OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

fütûhât (A.) [ تﺎﺣﻮﺘﻓ ] fetihler. fütûr (A.) [ رﻮﺘﻓ ] 1.gevşeklik. 2.bıkkınlık. fütüvvet (A.) [تﻮﺘﻓ ] 1.gençlik. 2.yiğitlik. 3.eskiden Anadolu’da kurulup gelişen esnaf teşkilatı. füyûz (A.) [ ضﻮﻴﻓ ] feyizler, bolluklar, bereketler. füzûn (F.) [ نوﺰﻓ ] fazla. 138

gabâvet (A.) [ توﺎﺒﻏ ] bönlük, dangalaklık, kalınkafalılık. gabî (A.) [ ﯽﺒﻏ ] bön, dangalak, kalınkafalı. gabn (A.) [ ﻦﺒﻏ ] kazıklama, alışverişte aldatma. gaddâr (A.) [راﺪﻏ ] zalim, acımasız. gadr (A.) [ رﺪﻏ ] haksızlık, zulüm. gaffâr (A.) [ رﺎﻔﻏ ] bağışlayıcı Tanrı. gâfil (A.) [ ﻞﻓﺎﻏ ] habersiz. gaflet (A.) [ ﺖﻠﻔﻏ ] habersizlik, dikkatsizlik, dalgınlık. gafleten (A.) [ ﺔ ﻠﻔﻏ ] dalgınlıkla. gafûr (A.) [ رﻮﻔﻏ ] bağışlayıcı. gâh (F.) [ ﻩﺎﮔ ] 1.kâh. 2.yer ve zaman bildiren kelimeler türetir. gâhî (F.) [ ﯽهﺎﮔ ] kimi zaman, bazen, arasıra. gâhvâre (F.) [ ﻩراﻮهﺎﮔ ] beşik. gâib (A.) [ ﺐﺋﺎﻏ ] bulunmayan, ortada görünmeyen, kayıp. gâile (A.) [ ﻪﻠﺋﺎﻏ ] 1.uğraşı, telaş, meşakkat. 2.savaş. gâita (A.) [ ﻪﻄﺋﺎﻏ ] dışkı. galat (A.) [ ﻂﻠﻏ ] yanlış. galebe (A.) [ ﻪﺒﻠﻏ ] 1.baskın çıkma, ağır basma. 2.kalabalık. galeyân (A.) [ نﺎﻴﻠﻏ ] kaynama. gâlib (A.) [ ﺐﻝﺎﻏ ] 1.ağır basan. 2.galip. G 139

fütûhât (A.) [ تﺎﺣﻮﺘﻓ ] fetihler.<br />

fütûr (A.) [ رﻮﺘﻓ ] 1.gevşeklik. 2.bıkkınlık.<br />

fütüvvet (A.) [تﻮﺘﻓ ] 1.gençlik. 2.yiğitlik. 3.eskiden Anadolu’da kurulup gelişen<br />

esnaf teşkilatı.<br />

füyûz (A.) [ ضﻮﻴﻓ ] feyizler, bolluklar, bereketler.<br />

füzûn (F.) [ نوﺰﻓ ] fazla.<br />

138

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!