01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

500<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

senaryoyu incelemiş, yakınındaki bazı kişilere okutmuş <strong>ve</strong> sonuçta<br />

da filmin çekilmesine karar <strong>ve</strong>rmiştir. Ancak bu filmi çekebileceğini<br />

taahhüt eden Münir Hayri önce rejisörlük öğrenebilmesi için Almanya,<br />

İtalya <strong>ve</strong> Rusya’ya gönderilmiş <strong>ve</strong> oralardan ayrı ayrı rejisörlük<br />

yapabileceğine dair belge alarak ülkeye geri dönmüştür. İşte ancak<br />

bundan sonra <strong>Atatürk</strong> kendisine “Şimdi senaryoyu bir daha gözden<br />

geçirelim” demiş, çalışmaların sonunda ise senaryoya “Düzeltmelerden<br />

sonra iyi bir film olur” şeklinde bir not düşmüştür. Sözü edilen<br />

filmin askeri sahneleri üzerinde İsmail Hakkı Tekçe çalışmıştır.<br />

Yalnız <strong>Atatürk</strong>’ün bazı sahnelerinin Kenan Bey tarafından tam filme<br />

alınmaya başlandığı bir dönemde <strong>Atatürk</strong> hastalanmış, dolayısıyla<br />

da çekilmesi düşünülen bu film yarım kalmıştır. <strong>Atatürk</strong> senaryonun<br />

sonuna son kez şu cümleleri yazmıştır: “Bu senaryonun ruhuna sadık<br />

kalınması elzemdir” 1127 .<br />

Görüldüğü gibi <strong>Atatürk</strong>, kendisiyle ilgili filmin Türkiye’de <strong>ve</strong><br />

Türk rejisörler tarafından çekilmesini istemiş, hatta Münir Hayri’nin<br />

yurt dışında eğitime gönderilmesine kadar da gelişmeleri yakından<br />

takip etmeye çalışmıştır ki bu da teşebbüsün ne kadar ciddiye alındığını<br />

fazlasıyla göstermektedir. <strong>Atatürk</strong> tıpkı bir dramaturg gibi filmin<br />

senaryosunu okumuş, düzeltmeler yapmış <strong>ve</strong> çekilmesi için de her<br />

türlü kolaylığı sağlamaktan çekinmemiştir. Fakat ne yazık ki, arzu<br />

edilen bu film hastalığı yüzünden çekilememiştir. Şayet film çekilebilmiş<br />

olsaydı, belki de bugün <strong>Atatürk</strong>’ü, onun bilinmeyen yönlerini<br />

<strong>ve</strong> yaşadıklarını daha yakından <strong>ve</strong> doğru bir şekilde görüp anlama<br />

şansımız olacaktı. Bu teşebbüsün aynı zamanda Türk sineması için<br />

de önemli bir adım olarak tarihimize geçeceğine şüphe yoktur.<br />

1930-38 arası Türk sinema tarihine damgasını vuran önemli gelişmeler,<br />

ortak film çalışmalarının ön plana çıkmaya başlaması 1128 ,<br />

ülkede sesli film tesisatının kurulması için bir takım teşebbüslerde<br />

1127 Egeli, <strong>Atatürk</strong>’ten Bilinmeyen Hatıralar, Gü<strong>ve</strong>n Matbaası, İstanbul 1959, s.<br />

95-98.<br />

1128 Bu dönemde genellikle Türk-Yunan ortak yapım çalışmaları ön plana çıkmıştır.<br />

Örneğin, 1931 yılında Yunan Dağ Film Şirketi, Türkiye’de film çekmek<br />

için teşebbüse geçmiş, Darülbedayi sanatçılarının da rol alacağı müşterek bir<br />

film çalışması işine girişmiştir. Bu girişimler Türkiye’de büyük bir memnuniyetle<br />

karşılanmıştır (Son Posta, 24 Ocak 1931, s. 1).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!