01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ATATÜRK’ÜN SOSYAL VE KÜLTÜREL POLİTİKALARI 345<br />

Gregoriens) olarak bilinen çalışmasını ortaya koymuştur. Gregor Ezgileri<br />

zamanla yerini “organum” adlı çok sesliliğe bırakmıştır. Çok<br />

sesli müziğin zamanla kilise dışına çıkmasıyla birlikte bazı yeni müzik<br />

türleri de ortaya çıkmıştır (ballate’lar gibi) 757 .<br />

Bir başka ifadeyle “Çokseslilik, başka başka seslerin, teorik uygulamalar<br />

<strong>ve</strong> kompozisyon bilimi doğrultusunda, üstüste istif edilmeleriyle<br />

elde edilen cümlelerin bir anda <strong>ve</strong> bir arada seslendirilme”sidir.<br />

Bu müzik türü “sınırsız bir anlatım gücü <strong>ve</strong> hayaletme zenginliği kazandırmakta,<br />

yani bir bakıma hayatın kendisini, çağdaş doğrultuda<br />

simgeleştirerek sanata dönüştürmektir” 758 . “Çokseslilik, eserleri <strong>ve</strong><br />

deneyimleriyle tanınmış büyük sanat <strong>ve</strong> bilim adamlarının, yüzyıllar<br />

boyu yazmış oldukları teknik eserlerden oluşan zengin kitaplığa sahip<br />

bir yaratıcılığın ürünüdür” 759 .<br />

Günümüzde Avrupalıların uğraştığı müzik, “Bir sekizli içinde 12<br />

eşit aralıklı ses sistemine dayandığı” söylenen <strong>ve</strong> Majör-Minör gibi<br />

sadece iki ana dizi kalıbı ile iki ana ritm kalıbından oluşan çok sesli<br />

müzik türü olarak isimlendirilmektedir. Avrupa’nın aksine, 590 makam<br />

<strong>ve</strong> 75 değişik ritm kalıbına sahip olan Türk müziği ise tek sesli<br />

müzik kapsamında ele alınmaktadır760 . Bizde çok sesliliğin Sultan<br />

II. Mahmud’dan itibaren bazı ihtiyaçları karşılamak üzere başladığı<br />

söylenmektedir. II. Mahmud gerçekten hem Türk müziğinin hem de<br />

çok sesli müziğin gelişmesini sağlamış, her iki müzik türüne de döneminde<br />

yer <strong>ve</strong>rmiştir. Bu dönemde bilindiği gibi İstanbul, yabancı<br />

sanatçıların konserler <strong>ve</strong>rdiği, opera <strong>ve</strong> operetlerin rahatça oynandığı<br />

bir merkez durumuna gelmiştir. Çok sesliliğin II. Mahmud ile<br />

birlikte kesin olarak benimsenmesinden sonra, saray <strong>ve</strong> ona yakın<br />

çevreler bu müzik türünü Avrupa tarzı yaşamın bir parçası olarak<br />

görmüşlerdir. XIX. yüzyıla gelindiğinde ise udun yerini artık piyano<br />

almıştır. Aslında bu, değişimin açık bir göstergesidir. II. Mahmud,<br />

hem sanata hem de her iki müzik türüne önem <strong>ve</strong>rmesi <strong>ve</strong> çok sesli<br />

müziğin ülkeye girmesinde etkili olması dolayısıyla, bize Cumhuriyet<br />

döneminde <strong>Atatürk</strong>’ün bu konudaki <strong>politikaları</strong>nı çağrıştırmakta-<br />

757 Tanrıkorur, a.g.e., s. 56-57.<br />

758 Altar, “Müzikte Neden Çokseslilik?”, s. 749-750.<br />

759 Altar, a.g.m., s. 760.<br />

760 Tanrıkorur, a.g.e., s. 56-57.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!