OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

encîr (F.) [ ﺮﻴﺠﻥا ] incir. encüm (A.) [ ﻢﺠﻥا ] yıldızlar. encümen (F.) [ ﻦﻤﺠﻥا ] 1.topluluk. 2.dernek. 3.heyet. 4.komisyon. endâm (F.) [ ماﺪﻥا ] boy bos. endâze (F.) [ ﻩزاﺪﻥا ] 60 cm.lik uzunluk ölçüsü. endek (F.) [ کﺪﻥا ] az. ender (A.) [ رﺪﻥا ] çok az bulunan. enderûn (F.) [ نورﺪﻥا ] 1.iç, içerisi. 2.harem dairesi. 3.gönül, kalp. enderü’l-vukû (A.) [ عﻮﻗﻮﻝارﺪﻥا ] az rastlanır. endîşe (F.) [ ﻪﺸیﺪﻥا ] 1.düşünce. 2.kaygı. endişeli (F.-T.) kaygılı. endîşenâk olmak kaygılanmak. endîşnâk (F.) [ کﺎﻨﺸیﺪﻥا ] 1.düşünceli. 2.kaygılı. endûh (F.) [ ﻩوﺪﻥا ] keder. ene (A.) [ ﺎﻥا ] ben. enf (A.) [ ﻒﻥا ] burun. enfâs (A.) [ سﺎﻔﻥا ] nefesler, soluklar. enfes (A.) [ ﺲﻔﻥا ] çok nefis. enfüs (A.) [ ﺲﻔﻥا ] 1.nefisler. 2.ruhlar. engâr (F.) [ رﺎﮕﻥا ] san. engûr (F.) [ رﻮﮕﻥا ] üzüm. engübin (F.) [ ﻦﺒﮕﻥا ] bal. engüşt (F.) [ ﺖﺸﮕﻥا ] parmak. 116

engüşter (F.) [ ﺮﺘﺸﮕﻥا ] yüzük. engüştnümâ (F.) [ ﺎﻤﻥ ﺖﺸﮕﻥا ] parmakla gösterilen. enhâr (A.) [ رﺎﻬﻥا ] nehirler, ırmaklar. enîn (A.) [ ﻦﻴﻥا ] inleme, inilti. enîs (A.) [ ﺲﻴﻥا ] 1.dost. 2.sevgili. enkâz (A.) [ ضﺎﻘﻥا ] yıkıntı. enmûzec (A.) [ جزﻮﻤﻥا ] örnek, numûne. ensâb (A.) [ بﺎﺴﻥا ] nesepler, soylar. ensâc (A.) [ جﺎﺴﻥا ] dokular. ensâl (A.) [ لﺎﺴﻥا ] nesiller, kuşaklar. ensâr (A.) [ رﺎﺼﻥا ] yardımcılar. ensice (A.) [ ﻪﺠﺴﻥا ] 1.dokular. 2.kumaşlar. envâ’ (A.) [ عاﻮﻥا ] çeşitler, neviler. envâr (A.) [ راﻮﻥا ] ışıklar. enver (A.) [ رﻮﻥا ] çok parlak. enzâr (A.) [ رﺎﻈﻥا ] bakışlar, gözler. erâcîf (A.) [ ﻒﻴﺝارا ] saçmalıklar, uydurmalar. erâmil (A.) [ ﻞﻡارا ] dullar. erâzî (A.) [ ﯽﺽارا ] arazi. erâzil (A.) [ لذارا ] reziller, aşağılıklar. erba’ (A.) [ ﻊﺑرا ] dört. erba’a (A.) [ ﻪﻌﺑرا ] dört. erbâb (A.) [ بﺎﺑرا ] 1.sahip. 2.başkan. 3.usta. 117

encîr (F.) [ ﺮﻴﺠﻥا ] incir.<br />

encüm (A.) [ ﻢﺠﻥا ] yıldızlar.<br />

encümen (F.) [ ﻦﻤﺠﻥا ] 1.topluluk. 2.dernek. 3.heyet. 4.komisyon.<br />

endâm (F.) [ ماﺪﻥا ] boy bos.<br />

endâze (F.) [ ﻩزاﺪﻥا ] 60 cm.lik uzunluk ölçüsü.<br />

endek (F.) [ کﺪﻥا ] az.<br />

ender (A.) [ رﺪﻥا ] çok az bulunan.<br />

enderûn (F.) [ نورﺪﻥا ] 1.iç, içerisi. 2.harem dairesi. 3.gönül, kalp.<br />

enderü’l-vukû (A.) [ عﻮﻗﻮﻝارﺪﻥا ] az rastlanır.<br />

endîşe (F.) [ ﻪﺸیﺪﻥا ] 1.düşünce. 2.kaygı.<br />

endişeli (F.-T.) kaygılı.<br />

endîşenâk olmak kaygılanmak.<br />

endîşnâk (F.) [ کﺎﻨﺸیﺪﻥا ] 1.düşünceli. 2.kaygılı.<br />

endûh (F.) [ ﻩوﺪﻥا ] keder.<br />

ene (A.) [ ﺎﻥا ] ben.<br />

enf (A.) [ ﻒﻥا ] burun.<br />

enfâs (A.) [ سﺎﻔﻥا ] nefesler, soluklar.<br />

enfes (A.) [ ﺲﻔﻥا ] çok nefis.<br />

enfüs (A.) [ ﺲﻔﻥا ] 1.nefisler. 2.ruhlar.<br />

engâr (F.) [ رﺎﮕﻥا ] san.<br />

engûr (F.) [ رﻮﮕﻥا ] üzüm.<br />

engübin (F.) [ ﻦﺒﮕﻥا ] bal.<br />

engüşt (F.) [ ﺖﺸﮕﻥا ] parmak.<br />

116

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!