OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

gâliba (A.) [ ﺎﺒﻝﺎﻏ ] sanırım, belki. gâlibiyyet (A.) [ ﺖﻴﺒﻝﺎﻏ ] zafer, ağır basma, yenme. galîz (A.) [ ﻆﻴﻠﻏ ] koyu, yoğun, kaba. galle (A.) [ ﻪﻠﻏ ] tahıl. gam (A.) [ ﻢﻏ ] keder, üzüntü. gâm (F.) [ مﺎﮔ ] 1.adım. 2.ayak. gâmız (A.) [ ﺾﻡﺎﻏ ] çapraşık, güç anlaşılır. gammâz (A.) [ زﺎﻤﻏ ] ispiyoncu. gamnâk (A.-F.) [ کﺎﻨﻤﻏ ] kederli, üzgün. gamze (A.) [ ﻩﺰﻤﻏ 1.yanak çukuru. 2.çene çukuru. 3.süzgün bakış. ganâim (A.) [ ﻢﺋﺎﻨﻏ ] ganimetler. ganem (A.) [ ﻢﻨﻏ ] koyun. ganî (A.) [ ﯽﻨﻏ ] zengin. ganîmet (A.) [ ﺖﻤﻴﻨﻏ ] 1.savaşta düşmandan alınan her türlü eşya. 2.bedelsiz kazanç. gâr (A.) [ رﺎﻏ ] mağara. garâbet (A.) [ ﺖﺑاﺮﻏ ] gariplik. garâib (A.) [ ﺐﺋاﺮﻏ ] gariplikler. garâm (A.) [ ماﺮﻏ ] tutku, aşk. garaz (A.) [ ضﺮﻏ ] maksat. garazâlûd (A.-F.) [ دﻮﻝﺁ ضﺮﻏ ] maksatlı. garazkâr (A.-F.) [ رﺎﮑﺽﺮﻏ ] garazlı, maksatlı. garb (A.) [ بﺮﻏ ] 1.batı. 2.Batı dünyası. 140

garben (A.) [ ﺎﺑﺮﻏ ] batıdan. garbî (A.) [ ﯽﺑﺮﻏ ] garbî batı, batı ile ilgili. garbiyyûn (A.) [ نﻮﻴﺑﺮﻏ ] batılılar, Avrupalılar. gâret (A.) [ ترﺎﻏ ] yağma. gâretger (A.-F.) [ ﺮﮕﺕرﺎﻏ ] yağmacı. garîb (A.) [ ﺐیﺮﻏ ] 1.gurbette yaşayan. 2.yabancı. 3.kimsesiz. 4.tuhaf. garibü’d-diyâr (A.) [ رﺎیﺪﻝا ﺐیﺮﻏ ] gurbette. garîk (A.) [ ﻖیﺮﻏ ] boğulmuş. garîze (A.) [ ﻩﺰیﺮﻏ ] içgüdü. garizî (A.) [ یﺰیﺮﻏ ] içgüdüsel. gark (A.) [ قﺮﻏ ] 1.boğulma, suda boğulma. 2.batırma. garrâ (A.) [ اﺮﻏ ] parlak. gars (A.) [ سﺮﻏ ] ağaç dikme. gasb (A.) [ ﺐﺼﻏ ] el koyma, zorla elinden alma. gaseyan (A.) [ نﺎﻴﺼﻏ ] 1.kusma. 2.kusmuk. gâsıb (A.) [ ﺐﻴﺼﻏ ] gasp edici. gasl (A.) [ ﻞﺴﻏ ] ölü yıkama. gassâl (A.) [ لﺎﺴﻏ ] ölü yıkayıcı. gâşiye (A.) [ ﻪﻴﺵﺎﻏ ] 1.perde, örtü. 2.zar. gaşy (A.) [ ﯽﺸﻏ ] bayılma, kendinden geçme. gâv (F.) [ وﺎﮔ ] 1.inek. 2.öküz. gavgâ (F.) [ ﺎﻏﻮﻏ ] 1.kavga. 2.savaş. gavvâs (A.) [ صاﻮﻏ ] dalgıç. 141

gâliba (A.) [ ﺎﺒﻝﺎﻏ ] sanırım, belki.<br />

gâlibiyyet (A.) [ ﺖﻴﺒﻝﺎﻏ ] zafer, ağır basma, yenme.<br />

galîz (A.) [ ﻆﻴﻠﻏ ] koyu, yoğun, kaba.<br />

galle (A.) [ ﻪﻠﻏ ] tahıl.<br />

gam (A.) [ ﻢﻏ ] keder, üzüntü.<br />

gâm (F.) [ مﺎﮔ ] 1.adım. 2.ayak.<br />

gâmız (A.) [ ﺾﻡﺎﻏ ] çapraşık, güç anlaşılır.<br />

gammâz (A.) [ زﺎﻤﻏ ] ispiyoncu.<br />

gamnâk (A.-F.) [ کﺎﻨﻤﻏ ] kederli, üzgün.<br />

gamze (A.) [ ﻩﺰﻤﻏ 1.yanak çukuru. 2.çene çukuru. 3.süzgün bakış.<br />

ganâim (A.) [ ﻢﺋﺎﻨﻏ ] ganimetler.<br />

ganem (A.) [ ﻢﻨﻏ ] koyun.<br />

ganî (A.) [ ﯽﻨﻏ ] zengin.<br />

ganîmet (A.) [ ﺖﻤﻴﻨﻏ ] 1.savaşta düşmandan alınan her türlü eşya. 2.bedelsiz<br />

kazanç.<br />

gâr (A.) [ رﺎﻏ ] mağara.<br />

garâbet (A.) [ ﺖﺑاﺮﻏ ] gariplik.<br />

garâib (A.) [ ﺐﺋاﺮﻏ ] gariplikler.<br />

garâm (A.) [ ماﺮﻏ ] tutku, aşk.<br />

garaz (A.) [ ضﺮﻏ ] maksat.<br />

garazâlûd (A.-F.) [ دﻮﻝﺁ ضﺮﻏ ] maksatlı.<br />

garazkâr (A.-F.) [ رﺎﮑﺽﺮﻏ ] garazlı, maksatlı.<br />

garb (A.) [ بﺮﻏ ] 1.batı. 2.Batı dünyası.<br />

140

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!