01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ATATÜRK’ÜN SOSYAL VE KÜLTÜREL POLİTİKALARI 39<br />

seçimlerine aday göstermesi <strong>ve</strong> Halk Partisi’ne karşı liste hazırlamaları<br />

75 , örgütün hem CHP ile arasının açılmasına hem de endişelerin<br />

artmasına neden olmuştur. Yine Hamdullah Suphi, Ahmet Ağaoğlu<br />

gibi Türk Ocaklarının önde gelen isimlerinin SCF’da yer almaları<br />

ise mevcut hoşnutsuzluğu iyice perçinlemiştir. Aynı günlerde<br />

Darülfünun’da bazı hocaların SCF’ya girerek faaliyet göstermeleri<br />

de büyük tepki çekmiş <strong>ve</strong> bu durum Hükümetin hocaların siyasetle<br />

faal olarak ilgilenemeyecekleri görüşünü ileri sürmesine kadar gitmiştir<br />

76 . Ayrıca SCF’nın kurulduğu günlerde Türk Ocaklarının partinin<br />

birer şubesi gibi çalışması <strong>ve</strong> H. Suphi’nin ani <strong>ve</strong> sert çıkışları<br />

ile söylemleri de ocakların tüzel kişiliğine son <strong>ve</strong>rilmesinde çok<br />

etkili olmuştur 77 . Dolayısıyla CHP ile Türk Ocaklarını karşı karşıya<br />

75 Baydar, a.g.e., s. 73; Emre Kongar, <strong>Atatürk</strong> <strong>ve</strong> Devrim Kuramları, Türkiye<br />

İş Bankası Yay., Ankara 1981, s. 363.<br />

76 1930-31 döneminde Darülfünun hocalarının siyasetle meşgul olup olamayacakları<br />

ciddi bir tartışma konusudur. Aslında bu tartışma bazı hocaların SCF’na<br />

girmesiyle başlamıştır. Örneğin İsmail Hakkı Baltacıoğlu bir yandan hocalık<br />

yapmış, bir yandan da SCF’nın İstanbul Vilâyet Ocağı reisliğini fiilen yürütmüştür.<br />

Yine Şekip Tunç da aynı partide faal üye olarak çalışmıştır. Fakat daha<br />

sonra Şekip Bey partiden istifa etmiş, Baltacıoğlu da sadece ocak reisliğinden<br />

ayrılmıştır. Bu süreçte üni<strong>ve</strong>rsite hocalarının devlet memuru olup olmadıkları<br />

ise sürekli tartışılmıştır. Oysa ki; Hükümet 1924 yılında Darülfünun’a<br />

ilmi özerkliğin yanı sıra bir de idari özerklik tanımış <strong>ve</strong> hocaların statüsünün<br />

devlet memurlarından farklı bir şekil almasına neden olmuştur. Ancak konu<br />

SCF olunca işler değişmiş <strong>ve</strong> Hükümet onların siyasetle uğraşamayacaklarını<br />

açıklamıştır. Bu arada Maarif Vekâleti SCF’da faaliyet gösteren hocalar hakkında<br />

hiçbir işlem yapmamıştır. Kısacası Darülfünun hocalarından Nurettin<br />

Ali Bey, Şemsettin Bey <strong>ve</strong> Neşet Ömer Bey’in CHP’de faal olarak çalıştıkları<br />

düşünülecek olursa, Hükümetin tavrının hocalardan ziyade SCF’ya olduğunu<br />

anlamak zor olmayacaktır. Ayrıntılı bilgi için bk. Arslan, a.g.e., s. 119-122.<br />

77 Hamdullah Suphi Tanrıö<strong>ve</strong>r, tüm direnişine rağmen Ocakların kapatılmasını<br />

önleyememiştir. Anılarında Onun bu durumu bir türlü hazmedemediği, bu olayın<br />

tüm dünyasını yıktığı <strong>ve</strong> manen çok yaralandığı, bu yüzden de <strong>Atatürk</strong>’e<br />

kırgın olduğu ifade edilmiştir. Hatta Hamdullah Suphi bu konuda bir de anısını<br />

aktarmıştır. <strong>Atatürk</strong> birgün Türk Ocağı’nı ziyaretten çıkarken kendisiyle<br />

oldukça sert konuşmuş <strong>ve</strong> ona “Hamdullah, hangi Türk Ocağına gitsem,<br />

hepsi gayrımemnunlarla dolmuş. Bana neler sormadılar, neler söylemediler”<br />

demiştir. Bunun üzerine H. S. Tanrıö<strong>ve</strong>r de “Tabii Paşam, onlar başlarında bir<br />

sultan değil, reisicumhur olduğunu biliyorlar <strong>ve</strong> onun için çekinmeden içlerini<br />

döküyorlar. Onları böyle konuşmaya sizin getirdiğiniz yeni rejim alıştırdı”<br />

şeklinde bir cevap <strong>ve</strong>rmiştir. Tanrıö<strong>ve</strong>r, M. Baydar’a anlattığı bu anısından<br />

sonra konuşmasını söyle bitirmiştir: “Yavrum, hiçbir zaman ikinci olmaya tahammül<br />

edemezdi” (Baydar, a.g.e., s. 74-75).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!