﻻﺁ] binler.<br />
alâhide (A.) [ﻩﺪﺤﻴﻠﻋ] tek başına, başlı başına.<br />
alâik (A.) [ﻖﺋﻼﻋ] alakalar, ilgiler.<br />
alâim (A.) [ ] işaretler, alametler.<br />
alâim-i semâ [ﺎﻤﺱ ﻢﺋﻼﻋ] gökkuşağı.<br />
alak (A.) [ﻖﻠﻋ] 1.kan pıhtısı. 2.sülük.<br />
alâka (A.) [ﻪﻗﻼﻋ] ilgi, alaka.<br />
alâkabahş (A.-F.) [ﺶﺨﺑ ﻪﻗﻼﻋ] ilgilendiren, ilgili.<br />
alâkadar (A.-F.) [راد ﻪﻗﻼﻋ] ilgili, alakalı.<br />
alâkadar etmek ilgilendirmek.<br />
alâkadar olmak ilgilenmek.<br />
alakadârân (A.-F.) [ناراد ﻪﻗﻼﻋ] ilgililer.<br />
alâkadrilimkân (A.) [نﺎﮑﻡﻻارﺪﻗﻼﻋ] olabildiğince.<br />
âlâm (A.) [مﻻﺁ] elemler, acılar.<br />
21