01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ATATÜRK’ÜN SOSYAL VE KÜLTÜREL POLİTİKALARI 483<br />

Ertuğrul’un 25. sanat yılı şerefine Tepebaşı’nda bir jübile yapılmış<br />

<strong>ve</strong> şerefine Hamlet’in III. perdesi, Peer Gynt’ün <strong>ve</strong> Lüküs Hayat’ın<br />

ise II. perdeleri sunulmuştur 1082 . Sovyetler ile sıcak teması olan sanatçı<br />

bu gününde yalnız bırakılmamış <strong>ve</strong> Sovyet sanatçıları ile idari<br />

makamları tarafından kendisine kutlama telgrafları gönderilmiştir.<br />

Hatta onun hakkında 28 Kasım 1934 tarihli Literaturnaya gazeta da<br />

Türkolog D. Magazannikah ile M. Mihaylov’un makaleleri neşredilmiştir<br />

1083 . M. Ertuğrul’dan sonra Şehir Tiyatrosunun emektar oyuncularından<br />

İsmail Galip <strong>ve</strong> Naşit için de 25. sanat yılları dolayısıyla<br />

birer jübile düzenlenmiştir 1084 . 1936 yılından itibaren ise Ertuğrul,<br />

Carl Ebert’in ülkeye gelmesiyle birlikte Ankara Devlet Konservatuarı<br />

için çalışmalara başlamıştır. Haftada bir gün Ankara’da ders <strong>ve</strong>ren<br />

M. Ertuğrul, geri kalan günlerde de İstanbul Şehir Tiyatrosu’ndaki<br />

çalışmalarına devam etmiştir 1085 .<br />

Görüldüğü gibi M. Ertuğrul, Türk tiyatrosunda olumlu olumsuz<br />

pek çok önemli gelişmeye imza atan <strong>ve</strong> döneme damgasını vuran bir<br />

isimdir. Ancak tiyatro için yaptıklarının yanı sıra, Türk tiyatrosunda<br />

elli yılı aşkın bir süre “tek adam”lığa oynaması, işleri tek başına<br />

yürütmek istemesi <strong>ve</strong> genç tiyatrocu yetiştirmemesi gibi nedenlerden<br />

ötürü ciddi eleştirelere maruz kalmaktan da kurtulamamıştır. En<br />

önemli eksikliğinin ise, Batı tiyatrosunu baz aldığı, oradaki gelişmeleri<br />

hemen aktarmaya çalıştığı <strong>ve</strong> yaratıcılıktan ziyade “devşirmeci,<br />

aktarmacı” olduğu söylenmektedir. Hatta onun bu yönünün ülkede<br />

1082 Son Posta, 30 Mart 1934, s. 3; Ertuğrul, Benden Sonra Tufan Olmasın, s.<br />

502-503.<br />

1083 Tacibayev, a.g.e., s. 203.<br />

1084 Son Posta, 9 Ocak 1936, s. 7; 28 Ocak 1936, s. 7.<br />

1085 M. Ertuğrul, 1947-58 yılları arasında önce ADK’da Tatbikat Sahnesi’nin, sonra<br />

da Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nün başında bulunmuştur. Bu görevi<br />

esnasında Bursa <strong>ve</strong> İzmir’de 1956 yılında Devlet Tiyatrosu sahnelerini<br />

kurmuştur. Ondan sonra yerine Max Meinecke sanat yönetmenliğine getirilmiştir.<br />

Ancak 1958 yılında görevinden istifa eden M. Ertuğrul, Haziran 1959<br />

tarihinde tekrar Şehir Tiyatrosunun başına geçirilmiştir. Bu kez de 1959-66<br />

yılları arasında görev yapmış, ancak başrejisörlük kadrosunun kaldırılması<br />

yüzünden yine görevinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Belediye meclisinin<br />

24 Ekim 1968 günlü toplantısında yeniden göre<strong>ve</strong> getirilmek istendiyse de sanatçı<br />

bu kez görevi kabul etmemiştir. Ondan sonra Şehir Tiyatrosu Vasfi Rıza<br />

Zobu ile yoluna devam etmiştir (“Muhsin Ertuğrul”, Ana Britannica, C. XX,<br />

s. 252).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!