01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

320<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

okulda Aralık 1930’dan itibaren her Cuma ücretsiz halk konserleri<br />

ile her öğretim yılı sonunda yıllık konserler <strong>ve</strong>rilmesi söz konusu<br />

olmuştur. Nitekim <strong>Atatürk</strong> başta olmak üzere dönemin devlet erkânı<br />

<strong>ve</strong> yabancı diplomatlar bu merkezin müdavimleri haline gelmişlerdir.<br />

Bu arada okulun öğretmenleri tarafından <strong>ve</strong>rilen konferanslar da<br />

büyük rağbet görmüştür. Bunların içinde Ankara Türk Ocağında 3<br />

Nisan 1930 günü okulun tarih öğretmeni Afet İnan’ın <strong>ve</strong>rdiği konferans<br />

(kadınların seçme hakkı konulu) ilk örneği teşkil etmiştir 691 .<br />

Musiki Muallim Mektebi, Yeni Türkiye’nin gündemine Batı<br />

müziği’nin hızlı bir giriş yapmasına neden olmuştur. Aslında Batı<br />

müziği ülkeye ilk olarak Osmanlı döneminde girmeye başlamış <strong>ve</strong><br />

eğitimi de Darülelhan ile <strong>ve</strong>rilmeye çalışılmıştır. Cumhuriyet döneminde<br />

de Batı müziğini yerleştirme misyonunu Musiki Muallim<br />

Mektebi üstlenmiştir. Bunun sonucunda ise Cumhuriyetin onuncu<br />

yılına dek, geçen on yıllık süreçte eski ile yeninin mücadelesi hiç<br />

bitmeden devam etmiştir. Müzik alanında şunu söyleyebiliriz ki,<br />

geçen on yılın sonunda alafranga yani Batı müziği galip gelmiştir.<br />

Hatta tek sesli, çok sesli tartışmalarında Türk müziği çoğu kez “iptidai”<br />

görülmüştür. En basitinden o yıllarda Peyami Safa, Cumhuriyet<br />

gazetesindeki bir yazısında milli musikimizin artık meyhanelerden<br />

başka bir yerde dinlenmesine imkân kalmadığını yazabilmiştir 692 .<br />

Safa yazısının son bölümünde ise alaturka müziğin içinde bulunduğu<br />

durum <strong>ve</strong> geleceği hakkında “...Alaturka musikînin hemen bütün<br />

sanatkârları, halkı bugün bir konser salonuna değil, topyekün meyhanelere<br />

çağırıyorlar. Alkolün <strong>ve</strong> musikînin da<strong>ve</strong>ti birleşince, dinleyiciler<br />

arasında da alkolik <strong>ve</strong> musikî dostu birbirine karışıyor. Bunda<br />

içki satanlarla beraber çalgı çalanlar <strong>ve</strong> şarkı söyleyenler de birşeyler<br />

kazanabilirler, fakat alaturka musikînin pek çok şey kaybettiğine,<br />

hayatını <strong>ve</strong> istikbâlini kaybettiğine hiç şüphe yoktur. İçkili bahçelerde<br />

alaturka musikîyi yaşattığını zanneden bestekâr aldanıyor: Pek<br />

yakın bir istikbâlin Türkleri, bu meyhane zırıltılarına ne alaturka,<br />

ne de musikî diyeceklerdir. Bilâkis, bu sesin içinde musikîye benzer<br />

bir şey kaldıysa, içki, onu da sanat tarihinin en şerefsiz mezarlığına<br />

doğru ite kaka sürüp götürüyor” şeklinde bir yorum yapmıştır.<br />

691 Ayın Tarihi, S. 82-83, s. 7119; Öztürk, a.g.e., s. 200-201.<br />

692 Peyami Safa, “Meyhaneye Düşen Musikî”, Cumhuriyet, 5 Eylül 1937, s. 3.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!