01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

550<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

kilenmiş, yurda dönünce de kendi heykelinin yapılması için harekete<br />

geçmiştir. Nitekim Sultan Abdülaziz’i at üzerinde gösteren heykel<br />

1871 yılında C. F. Fuller isimli bir heykeltraşa yaptırılmıştır 1247 . Fakat<br />

Abdülaziz’in bu cesur girişimi dahi heykel sanatı hakkındaki görüşleri<br />

değiştirmeye yetmemiş, kuralı bozmamıştır.<br />

Osmanlı sanatında geleneği olmadığını söylediğimiz heykelin<br />

bir sanat dalı olarak kabul edilip gündeme gelmesi ise ancak<br />

Sanayi-i Nefise Mektebi’nin açılması iledir. Bilindiği gibi Sanayi-i<br />

Nefise resim, hakkâklık (gravür), mimari <strong>ve</strong> oymacılık yani heykel<br />

olmak üzere dört bölümden oluşmuştur. O dönem heykelden oymacılık<br />

olarak bahsedildiği görülmüştür. Yalnız bir temeli, geleneği<br />

olmayan sanatın terimlerinin olmaması da doğal karşılanmalıdır.<br />

Sanayi-i Nefise’nin ilk heykel hocası Yervant Oskan Efendi’dir. Roma<br />

<strong>ve</strong> Paris’te resim <strong>ve</strong> heykel eğitimi alan Yervant Oskan Efendi,<br />

okulun heykel bölümünü kurarak 1908 yılına kadar burada hocalık<br />

yapmıştır. Bölüme öğrenci bulmakta zorluk çekildiği bir dönemde<br />

Oskan Efendi’nin ilk heykel öğrencisi İhsan Özsoy’dur 1248 . Oskan<br />

Efendi’nin diğer öğrencileri arasında İsa Behzat, Mahir Tomruk,<br />

Mehmet Bahri, İzzet Mesrur gibi isimler de yer almıştır 1249 . 1891<br />

yılından itibaren ise heykel bölümü mezunları Avrupa’ya eğitim<br />

görmeleri için gönderilmeye başlanmıştır. Sanayi-i Nefise’de eğitim<br />

alarak Avrupa’nın çeşitli merkezlerine giden öğrenciler zamanla<br />

1247 1871 yılında yapılan bu heykel Münih’te dökülmüştür. Abdülaziz bu heykeli<br />

Beylerbeyi Sarayı’na koydurtmuştur. Ancak onun tahttan indirilmesiyle birlikte<br />

heykelin ilginç serü<strong>ve</strong>ni de başlamıştır. Heykel önce Topkapı Sarayı’na<br />

götürülmüş, oğlu Abdülmecid Efendi’nin halife seçilmesinden sonra da buradan<br />

alınıp Halife’nin Üsküdar Bağlarbaşı’ndaki köşküne konulmuştur. Fakat<br />

Cumhuriyet’in ilân edilmesiyle birlikte, heykel köşkten alınarak tekrar Topkapı<br />

Sarayı’nda bir depoya bırakılmıştır. Nihayet son yıllarda Sultan Abdülaziz’in<br />

meşhur heykeli son durağı olan Beylerbeyi Sarayı’na geri götürülerek eski<br />

yerine yerleştirilmiştir (Mustafa Cezar, Sanatta Batı’ya Açılış <strong>ve</strong> Osman<br />

Hamdi, C. I, Erol Kerim Aksoy Vakfı, İstanbul 1995, s. 149-150). Ek 26:<br />

Abdülaziz’in heykeli.<br />

1248 İhsan Özsoy Sanayi-i Nefise’deki dokuz yıllık eğitimden sonra Avrupa’ya gitmiş<br />

<strong>ve</strong> orada eğitimini tamamlamıştır. Oskan Efendi’nin emekliye ayrılmasıyla<br />

birlikte de okulun heykel hocası olmuştur. İhsan Bey, Ratip Aşir Acudoğlu<br />

<strong>ve</strong> Nijat Sirel gibi öğrencileri yetiştirmiştir (Tansuğ, a.g.e., s. 109).<br />

1249 Cumhuriyet öncesi yetişen heykeltraşlarımız hakkında ayrıntılı bilgi için bk.<br />

Tamer Başoğlu, “Türk Heykel Sanatı”, CDTA, C. IV, s. 896-898.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!