01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

506<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

de Sovyetlerde lideri yüceltme, hatta şahsa tapma şeklinde gelişen<br />

olaylar çerçe<strong>ve</strong>sinde önce Lenin, sonra da Stalin için filmler çekilmiştir.<br />

Sovyet sinemacıları mevcut bu anlayışla, <strong>Atatürk</strong> ile ilgili<br />

filmler çekmek için de bazı teşebbüslerde bulunmuşlardır. Bunların<br />

içinde en önemlisi 1933 yılında Milli Mücadele hakkında film yapmak<br />

isteyen sinemacılardan N. Zarhi’nin Türkiye’ye gelmesidir 1141 .<br />

Öldürülmeyen Adam isimli filmin senaryosu ile ülkeye gönderilen<br />

Zarhi, ilk etapta kendisine yardım edebilecek olan Reşat Nuri, Yakup<br />

Kadri, Aka Gündüz gibi kişilerle tanışmıştır. Türk-Rus artistlerin<br />

oynayacağı <strong>ve</strong> sesli olarak çekilmesi planlandığı belirtilen filmin<br />

senaryosu öncelikle Necip Ali, İsmail Namık, Reşat Nuri, Kâzım<br />

Nami gibi isimlerden oluşan komisyon tarafından incelenmiş <strong>ve</strong><br />

filmin ortaklaşa çekilmesine karar <strong>ve</strong>rilmiştir. Çıkan karar neticesinde<br />

adı geçen filmin tekstinin, Sovyetlerin sinema şirketi sayılan<br />

Leningrad Film Fabrikası “Soyuzfilm” ile Türkiye Eğitim Bakanlığı<br />

adına Reşat Nuri tarafından yazılması, çekimlerin de S. Yutkeviç, N.<br />

Zarhi, S. Vitkin gibi yönetmenlerce yapılması konusunda anlaşmaya<br />

varılmıştır. Fakat ilginçtir, bu kadar hazırlık <strong>ve</strong> görüşmeden sonra<br />

Türkiye, ihtilâlci bir karakter taşıdığı düşüncesiyle filmi çekmekten<br />

vazgeçmiştir 1142 . Yani her türlü sanatsal aktiviteye açık gibi görünen<br />

Ankara, teşebbüsün altında yatan asıl gerçeği anladığını, gösterdiği<br />

bu hassasiyet ile ortaya koymuştur.<br />

Türkiye’nin koyduğu bütün bu tavırlara rağmen Sovyet sinemacılar<br />

yılmamışlar, üstlendikleri misyon gereği Türkiye’de film çekme<br />

çalışmalarını ısrarla sürdürmüşlerdir. Nihayet ertesi sene yani 1934<br />

yılında Türkiye’nin Kalbi Ankara filmini çekmeyi başarmışlardır.<br />

Şöyle ki, Cumhuriyetin onuncu yıl dönümünde yapılan inkılâpların<br />

daha geniş kitlelere anlatılabilmesi için bir film çekilmesi gündeme<br />

gelmiş <strong>ve</strong> <strong>Atatürk</strong>’ün isteği <strong>ve</strong> onayı üzerine de Sovyet sinemacılar<br />

ile temasa geçilmiştir. Türkiye’ye resmi bir ziyaret için gelen Sovyet<br />

1141 Son Posta gazetesinde Sovyet sinemacı Zarhi’nin İstanbul’a geliş tarihi Aralık<br />

1932 olarak <strong>ve</strong>rilmektedir. Gazetede, Zarhi’nin İstanbul’a geldiği, konuyu hazırlamak<br />

için Yakup Kadri, Reşat Nuri, Muhsin Ertuğrul’dan oluşan bir komisyon<br />

teşkil edildiği, aynı zamanda Zarhi’nin İzmir, Bursa, Afyon gibi yerlere<br />

giderek incelemeler yapacağı, sonra da Ankara’ya döneceği üzerinde durulmuştur<br />

(Son Posta, 10 Aralık 1932, s. 3).<br />

1142 Tacibayev, a.g.e., s. 209-210.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!