01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

512<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

Avrupa’ya eğitim vs. nedenlerden ötürü giden yazar, sanatçı, öğrencilerin<br />

resim <strong>ve</strong> heykelin yaygın olduğu Batı medeniyeti ile tanışmaları<br />

da bu sanatlar hakkında fikir sahibi olunmasında etkili olmuştur.<br />

Zamanla ülkede hem resme olan ilgi artmış hem de gerekli teknik<br />

bilgi <strong>ve</strong> formasyona sahip ressamlara ihtiyaç duyulur hale gelinmiştir<br />

ki, resim eğitimi <strong>ve</strong>recek kurumların açılması gerektiği fikri de böylece<br />

ağırlık kazanmaya başlamıştır. Bu gereksinimler, güzel sanatlar<br />

alanında eğitim <strong>ve</strong>recek bir kurumun açılma sürecini de kısaltmıştır .<br />

Böylelikle bunu, 1857’de Paris’te Mekteb-i Osmanî’nin kurulması,<br />

Paris’te eğitimlerini tamamlayan, Batılı anlamda Türk resminin temelini<br />

atan Osman Hamdi, Şeker Ahmet <strong>ve</strong> Süleyman Seyid gibi<br />

kişilerin ülkeye dönmesi, 1883 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’nin<br />

açılması, 1908 yılında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin kurulması<br />

gibi gelişmeler takip etmiştir. II. Meşrutiyet sonrasında ise gençler<br />

daha yoğun <strong>ve</strong> düzenli bir şekilde Avrupa’ya eğitim için gönderilmişlerdir.<br />

Bu grupların içinde I. Dünya Savaşı öncesi Avrupa’ya<br />

resim eğitimi almaya giden 1914 Kuşağı ya da Çallı Kuşağı 1152 olarak<br />

bilinen sanatçılar da yer almışlardır. Savaşın çıkmasıyla birlikte<br />

yurda dönmek zorunda kalan sanatçılar 1153 , batıda öğrendikleri yeni<br />

resim teknik <strong>ve</strong> anlayışlarını da ülkeye beraberlerinde getirmeyi başarmışlardır.<br />

1152 İbrahim Çallı, Avni Lifij, Namık İsmail, Nazmi Ziya gibi isimlerden oluşan<br />

sanatçılar, resim bilgi <strong>ve</strong> görgülerini artırmak için çoğu Paris’e olmak üzere<br />

Avrupa’ya gitmişlerdir. Savaş çıktıktan sonra yurda dönen Çallı <strong>ve</strong> arkadaşları,<br />

izlenimcilik anlayışında resimler yapmışlardır. Öyle ki Çallı’nın coşkun lirizmi,<br />

N. Ziya’nın ışık oyunları, A. Lifij’in şiirsel duyarlılığı, F. Duran’ın portreciliği,<br />

H. Onat’ın İstanbul manzaraları vs. her biri farklı vizyona sahip bu<br />

isimler yaptıkları çalışmalar ile Türk resminde ilklere imza atmışlardır (Seyfi<br />

Başkan, “Cumhuriyet Döneminde Sanat”, Türkler, C. XVIII, s. 236-238).<br />

1153 Yurda dönen Çallı Kuşağı sanatçılarından bazıları sonraki yıllarda Sanayi-i Nefise<br />

Mektebi’nde görev almışlardır. Kurumda en uzun hocalık yapanlar ise, İbrahim<br />

Çallı, Feyhaman Duran ile Hikmet Onat’tır. Özellikle Çallı İbrahim tam<br />

33 sene okulda öğrenci yetiştirmiştir (Ahmet Kamil Gören, “Cumhuriyet’in<br />

Kuruluşundan Günümüze Türk Resim Sanatı”, Türkler, C. XVIII, s. 276).<br />

Grup, yetiştirdiği öğrenciler <strong>ve</strong> açtığı sergiler ile resim sanatını halkla buluşturmayı<br />

başarmıştır. 1914 Kuşağı içinde, özellikle İbrahim Çallı’nın ayrı bir<br />

yeri vardır. Elif Naci’nin söylediği gibi, “büyüklüğüne iman edilen” bir sanatçı<br />

olan Çallı, renkli kişiliği, Türk resmine getirdiği yenilikler <strong>ve</strong> sanatı halka yayma<br />

çabaları gibi özellikleri ile bu kuşağın öncüsü olarak Türk resim tarihindeki<br />

yerini almıştır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!