01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

354<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

söylemlere de yol açmıştır 779 . Netice itibarıyla bugün gelinen noktaya<br />

bakıldığında; <strong>Atatürk</strong>’ün çok sesli müzik konusundaki arzu <strong>ve</strong><br />

direktiflerinin tam anlamıyla anlaşılarak gerçekleştirildiğini <strong>ve</strong> hatta<br />

bir Musiki Politikasının oluşturulduğunu söylemek oldukça zordur.<br />

Fakat bugün Cumhuriyetin ilk yıllarında müzik türünün siyasal kararlarla<br />

belirlenmesi <strong>ve</strong> estetiğin geri plana atılması gibi hususlar her<br />

ne kadar eleştiriliyorsa da, dönemin müziğe getirdiği ivmeyi takdir<br />

etmemek yine de mümkün değildir.<br />

3. Türk Beşleri<br />

<strong>Atatürk</strong> görüldüğü üzere, ulusal Türk müziğinin oluşturulup yüceltilmesi<br />

<strong>ve</strong> evrensel müzik dünyasındaki yerini alabilmesi uğruna<br />

1934 yılına kadar süren müzik inkılâbının ilk devresinde 780 bazı<br />

önemli gelişmelere imza atmıştır. İlk olarak 1925’te açılan yarışma<br />

sınavları ile sanatçı <strong>ve</strong> öğretmen yetiştirmek üzere Berlin, Paris, Budapeşte,<br />

Prag gibi merkezlere yetenekli öğrenciler gönderilmiştir.<br />

1926 yılında konservatuarda Türk Sanat Müziği <strong>ve</strong> çalgılarının öğretimi<br />

yasaklanmış, tambur, ud sanatçıları viyolonsel, keman gibi çalgılara<br />

yöneltilmiştir. Devlet, çok sesli müzik temel kuram kitaplarını<br />

ancak 1928-30 arasında yayımlayabilmiştir. 1932 sonrası Halkevlerinde<br />

halka açık mandolin, koro vs. kursları açılmaya başlanmıştır.<br />

İşte bu dönemde biraz da Gökalp’in görüşlerinden haraketle, ilk çok<br />

sesli parçalar “daha çok halk ezgilerimizin batıda kullanılan belli<br />

başlı besteleme teknikleriyle çokseslendirilmesi biçiminde” ortaya<br />

çıkarılmıştır. Halk ezgilerimiz ile makamsal müziğimizin geleneksel<br />

öğeleri kullanılarak özgün eserler <strong>ve</strong>rilmiştir. Bu ilk eserlere örnek<br />

olarak; Cemal Reşit Rey’in Enstantaneler’i (1931), Ulvi Cemal<br />

779 Bir dönem Batı müziği modern, ileri bir sanat, Türk müziği de ilkel <strong>ve</strong> tek<br />

ses olarak gündeme getirilir. Bu konudaki tartışmalar ülkede düzenlenen bazı<br />

konferanslara kadar uzanır. Örneğin, Dokuz Eylül Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nin düzenlediği<br />

I. Ulusal Müzik Sempozyumuna katılan Adnan Saygun, bir ara “ilkokullara<br />

Türk müziği derslerinin konma aşamasına gelinmiş olmasını” ağır bir<br />

dille eleştirmiş <strong>ve</strong> bu durumu “irticanın sarıksız olarak geri dönmesi” şeklinde<br />

yorumlamıştır. Bu son derece tartışmalı yaklaşımı C. Tanrıkorur “çok acı <strong>ve</strong><br />

düşündürücü” bulduğunu yazmaktadır (Tanrıkorur, a.g.e., s. 56-57).<br />

780 N. Gedikli, adı geçen tezinde müzik devrimini; İlk devre 1924-34, İkinci devre<br />

1935-50, Üçüncü devre 1950’den günümüze şeklinde üç devrede ele almaktadır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!