OsmanliTurkcesiSozlugu

OsmanliTurkcesiSozlugu OsmanliTurkcesiSozlugu

09.05.2013 Views

dilber (F.) [ﺮﺒﻝد] gönül alan, güzel, sevgili. dilbeste (F.) [ﻪﺘﺴﺒﻝد] gönlü bağlanmış, aşık. dilcû (F.) [ﻮﺠﻝد] gönlün aradığı, güzel, sevgili. dildâde (F.) [ﻩداد لد] gönlünü vermiş, aşık. dildâr (F.) [راﺪﻝد] gönül tutan, sevgili. dildüzd (F.) [دزد لد] gönül hırsızı. dilefgâr (F.) [رﺎﮕﻓا لد] gönlü yaralı, aşık. dilefrûz (F.) [زوﺮﻓا لد] gönül aydınlatan, sevgili. dilfigâr (F.) [رﺎﮕﻓ لد] gönlü yaralı, aşık. dilfirîb (F.) [ﺐیﺮﻓ لد] gönül aldatan, sevgili. dilgîr (F.) [ﺮﻴﮕﻝد] kırgın, alınmış. dilgüdâz (F.) [زاﺪﮔ لد] gönül eriten, yürek törpüsü. dilgüşâ (F.) [ﺎﺸﮕﻝد] iç açıcı, ferahlık verici. dilhâh (F.) [ﻩاﻮﺨﻝد] gönlün istediği. dilhaste (F.) [ﻪﺘﺱاﻮﺨﻝد] gönlü yaralı. dilhırâş (F.) [شاﺮﺧ لد] yürek parçalayan. dilhûn (F.) [نﻮﺨﻝد] yüreği kanlı, içi kan ağlayan. dilîr (F.) [ﺮﻴﻝد] yürekli, yiğit. dilkeş (F.) [ﺶﮑﻝد] cazibeli, gönül çekici. dilnişîn (F.) [ﻦﻴﺸﻨﻝد] makbul, hoş. dilnüvaz (F.) [زاﻮﻥ لد] gönül okşayan. dilpesend (F.) [ﺪﻨﺴﭘ لد] gönlün beğendiği. dilrübâ (F.) [ﺎﺑﺮﻝد] gönül hırsızı, gönül çalan. 100

dilsûhte (F.) [ﻪﺘﺧﻮﺱ لد] bağrı yanık, gönlü yaralı. dilsûz (F.) [زﻮﺴﻝد] yürek yakan. dilşâd (F.) [دﺎﺸﻝد] gönlü şen. dilşâd etmek gönlünü şenlendirmek, mutlu etmek. dilşâd olmak gönlü şenlenmek, mutlu olmak. dilşikâr (F.) [رﺎﮑﺵ لد] gönül avcısı. dilşiken (F.) [ﻦﮑﺵ لد] kalp kıran. dilşikeste (F.) [ﻪﺘﺴﮑﺵ لد] kalbi kırık. dilteng (F.) [ﮓﻨﺕ لد] yüreği daralmış, sıkıntılı. dilteşne (F.) [ﻪﻨﺸﺕ لد] can atan. dimâğ (A.) [ غﺎﻡد ] 1.beyin. 2.bilinç, şuur. dindârî (A.-F.) [ یراﺪﻨید ] dindarlık. dînen (A.) [ ﺎﻨید ] dince, din bakımından. dînî (A.) [ ﯽﻨید ] dinsel. dîr (F.) [ ﺮید ] geç. dirahşân (F.) [ نﺎﺸﺧرد ] parlak, parlayan. diraht (F.) [ ﺖﺧرد ] ağaç. dirâyetli (A.-T.) bilgili ve kavrama yeteneği olan. direfş (F.) [ ﺶﻓرد ] 1.sancak. 2.bayrak. direm (F.) [ مرد ] dirhem, akçe, gümüş para. dirîğ (F.) [ ﻎیرد ] esirgeme. dirîğ etmek esirgemek. dirîğâ (F.) [ ﺎﻐیرد ] ne yazık ki, vah vah, eyvahlar olsun. 101

dilsûhte (F.) [ﻪﺘﺧﻮﺱ لد] bağrı yanık, gönlü yaralı.<br />

dilsûz (F.) [زﻮﺴﻝد] yürek yakan.<br />

dilşâd (F.) [دﺎﺸﻝد] gönlü şen.<br />

dilşâd etmek gönlünü şenlendirmek, mutlu etmek.<br />

dilşâd olmak gönlü şenlenmek, mutlu olmak.<br />

dilşikâr (F.) [رﺎﮑﺵ لد] gönül avcısı.<br />

dilşiken (F.) [ﻦﮑﺵ لد] kalp kıran.<br />

dilşikeste (F.) [ﻪﺘﺴﮑﺵ لد] kalbi kırık.<br />

dilteng (F.) [ﮓﻨﺕ لد] yüreği daralmış, sıkıntılı.<br />

dilteşne (F.) [ﻪﻨﺸﺕ لد] can atan.<br />

dimâğ (A.) [ غﺎﻡد ] 1.beyin. 2.bilinç, şuur.<br />

dindârî (A.-F.) [ یراﺪﻨید ] dindarlık.<br />

dînen (A.) [ ﺎﻨید ] dince, din bakımından.<br />

dînî (A.) [ ﯽﻨید ] dinsel.<br />

dîr (F.) [ ﺮید ] geç.<br />

dirahşân (F.) [ نﺎﺸﺧرد ] parlak, parlayan.<br />

diraht (F.) [ ﺖﺧرد ] ağaç.<br />

dirâyetli (A.-T.) bilgili ve kavrama yeteneği olan.<br />

direfş (F.) [ ﺶﻓرد ] 1.sancak. 2.bayrak.<br />

direm (F.) [ مرد ] dirhem, akçe, gümüş para.<br />

dirîğ (F.) [ ﻎیرد ] esirgeme.<br />

dirîğ etmek esirgemek.<br />

dirîğâ (F.) [ ﺎﻐیرد ] ne yazık ki, vah vah, eyvahlar olsun.<br />

101

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!