01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

392<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

opereti, Ekrem Reşit Rey’in yazdığı <strong>ve</strong> kardeşi Cemal Reşit Rey’in<br />

bestelediği Lüküs Hayat’tır. Onun arkasından Saz-Caz, ÜçSaat, Deli<br />

Dolu gibi operetler gelmiş, bu operetlerde Hazım Körmükçü, Vasfi<br />

Rıza Zobu, Bedia Muvahhit gibi tiyatro sanatçıları oynamışlardır<br />

881 . Müzikli oyunlara olan bu rağbet cumhuriyetin ilk yıllarında<br />

da devam etmiştir 882 . 1930’lu yıllara damgasını vuran isim de yukarıda<br />

bahsedildiği üzere Cemal Reşit Rey olmuş, ancak bu sanat türü<br />

1940’lardan sonra ülkemizde giderek gözden düşmüştür.<br />

Edebiyat, tiyatro, resim, heykel, dans, bale <strong>ve</strong> müziğin bir arada<br />

olduğu opera sanatı, aslında çok zor, masraflı, ama bir o kadar<br />

da güzel <strong>ve</strong> etkileyici bir sanattır. Nitekim onun büyüsüne kapılan<br />

Osmalı sarayı <strong>ve</strong> çevresi de gösterdikleri ilgi <strong>ve</strong> destek sayesinde bu<br />

sanatı ayakta tutmayı başarmıştır. Bu dönemde sanat, âdeta sarayın<br />

tekeli altına girmiş, onun maddi <strong>ve</strong> manevi desteğiyle yaşama şansı<br />

bulmuştur. Bu yaklaşım <strong>ve</strong> ilgi opera sanatının kaderini de yakından<br />

etkilemiştir. Çünkü bugün de opera, genellikle belli bir çevre<br />

tarafından sevilen, anlaşılan, takdir edilen sanat imajı ile varlığını<br />

sürdürmeye çalışmaktadır. Dönemin en önemli gelişmesi ise başkent<br />

İstanbul’un bu dönemde dünyanın en önemli kültür merkezlerinden<br />

biri haline gelmiş olmasıdır. Öyle ki, Batıda dünya prömiyeri yapılan<br />

pek çok opera aynı yıl <strong>ve</strong>ya en geç ertesi yıl Türkiye’de oynanmıştır.<br />

Ancak halkın tercihi yine de operet türü oyunlardan yana olmuştur.<br />

Bu süreçte çok sayıda yerli operet yazılıp oynanmıştır. Fakat opera<br />

konusunda türün yerli örneklerinin ortaya çıkması pek mümkün olmamıştır.<br />

Çünkü bu dönemde milli bir operadan bahsetmek oldukça<br />

zordur. Milli operanın doğması, opera sanatının halk nezdinde de<br />

881 Ataman, a.g.e., s. 77.<br />

882 Dönemin basını hem operetlere hem de operet sanatçılarına geniş ayırır. Örneğin<br />

1931 yılında gazetelerde yeni operet artistlerinin fotoğraflarıyla birlikte çalışmalarından<br />

uzunca bahsedilir. Yeni operet artisti Melek Hanım ile Leyla Saz<br />

Hanımın torunu Celile Kenan Hanım bu isimlerden bazılarıdır (Son Posta,<br />

15 Eylül 1931, s. 1; 30 Eylül 1931, s. 1). Yine 1930 sonlarına doğru özellikle<br />

de yaz aylarında İstanbul’da operet temsillerinin arttığı görülmektedir. 1937<br />

yazında birkaç yerde birden temsiller devam etmiştir. Örneğin, Beylerbeyi İskele<br />

Tiyatrosu’nda Pipiça opereti <strong>ve</strong> Tarla Kuşu opereti, Beşiktaş Suat Park’ta<br />

Enailer opereti, Bostancı İskele Aile Bahçesinde Eski Hamam Eski Tas opereti<br />

bunlardan birkaçıdır (Son Posta, 13 Temmuz, 18 Temmuz, 20 Temmuz, 2<br />

Ağustos 1937).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!