01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

64<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

<strong>ve</strong> hep birden milletimizin kurtarılmasına, yükselmesine uğraşılmış<br />

olurdu. Fakat zaman, tüm bu yazılara rağmen asıl beklentinin halka<br />

doğru gitmekten ziyade halkın aydının ayağına gelmesinin beklendiğini<br />

göstermiştir. Nitekim <strong>Atatürk</strong> döneminde bu konu tekrar gündeme<br />

gelmiş, aydının halka gitmesi, halkın da aydına doğru yürüme<br />

hızını artırması “Köylü Hanı” gibi değişik formüllerin bulunmasına<br />

kadar gitmiştir.<br />

Celal Sahir’in idaresinde çıkarılan Türk Sözü dergisi de yine<br />

“halka doğru gitmek <strong>ve</strong> halk için çalışmak” düsturu ile çıkmıştır.<br />

Burada da Ömer Seyfettin’in konuyla ilgili yaklaşımları önem kazanmıştır.<br />

Ömer Seyfettin daha çok, halk için halka sade bir dille<br />

ulaşma konusuna önem <strong>ve</strong>rmiş <strong>ve</strong> bunu da her fırsatta yinelemiştir.<br />

Yine Büyük Duygu dergisinde Türkçenin sadeleştirilmesi, alfabe<br />

meselesi, kadınların tahsil görmesi, eğitim <strong>ve</strong> ahlâk meseleleri gibi<br />

konulara geniş yer <strong>ve</strong>rilmiştir 121 .<br />

Birinci Dünya Savaşı döneminde ise özellikle Anadolu’daki İttihatçıların<br />

halk sözcüğünü değişik manada kullandıkları görülmüştür.<br />

Örneğin İttihat Terakki’nin İzmir Şubesinin kurduğu Halka Doğru<br />

Cemiyeti, Halka Doğru isimli bir dergi yayımlamış <strong>ve</strong> burada da<br />

halkı “milletin tahsil <strong>ve</strong> terbiye, idrak <strong>ve</strong> irfanca orta sınıfını teşkil<br />

eden tabaka” olarak tanımlamıştır. Yani İttihatçıların hitap ettileri orta<br />

kesim, onların halkçılık anlayışlarının <strong>ve</strong> faaliyetlerinin tek hedefi<br />

olmuştur. İşte bu süreçte karşımıza çıkan <strong>ve</strong> bu görüşün kuramsal alt<br />

yapısını oluşturan kişi de Ziya Gökalp’tir. Gökalp, halka doğru olmayı<br />

Türkçülüğün önemli ilkelerinden biri olarak görmüş <strong>ve</strong> aydınhalk<br />

arasındaki ilişkiye sürekli değinmiştir. Gökalp “halkın devletin<br />

<strong>ve</strong> sistemin temeli olduğunu, hâkimin de tâbi olanın da, kanunun<br />

da, icranın da halk olduğunu haykırmıştır”. Yine “Halktır, halkın<br />

<strong>ve</strong>kili, -Saltanatın odur asl-ı asili, Hükümet halkındır sultanın değil,<br />

ferman milletindir divanın değil” şeklindeki ifadeler de onun bu konudaki<br />

düşüncelerini açıkça ortaya koymaya yetmiştir. Ziya Gökalp<br />

Milli Mücadele döneminde, milletlerin zor dönemlerinde olağanüstü<br />

yetkilere sahip bir önder tarafından yönetilmesi fikrini desteklemiş<br />

<strong>ve</strong> halkın kendi kendisini yönetene kadar da yönetilmesi gerektiğini<br />

121 Eraslan, a.g.e., s. 85-87.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!