01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

398<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

leklerinin zir<strong>ve</strong>sine gelmiş bu kişilerin aynı konuda ortak bir görüşü<br />

paylaşamadıkları da görülmüştür. Örneğin M. Ertuğrul ancak Ebert<br />

ülkeden gittikten sonra Devlet Tiyatro <strong>ve</strong> Operası’nın genel müdürlüğü<br />

görevini üstlenmiştir (1949-51 <strong>ve</strong> 1951-58). Asıl görev paylaşımı<br />

sorunu ise Hindemith ile Ebert arasında yaşanmıştır. Her ikisinin<br />

meslek alanlarının birbirine olan yakınlığı bunda çok etkili olmuştur.<br />

Çünkü opera sanatı esasında herşeyden önce müziktir. Ama diğer<br />

taraftan da bir sahne sanatıdır. Dolayısıyla Hindemith’in opera bölümü<br />

kurulurken bütün bölümlerle yakından ilgilenmesi Ebert’i bir<br />

süre tedirgin etmiştir. Fakat Ebert, opera bölümündeki çalışmalarını<br />

Hindemith’in müdahale etmesine fırsat <strong>ve</strong>rmeden tamamlamayı başarmıştır<br />

890 .<br />

Devlet Tiyatroları <strong>ve</strong> Devlet Opera <strong>ve</strong> Balesi’nin çağdaş teknik<br />

<strong>ve</strong> estetik açısından kurucusu olan Ebert <strong>ve</strong> müzik bölümünün kurucusu<br />

Hindemith, Ankara’ya geldikleri ilk günlerde, başlattıkları reform<br />

hareketinin sonuçlarını ne kadar kestirebilmişlerdi ya da yerli<br />

Türk operalarının yazılıp icra edilecek olmasına, dünya literatürünün<br />

klasikleşmiş eserlerinin Türk öğrenciler tarafından başarıyla oynanmasına<br />

ne kadar inanmışlardı? Aslında bu sorulara hemen olumlu bir<br />

cevap <strong>ve</strong>rmek mümkün değildir. Çünkü Osmanlı döneminde saray<br />

<strong>ve</strong> çevresiyle sınırlı olan opera <strong>ve</strong> bale sanatlarıyla Türk halkı gerçek<br />

manada yeni yeni tanışıyordu. İkincisi <strong>ve</strong> en önemlisi de imkânlar sınırlıydı.<br />

Gerçek anlamda bir konservatuar yeni kurulmuş <strong>ve</strong> eğitime<br />

de sıfırdan başlanmıştı. O yüzden böyle bir ortamda bu çalışmadan<br />

alınacak sonucun boyutunu <strong>ve</strong> başarısını önceden kestirmek biraz<br />

zor olacaktı. Ama herşeye rağmen Şan Bölümü öğrencileri, Ebert’i<br />

<strong>ve</strong> Hindemith’i bile şaşırtan müthiş bir inanç <strong>ve</strong> azimle çalışarak<br />

yaklaşık iki yıl gibi bir sürede en zor oyunları icra edebilecek düzeye<br />

ulaşmışlardır. Öyle ki, sonuçtan duyduğu memnuniyet üzerine<br />

<strong>Atatürk</strong>, Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan vasıtasıyla Ebert’e kaç<br />

yıl sonra Türkçe bir opera oynanabileceğini sordurmuştur. Bu soru<br />

üzerine Ebert de Bakana beş yıl cevabını <strong>ve</strong>rmiştir 891 . Kemal <strong>Atatürk</strong><br />

890 C. M. Altar, “Carl Ebert’in Devlet Konservatuarı İle Devlet Tiyatro <strong>ve</strong> Operasının<br />

Kuruluşuna Katkısı”, Milli Kültür Dergisi, C. II, S. 3-5, Ağustos-Eylül-<br />

Ekim 1980, s. 56-57.<br />

891 Altar, a.g.m., s. 58.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!