OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

ibâdethâne (A.-F.) [ ﻪﻥﺎﺧ تدﺎﺒﻋ ] ibadet edilecek yer. ibâdullah (A.) [ ﷲا دﺎﺒﻋ ] 1.Tanrı’nın kulları. 2.çok, bol. ibâhat (A.) [ ﺖﺣﺎﺑا ] helal sayma, mübah görme. ibâhî (A.) [ ﯽﺣﺎﺑا ] helal sayan, mübah gören. ibârât (A.) [ تارﺎﺒﻋ ] 1.cümleler. 2.paragraflar. ibâre (A.) [ ﻩرﺎﺒﻋ ] 1.cümle. 2.paragraf. ibâret (A.) [ ترﺎﺒﻋ ] meydana gelen, oluşan. ibâte (A.) [ ﻪﺕﺎﺑا ] gece yatırma, geceyi geçirtme, barındırma. ibdâ’ (A.) [ عاﺪﺑا ] yeni bir şey getirme, yaratma, geliştirme. ibdâ’ etmek yeni bir şey getirmek, yaratmak, geliştirmek. ibdâ’kâr (A.-F.) [ رﺎﮑﻋاﺪﺑا ] yaratıcı, yenilik getiren. ibhâm (A.) [ مﺎﻬﺑا ] belirsizlik. ibhâmât (A.) [ تﺎﻡﺎﻬﺑا ] belirsizlikler. ibkâ (A.) [ ﺎﻘﺑا ] 1.devamlılık kazandırma. 2.sınıfta bırakma. ibkâ etmek devamlılık kazandırmak, yaşatmak. ibkâen (A.) [ ءﺎﻘﺑا ] eski yerinde bırakarak. ibl (A.) [ ﻞﺑا ] deve. iblâğ (A.) [غﻼﺑا] 1.bildirme. 2.ulaştırma. iblîs (A.) [ ﺲﻴﻠﺑا ] 1.şeytan. 2.hileci. iblîsâne (A.-F.) [ ﻪﻥﺎﺴﻴﻠﺑا ] şeytanca. ibn (A.) [ ﻦﺑا ] oğul. ibrâ’ (A.) [ ءاﺮﺑا ] aklanma. ibrâ’ etmek aklanmak. 202

ibrâm (A.) [ ماﺮﺑا ] zorlama. ibrânâme (A.-F.) [ ﻪﻡﺎﻥاﺮﺑا ] aklanma belgesi. ibrâz (A.) [ زاﺮﺑا ] gösterme. ibrâz edilmek gösterilmek. ibrâz etmek göstermek. ibre (A.) [ ﻩﺮﺑا ] 1.iğne. 2.gösterge. ibret (A.) [ تﺮﺒﻋ ] hayat dersi. ibretâmîz (A.-F.) [ ﺰﻴﻡﺁ تﺮﺒﻋ ] ibret verici, ders verici. ibretbahş (A.-F.) [ ﺶﺨﺑ تﺮﺒﻋ ] ibret verici. ibreten (A.) [ ة ﺮﺒﻋ ] ibret olsun diye, ibret olarak. ibrîk (A.) [ ﻖیﺮﺑا ] ibrik, ıbrık, su, şarap gibi sıvı konulan kap. ibrişim (F.) [ﻢﺸیﺮﺑا] ipek, ibrişim. ibtâl (A.) [ لﺎﻄﺑا ] geçersiz kılma, kaldırma, bozma. ibtâl edilmek geçersiz kılınmak, kaldırılmak, bozulmak. ibtâl etmek geçersiz kılmak, kaldırmak, bozmak. ibtidâ (A.) [ اﺪﺘﺑا ] 1.ilkin, önce. 2.başlangıç. 3.başlama. ibtidâ’ etmek başlamak. ibtidâ’î (A.) [ ﯽﺋاﺪﺘﺑا ] 1.ilkel. 2.ilkokul. ibtidâr (A.) [ راﺪﺘﺑا ] başlama, girişme. ibtidâr edilmek başlanmak, girişilmek. ibtidâr etmek başlamak, girişmek. ibtihâc (A.) [ جﺎﻬﺘﺑا ] sevinme. ibtilâ (A.) [ ﻼﺘﺑا ] tutkunluk, müptelalık, düşkünlük. 203

ibrâm (A.) [ ماﺮﺑا ] zorlama.<br />

ibrânâme (A.-F.) [ ﻪﻡﺎﻥاﺮﺑا ] aklanma belgesi.<br />

ibrâz (A.) [ زاﺮﺑا ] gösterme.<br />

ibrâz edilmek gösterilmek.<br />

ibrâz etmek göstermek.<br />

ibre (A.) [ ﻩﺮﺑا ] 1.iğne. 2.gösterge.<br />

ibret (A.) [ تﺮﺒﻋ ] hayat dersi.<br />

ibretâmîz (A.-F.) [ ﺰﻴﻡﺁ تﺮﺒﻋ ] ibret verici, ders verici.<br />

ibretbahş (A.-F.) [ ﺶﺨﺑ تﺮﺒﻋ ] ibret verici.<br />

ibreten (A.) [ ة ﺮﺒﻋ ] ibret olsun diye, ibret olarak.<br />

ibrîk (A.) [ ﻖیﺮﺑا ] ibrik, ıbrık, su, şarap gibi sıvı konulan kap.<br />

ibrişim (F.) [ﻢﺸیﺮﺑا] ipek, ibrişim.<br />

ibtâl (A.) [ لﺎﻄﺑا ] geçersiz kılma, kaldırma, bozma.<br />

ibtâl edilmek geçersiz kılınmak, kaldırılmak, bozulmak.<br />

ibtâl etmek geçersiz kılmak, kaldırmak, bozmak.<br />

ibtidâ (A.) [ اﺪﺘﺑا ] 1.ilkin, önce. 2.başlangıç. 3.başlama.<br />

ibtidâ’ etmek başlamak.<br />

ibtidâ’î (A.) [ ﯽﺋاﺪﺘﺑا ] 1.ilkel. 2.ilkokul.<br />

ibtidâr (A.) [ راﺪﺘﺑا ] başlama, girişme.<br />

ibtidâr edilmek başlanmak, girişilmek.<br />

ibtidâr etmek başlamak, girişmek.<br />

ibtihâc (A.) [ جﺎﻬﺘﺑا ] sevinme.<br />

ibtilâ (A.) [ ﻼﺘﺑا ] tutkunluk, müptelalık, düşkünlük.<br />

203

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!