01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

568<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

Türklere kendi geçmişini düşünme <strong>ve</strong> araştırma şansı <strong>ve</strong>rmiş, yeni<br />

bir bakış açısı getirmiştir. Dolayısıyla bu durum hem eski tarih anlayışının<br />

değişmesine hem de getirilen yeni tarih anlayışı çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />

bunların bilimsel bir metot <strong>ve</strong> değer kazanmasına neden olmuştur.<br />

En önemlisi ise, o günlerde yapılan çalışmalar tarih yazımının zorluğunu<br />

<strong>ve</strong> ciddiyetini ortaya çıkarmıştır ki, bu sonuç daha sonra tarih<br />

araştırmalarının konusunda uzman tarihçiler tarafından ele alınması<br />

gerektiğini herkese göstermiştir. Bu noktada <strong>Atatürk</strong>’ün kişisel çabası<br />

<strong>ve</strong> yaklaşımı, bugün ülkede ilmi <strong>ve</strong> objektif tarih araştırmalarının<br />

ortaya çıkmasında önemli bir etken olmuştur diyebiliriz.<br />

Ayrıca tarih adına <strong>ve</strong>rilen bu mücadele, tarihimizin ilmi metotlar<br />

ile araştırılması için tarih kongreleri gibi bir geleneği de başlatması<br />

açısından önem taşımaktadır. Bu tür girişimler, şüphesiz tarih araştırmalarının<br />

artmasına, hızlanmasına <strong>ve</strong> dolayısıyla da sayısız eserin<br />

ortaya çıkmasına zemin hazırlayacaktır. Kısacası 1930’larda tarih ilmi<br />

adına <strong>ve</strong>rilen mücadele, Türkiye’de modern bir tarih yazıcılığının<br />

<strong>ve</strong> bilimsel araştırma ortamının doğmasını sağlamıştır.<br />

<strong>Atatürk</strong> bu kapsamda, ilmi çalışmaların hızlanması için Türk Dil<br />

Kurumu <strong>ve</strong> Türk Tarih Kurumu gibi müesseselerin kurulmasına da<br />

öncülük etmiştir. En mühimi ise, arkeoloji <strong>ve</strong> antropoloji alanlarında<br />

yapılan çalışmalar <strong>ve</strong> elde edilen sonuçlardır. Yapılan arkeolojik<br />

kazılar sayesinde Türkiye’nin tam bir açık hava müzesi haline<br />

gelmesi sağlanmış, çok sayıda genç yurt dışına eğitime gönderilmiş<br />

<strong>ve</strong> bu alanda yayın faaliyeti başlatılmıştır. Yine antropoloji alanında<br />

1930’larda dünyaya damgasını vuran ırki çalışmalar ön plana<br />

çıkmış, çalışmalar da genelde bu alanlarda sürdürülmüştür. Yalnız,<br />

Türkiye’de yapılan antropolojik tetkiklerin <strong>ve</strong> antropometrik ölçümlerin<br />

ırki bir fantazi olup olmadığı ise hep tartışılmıştır. Fakat<br />

Türkiye’de bu süreçte, tıpkı Almanya’da olduğu gibi ırk ayrımına<br />

<strong>ve</strong> sınıflamaya yönelik bir tutum içerisine hiçbir zaman girilmemiş,<br />

aksine, yapılan çalışmalar sadece Türklerin fiziki özelliklerinin tespitine<br />

<strong>ve</strong> onların dünya medeniyetindeki yerlerinin belirlenmesine<br />

yöneltilmiştir. Fakat gerek alfabe değişimi gerekse tarih alanında<br />

yapılan bütün çalışmalar, ülkede ciddi tartışmaların yaşanmasına<br />

neden olmuş, hatta bu radikal değişimin toplumda büyük değişiklikler<br />

meydana getireceğine dair korkular <strong>ve</strong> sert tepkiler yükselmiştir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!