01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ATATÜRK’ÜN SOSYAL VE KÜLTÜREL POLİTİKALARI 563<br />

safenin daha çok açılmasına neden olmuşlardır. Kendilerinden çok<br />

şey beklenen <strong>ve</strong> büyük misyonlar yüklenen aydın kesim bu süreçte<br />

sürekli bir arayış içerisindedir. Bazen aradıklarını bulduklarını sanmışlar<br />

bazen de bulamayacaklarını sanarak bunalıma girmişlerdir.<br />

Nitekim Ankara’da <strong>Atatürk</strong>’ün etrafında bulunan <strong>ve</strong> aydın olarak tanımlanan<br />

bu grubun, özellikle otuzlu yıllarda modernleşmeyi şeklen<br />

benimsemesi yani modernleşmeyi rejimin değişmesi <strong>ve</strong> kendi hayatlarının<br />

lüküsleşmesi olarak algılamaya başlaması da modernleşme<br />

dinamiklerinin ne yazık ki tam olarak algılanamadığının işaretidir.<br />

Fakat köylü Türkiye’yi, modern <strong>ve</strong> şehirli bir Türkiye’ye dönüştürmeye<br />

son derece kararlı olan <strong>Atatürk</strong>, bir inkılâpçı olarak değişime<br />

her zaman açık olmuş, halkının kendi hızına ayak uyduramamasına<br />

da büyük bir sabır <strong>ve</strong> hoşgörüyle yaklaşmıştır.<br />

Otuzlu yıllara damgasını vuran bu politikanın hareket noktaları,<br />

aynı zamanda konumuzun ana başlıkları olan halk faaliyetleri, dil <strong>ve</strong><br />

tarih çalışmaları ile sanat alanında yapılan değişiklikler olarak belirlenmiştir.<br />

Bilindiği gibi, 1930’a kadar yapılan işlerin toplumca tam<br />

olarak benimsenemediğinin çeşitli <strong>ve</strong>silelerle ortaya çıkması, yepyeni<br />

bir hareket planını devreye sokmuştur. Böylelikle mevcut durum,<br />

inkılâbın önemini, hususiyetlerini <strong>ve</strong> yapılan değişimi yurdun en ücra<br />

yerlerine kadar götürmek <strong>ve</strong> bunları halka anlatabilmek için yani<br />

halk için halka gitmek olarak belirlenen bir girişimin tetikleyicisi<br />

olmuştur. 1930 yılına kadar özellikle halkın kendi iradesine sahip<br />

olması konusunda beklediği değişimi göremeyen <strong>Atatürk</strong> de bunu<br />

devlet eliyle yapmayı <strong>ve</strong> devleti halkla buluşturmayı tercih etmiştir.<br />

İşte <strong>Atatürk</strong> inkılâplarının özünü teşkil ettiğini söyleyebileceğimiz<br />

halkçılık anlayışı ile başlayan bu hareket, Türk insanının devlete <strong>ve</strong><br />

kendisine olan bakış açısının değiştirilmesi yönüne kilitlenmiştir. Bu<br />

bağlamda yapılan çalışmalarda dönemin birer sivil toplum örgütü<br />

olarak çalışan Türk Ocakları ile Halkevlerinden de istifade edilmiştir.<br />

Büyük bir boşluğu dolduran bu iki teşkilât vasıtasıyla halka, asıl<br />

hâkimiyet <strong>ve</strong> güç kaynağının kendisi olduğu anlatılmaya 1268 çalışılmıştır.<br />

Aslında halkçı düşüncelerin Türk düşünce hayatına girdiği,<br />

halka ulaşmanın yollarının arandığı <strong>ve</strong> onun ülke meselelerine ortak<br />

edilmeye çalışıldığı dönem II. Meşrutiyet’tir. Bu süreçte gerek<br />

1268 Eraslan, a.g.e., s. 272.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!