01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ATATÜRK’ÜN SOSYAL VE KÜLTÜREL POLİTİKALARI 485<br />

detmiştir. Örneğin bu hususta yazara göre Muhsin Ertuğrul, “..seçtiği<br />

piyesleri seyircilerine ulaştıran, oyuncusundan seyircisine tiyatroyu<br />

tamamlayan herkesi yetiştirme görevini hiçbir karşılık beklemeksizin<br />

yüklenmiş bir ustadır”. Özellikle 1959’da Şehir Tiyatroları <strong>ve</strong><br />

Operası Mütehassıs Başrejisörlüğü’ne geldikten sonra, çevresinde<br />

toplanan gençlerle çok çalıştığı <strong>ve</strong> Şehir Tiyatrosu’nun o dönem altın<br />

çağını yaşadığı söylenmektedir. M. Ertuğrul’un “çocuklarım” dediği<br />

gençlerle çalışmaları ortak yürüttüğü <strong>ve</strong> onların hızla yükselmesine<br />

imkân tanıdığı da bu eleştirelere cevap olarak <strong>ve</strong>rilmiştir 1087 .<br />

Tiyatromuzun 1927-76 yılları arasında “düşünceleriyle, uygulamalarıyla”<br />

Türk tiyatrosunu biçimlendiren <strong>ve</strong> “yıllar yılı değişmez<br />

yönlendiricisi <strong>ve</strong> yöneticisi” olan Muhsin Ertuğrul’un bütün çalışmalarına<br />

karşılık yetiştirdiği tek bir öğrencinin adının telaffuz edilmemesi<br />

ise oldukça düşündürücüdür. Örneğin bugün nasıl Hikmet<br />

Şimşek, Bülent Arel denilince hemen akla onları yetiştiren hocaları<br />

Zuckmayer geliyorsa, operada nasıl Ebert <strong>ve</strong> öğrencileri örnek gösteriliyorsa,<br />

Ertuğrul’un da herhalde bizzat yetiştirdiği öğrencileri kolaylıkla<br />

sayılabilirdi. Şayet bu yapılamıyorsa, O’nun “çocuklarım”<br />

dediği gençleri yetiştirdiği, bütün bilgi <strong>ve</strong> birikimini onlarla paylaştığı<br />

iddiası da geçerliliğini kaybediyor demektir. Tiyatroda da tek<br />

adam olmak, özellikle tek parti döneminin kurumlarda <strong>ve</strong> yöneticilerde<br />

bıraktığı demokrasi anlayışının bir izi olmalıdır.<br />

<strong>Atatürk</strong>’ün başlattığı kültür politikası ondan sonra da devam ettirilmeye<br />

çalışılmıştır. İsmet İnönü de tıpkı <strong>Atatürk</strong> gibi güzel sanatlara<br />

büyük önem <strong>ve</strong>rmiş <strong>ve</strong> kendi döneminde önemli gelişmelere imza<br />

atmıştır. Tiyatroya yakın ilgi gösteren İnönü’nün zaman zaman konservatuara<br />

gittiği, hatta tiyatro <strong>ve</strong> opera derslerini bizzat denetlediği<br />

gayet iyi bilinmektedir. Cumhurbaşkanı İnönü, yaptığı konuşmalarda<br />

da bu ilgisini <strong>ve</strong> desteğini sürdürdüğünü her fırsatta göstermiştir<br />

1088 . O bu tavrı <strong>ve</strong> ilgisiyle, <strong>Atatürk</strong>’ün kültür politikasının yakın<br />

1087 Efdal Sevinçli, Muhsin Ertuğrul, Arba Yay., İstanbul 1990, s. 200-201, 204,<br />

274-277.<br />

1088 Örneğin 1 Kasım 1944 günü TBMM’de yaptığı konuşmada genel hatlarıyla<br />

değindiği sanat için şunları söylemiştir: “Güzel sanatlara marifimizin <strong>ve</strong>rdiği<br />

ehemmiyetin, milli eğitimde büyük yeri vardır. Güzel sanatlarla Türk milletinin<br />

iyi kabiliyetlerini meydana çıkartıp yükseltmek, büyük amacımızdır” (And,<br />

Türk Tiyatrosunun Evreleri, s. 372).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!