01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

562<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

1923-1938 yılları arasında yapılması gereken herşey, atılan her<br />

adım belli bir program <strong>ve</strong> plan dahilinde yapılmıştır. Siyasal, <strong>kültürel</strong><br />

<strong>ve</strong> ekonomik alanlarda kendine özgü, bağımsız bir düşünce yapısına<br />

sahip olduğunu gördüğümüz <strong>Atatürk</strong>, tüm bu çalışmalarını kimi<br />

zaman bir dramaturg kimi zaman bir müzik adamı hassasiyeti ama<br />

herşeyden de öte öncelikle bir devlet adamı sıfatıyla ele almıştır. Bu<br />

esnada her türlü bilimsel <strong>ve</strong> <strong>sosyal</strong> çalışma yapılmış, hemen akabinde<br />

de bunların toplumda yerleşip benimsenmesi <strong>ve</strong> başarılı sonuçlar alınabilmesi<br />

için gereken eğitim kurumları açılmıştır. Ancak buna rağmen<br />

1930’lar Türkiye’de tam bir geçiş hatta arayış dönemi olmuştur.<br />

Öyle ki, büyük bir değişim sürecinin içine giren <strong>ve</strong> yaşanan radikal<br />

değişimin hızından buhranlar yaşayan cemiyette, zaman zaman herkes<br />

bunun acısını çekmiştir. <strong>Atatürk</strong>, kendi nezdinde ekonomi, devlet,<br />

bilim <strong>ve</strong> sanat eksenli olan kültürü <strong>ve</strong> kültür meselesini çok iyi<br />

algılamış, halka da o şekilde anlatmaya çalışmıştır. Fakat halkın onu<br />

<strong>ve</strong> yapılanları algılama düzeyi, ne yazık ki <strong>Atatürk</strong>’ün kendi toplumunu<br />

algılama, anlama <strong>ve</strong> analiz etme düzeyine istenildiği oranda<br />

yaklaşamamıştır. Çünkü hâkimiyet kaynağının asıl kendisi olduğu<br />

bilincini hâlâ kavrayamamış, örf <strong>ve</strong> adetlerine son derece bağlı <strong>ve</strong><br />

geleneksel bir toplum yapısına sahip olan Türk halkı, kendisine sunulan<br />

radikal değişim önerilerine karşı zaman zaman direnç göstermiştir.<br />

Şüphesiz bunda toplumun yapısı kadar, Osmanlı döneminde<br />

konuşulup tartışılması dahi mümkün olmayan pek çok konunun gündeme<br />

getirilmesinin de etkisi büyüktür. Nitekim getirilen <strong>sosyal</strong> değişim<br />

önerilerine halkın bir kısmı hemen onay <strong>ve</strong>rirken bir kısmı da<br />

şiddetle karşı çıkmıştır. Zaten halkın yüzyıllık geleneğini birkaç ay<br />

ya da birkaç gün içinde terk etmelerini beklemek mümkün değildir.<br />

Hedeflenen değişimin bir anda olmayacağı gerçeğinin farkında olan<br />

<strong>Atatürk</strong> de, bu noktadan hareketle öncelikle bu konuların halkla konuşulması<br />

<strong>ve</strong> bunların halka anlatılıp desteklerinin sağlanması için<br />

uğraşmıştır. <strong>Atatürk</strong> belki bir birey olarak bu teması kendi ölçüleri<br />

çerçe<strong>ve</strong>sinde gerçekleştirebilmiştir, ancak eğitimi <strong>ve</strong> kültürü halka<br />

götürmekle vazifeli bir avuç aydının bu teması <strong>ve</strong> diyaloğu kurma<br />

konusundaki başarıları çok parlak değildir. Osmanlı’dan beri gelen<br />

aydın-halk ayrımı <strong>ve</strong> kopukluğu, maalesef bu aşamada da ortadan<br />

kalkmamış, halk yapılanları özümseyip kabul etmeye çalışırken, aydınlar<br />

da sahip oldukları bilgi <strong>ve</strong> modernizm anlayışı ile aradaki me-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!