01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

428<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

1930 yılı, İstanbul <strong>ve</strong> tiyatro deyince akla ilk gelen gelişmelerden<br />

biri de yeni kurumlar <strong>ve</strong> yeni tiyatro topluluklarıdır. Çünkü<br />

Darülbedayi’nin yaşadığı sorunlar, çok sayıda sanatçının kurumdan<br />

ayrılarak kendilerine yeni bir yol çizmesiyle sonuçlanmıştır. Aslında<br />

bu bir arayış dönemidir. İşte bu dönemin en çarpıcı örneklerinden biri<br />

de, Darülbedayi’nin kalıplaşmış tiyatro anlayışına karşı çıkan Ercüment<br />

Behzat (Lav) <strong>ve</strong> Ertuğrul Sadi (Tek) nin Aralık ayının sonlarında<br />

956 kurdukları Türk Akademi Tiyatrosu (TAT) isimli topluluktur.<br />

Farklı bir anlayışla kurulan toplulukta, Rıfat Oğuz, Ömer Lütfi, Seza<br />

Kâmuran, Fatma Dürnev, Muvaffak İhsan, Hakkı Nezih gibi sanatçılara<br />

yer <strong>ve</strong>rilmiştir. Çalışmalarını Şehzadebaşı’ndaki Hilâl Tiyatrosunda<br />

sürdüren TAT, ilk olarak Ercüment Behzat’ın yazdığı Rejisör<br />

Nasıl Çalışıyor ya da Bravo Rejisör isimli komediyi sahneye koymuştur.<br />

Bu oyunun tamamen Muhsin Ertuğrul’u <strong>ve</strong> Darülbedayi’yi<br />

eleştirmek için sahnelendiği belirtilmektedir. TAT, “Türk tiyatro tarihinde<br />

bir görüşü yansıtması <strong>ve</strong> bir tür başkaldırı niteliği taşıması<br />

bakımından önemli bir adım” 957 olarak gösterilmektedir. Ancak buna<br />

rağmen uzun ömürlü olamamış <strong>ve</strong> 1931 yılının ilk aylarında topluluk<br />

dağılmıştır. Şunu söyleyebiliriz ki, 1930’lar ülkede pek çok<br />

gelişimin <strong>ve</strong> değişimin başladığı, belki sanatta da demokratikleşme<br />

sürecinin <strong>ve</strong> mücadelenin <strong>ve</strong>rilmeye başlandığı bir geçiş dönemidir.<br />

En azından örneklerini <strong>ve</strong>rdiğimiz bu oluşumlar, yaşanan tartışmalar<br />

<strong>ve</strong> ayrılıklar daha sonraki süreçte önemli kazanımları beraberinde<br />

getirmiştir. Örneğin daha 1930’larda TAT’ın başlattığı bu tutum, tam<br />

otuz yıl sonra Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) <strong>ve</strong> Dostlar Tiyatrosu<br />

şeklinde yeniden tezahür etmiştir.<br />

1930 yılının önemli sanat olayları arasında Ankara’da Yeni Türk<br />

Ocağı Tiyatrosu’nun açılması da zikredilmelidir. Nisan 1930 tarihinde<br />

İstanbul’dan Darülbedayi sanatçıları da bu açılışa giderek şehirde<br />

bazı temsiller <strong>ve</strong>rmişlerdir. Sanatçılar burada repertuarlarındaki<br />

Hamlet, Müraî, Muhayyel Hasta gibi klasiklerle, Alman <strong>ve</strong> Fransız<br />

956 Eylül 1930 tarihli bir gazetede, Türk Akademi Tiyatrosu adıyla bir tiyatronun<br />

kurulacağını, bunun için Hükümete müracaat edildiğini, topluluk için bir yabancı<br />

rejisör getirileceğini, hatta bir Alman profesör ile de temasa geçilmiş<br />

olduğunu öğreniyoruz (Son Posta, 28 Eylül 1930, s. 2).<br />

957 Cumhuriyet’in 75. Yılı, C. I, s. 102.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!