01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ATATÜRK’ÜN SOSYAL VE KÜLTÜREL POLİTİKALARI 309<br />

lerinde milli musikinin nasıl doğduğunu anlatmıştır. Ona göre milli<br />

musiki XIX. yüzyılda uyanmaya başlamış <strong>ve</strong> ortaya çıkmasına neden<br />

olan kişi de “musikide milliyetin alemdarı olan” dünyaca ünlü<br />

artist Liszt olmuştur. Selim Sırrı’ya göre yapılması gereken ilk iş,<br />

Batı müziği ritmine alışmak, ama diğer taraftan da uluslararası müzik<br />

tekniğini öğrenerek, benimseyerek kendi öz, milli müziğimizi<br />

oluşturmak olmalıdır 652 . Zaten <strong>Atatürk</strong>’ün de üzerinde ağırlıklı olarak<br />

durduğu nokta, musikinin milli olması gerektiğidir. Hatta sırf bu<br />

konuya açıklık getirmek için <strong>Atatürk</strong> 4 Ocak 1938 akşamı görüşlerini<br />

Isparta millet<strong>ve</strong>kili Kemal Turan Ünal’a yazdırmış, Ünal da<br />

bunu Ulus gazetesinin 8 Ocak 1938 Cumartesi günlü 5907 sayısında<br />

“Türk Musikisi: Fasıl Musikisi Milli Musiki Olmadı <strong>ve</strong> Değildir”<br />

başlığı ile yayımlamıştır. Bunu 10 Kasım 1939 tarihinde yine Ulus<br />

gazetesi’nde çıkan “Musikiye Ait Bir Notu” başlıklı bir yazı daha<br />

takip etmiştir (bir önceki yazınını öyküsü mahiyetindedir). Ünal bu<br />

yazısında da, uzun uzun eski musikiden, garp musikisinden, batı müzik<br />

tekniğinden, fasıl musikisi ile halk musikisinden <strong>ve</strong> aralarındaki<br />

farktan, bizi modern musikiye asıl halk müziğinin götüreceğinden<br />

bahsetmiştir 653 .<br />

Milli müziği oluşturma kapsamında karşılaşılan en büyük problem<br />

ise Klasik Türk Müziği ile Çok sesli Batı Müziğinin karşı karşıya<br />

getirilmesidir. Zaten döneme damgasını vuran asıl konu da budur.<br />

Nitekim <strong>Atatürk</strong> de belirlenen hedef doğrultusunda yani Batı müziğinin<br />

benimsenmesi yolunda çalışmış <strong>ve</strong> herkesi de buna teşvik<br />

652 Selim Sırrı Tarcan, “Milli Musiki Nasıl Doğdu?”, Ülkü, C. V, S. 27, Mayıs<br />

1935, s. 200-205. O döneme hâkim olan bu görüşe, günümüzde Yalçın Tura,<br />

milli musikimizi batı tekniğiyle işlemenin temel bir yanlış olduğu görüşünü<br />

savunarak karşı çıkmaktadır. Çünkü “Batı tekniği, milli musikiye taban tabana<br />

zıt bir tarzın tekniğidir. Bu teknikle işlenen milli öz, karakterini, hususiyetini,<br />

benliğini” de kaybedecektir. Peki o zaman ne yapılmalıdır? Tura’ya göre, milli<br />

özü batı tekniği ile işleme yerine, Batı’nın giriştiği yeni yolları denemeye<br />

çalışmak en doğrusu olacaktır. Örneğin bizde özellikle son dönemde, Cumhuriyetin<br />

ikinci <strong>ve</strong> üçüncü kuşak batı tarzı bestecileri diyebileceğimiz İlhan<br />

Usmanbaş, Bülent Arel, İlhan Mimaroğlu gibi kişiler bu yeni tarzı denemektedirler<br />

(Yalçın Tura, “Cumhuriyet Döneminde Türk Musikisi”, CDTA, C. VI,<br />

s. 1514).<br />

653 Gedikli, a.g.t., s. 11-15.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!