01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ATATÜRK’ÜN SOSYAL VE KÜLTÜREL POLİTİKALARI 411<br />

tada belki de opera eserlerinin yazılabilmesi için bazı faktörlerin ön<br />

plana çıkması gerekmektedir. Süre, finansman <strong>ve</strong> teşvik gibi. Çünkü<br />

daha öncede belirttiğimiz gibi opera hazırlanması son derece zor <strong>ve</strong><br />

masraflı bir sanattır. En başta opera yazmak, başlıbaşına çok zor bir<br />

iştir. Bir kompozitörün bir opera eserini en az üç yıl gibi bir sürede<br />

hazırladığı düşünülürse bu daha iyi anlaşılabilir. Türkiye’de opera<br />

bestecilerinin desteği <strong>ve</strong> teşviki işte bu noktada önem kazanmaktadır.<br />

İyi bir finansman sağlanırsa, sorunlar asgariye indirilirse, iyi<br />

niyet <strong>ve</strong> akılcı bir tavırla yaklaşılırsa, ülkemizde de yılda yaklaşık en<br />

az yirmi hatta elli eser <strong>ve</strong>rilebileceği 921 söylenmektedir. Şayet <strong>Atatürk</strong><br />

döneminde olduğu gibi ondan sonra da gerekli teşvik sağlansaydı,<br />

bugün Türk repertuarı çok daha zengin olabilirdi.<br />

<strong>Atatürk</strong>’ün hedeflediği milli opera 922 için kendi konularımızı librettolar<br />

haline getirmemiz, kendi melodilerimiz, çalgılarımız, danslarımız,<br />

motiflerimiz, giysilerimiz ile bir bütün oluşturarak operalar<br />

yazmamız gerekmektedir. Sabahattin Kalender’in bu noktada çok<br />

isabetli bir yaklaşımı vardır 923 . Kalender’e göre, nasıl Wagner’siz<br />

bir Alman operası, Verdi’siz bir İtalyan operası düşünülemezse, işte<br />

Türk bestecileri <strong>ve</strong> onların eserleri olmadan da Türk operası söz<br />

konusu olamaz. Zaten <strong>Atatürk</strong>’ün tespit ettiği en büyük eksiklik de<br />

budur. Yalnız sadece yerel yapıtların yazılıp hazırlanması da tek başına<br />

birşey ifade etmemektedir. Bu noktada onların devlet operalarında<br />

sürekli oynanmasına da imkân tanınmalıdır. Örneğin devlet<br />

operalarında yerli eserlerin oynanmasına karşı bir isteksizlik olduğu<br />

ileri sürülmektedir. Bunda standart operaların, sonuçları iyi bilindiği<br />

için sahnelenmesinin daha kolay olduğu gibi faktörler etkili olabilir.<br />

Örneğin bugün sezonda yaklaşık altı-yedi oyunu birden oynayan<br />

921 Yalçın Tura’nın bu konuda yaptığı hesap hakkında bk. Tura, a.g.m., s. 7-13.<br />

922 Halil Bedii, daha Cumhuriyetin ilk yıllarında milli opera vücuda getirmenin<br />

öneminden bahsetmiş <strong>ve</strong> olayı halk terbiyesi kapsamında ele almıştır. Ona<br />

göre, opera halkın musiki anlayışını değişterecek, zevk <strong>ve</strong> telâkkilerimizde bir<br />

inkılâp meydana getirebilecek bir sanattır. Bu yüzden de ilk hedef milli opera<br />

olamalıdır. Tabii bu çok kolay bir iş değildir. Ancak <strong>Atatürk</strong>’ün yakın ilgisi, çabası<br />

bu süreci hızlandırmış <strong>ve</strong> kolaylaştırmıştır ( Halil Bedii, “Halk Terbiyesi<br />

<strong>ve</strong> Operalar”, Ülkü, C. III, S. 15, Mayıs 1934, s. 202-205).<br />

923 Kalender, a.g.m., s. 203.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!