01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

302<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

sarayın salonunda terennüme başlar, saat 20’ye kadar devam ederdi.<br />

Bunlardan sonra da 14 kişiden mürekkep fasıl heyeti <strong>Atatürk</strong>’ün<br />

huzurlarına gelir, yemeğin sonuna kadar oradan ayrılmazlardı...” 636<br />

diyerek, O’nun günlük hayatında müziğin ne kadar büyük bir yer<br />

kapladığını gözler önünü sermeye çalışmıştır.<br />

Görüldüğü gibi <strong>Atatürk</strong>, özellikle son dönemde her ne kadar<br />

alafranga müziğe yönelip halkını buna teşvik etmişse de kendisi<br />

Türk musikisi ile olan bağını hiçbir zaman kopartmamıştır. Bu konuda<br />

yakın çevresinde bulunan kişiler de aynı doğrultuda bilgiler<br />

<strong>ve</strong>rmişlerdir. Örneğin <strong>Atatürk</strong> döneminde üne kavuşmuş meşhur<br />

besteci Hafız Sadettin Kaynak anılarında <strong>Atatürk</strong>’ün “dans etmek<br />

için alafranga musikiyi <strong>ve</strong> zevk etmek için de alaturka musikiyi” 637<br />

istediğini <strong>ve</strong> dinlediğini yazmıştır. Meseleyi buna benzer ifadelerle<br />

ele alan kişilerden biri de Falih Rıfkı Atay’tır. Falih Rıfkı, bu konuda<br />

<strong>Atatürk</strong>’ün “sevdiği musiki alaturka, inandığı garp musiki idi.<br />

Evinden alaturka musikiyi eksik etmemişken, milli eğitimde yalnız<br />

batı musikisini tutmuştur” 638 diye yazmıştır. Bu ifadeler, <strong>Atatürk</strong>’ün<br />

şahsi zevkleriyle devlet meselelerini nasıl ayırt ettiğini <strong>ve</strong> aradaki o<br />

hasas <strong>ve</strong> ince çizgiyi nasıl koruduğunu göstermesi açısından önem<br />

taşımaktadır.<br />

İyi bir Türk müziği dinleyicisi olduğunu gördüğümüz <strong>Atatürk</strong>’ün,<br />

her zaman için adını duyduğu Türk müziği sanatçılarını huzuruna<br />

getirtip dinlediği <strong>ve</strong> onlara iltifatlarda bulunduğu bilinmektedir. Riyaseticumhur<br />

Fasıl Heyetinde 1925-30 yılları arasında neyzen olarak<br />

görev alan Burhanettin Ökte de anılarında buna değinmiş, <strong>Atatürk</strong>’ün<br />

buradaki tavrını, karşısında “en ufak bir işaretlerinden sezecek olgun<br />

<strong>ve</strong> münev<strong>ve</strong>r” artistler bulabilmek şeklinde yorumlamıştır. Ökte’ye<br />

göre, Musiki Heyetlerindeki eğitim düşüklüğü 639 , ülke genelindeki<br />

636 Osman Ergin, Türkiye Maarif Tarihi, C. V, Osmanbey Matbaası, İstanbul<br />

1943, s. 1521; Necati Gedikli, <strong>Atatürk</strong>’ün Milli Müzik Anlayışının Son Altmış<br />

Yıldaki Uygulanışı, Dokuz Eylül Üni<strong>ve</strong>rsitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü<br />

Müzik Bilimleri Anabilim Dalı Basılmamış Doktora Tezi, İzmir 1989, s. 16.<br />

637 Ergin, a.g.e., C. V, s. 1530; Gedikli, a.g.t., s. 19.<br />

638 Atay, Çankaya, s. 410.<br />

639 Burhanettin Ökte, Fasıl Heyeti’nde “lise <strong>ve</strong> muadili derecesinde tahsil görmüş<br />

dört beş kişi, orta derecede sekiz-on kişi” olduğunu yazmaktadır (Burhanettin<br />

Ökte, “<strong>Atatürk</strong>’ten Hatıralar-5”, İstanbul Ekspres, 16 Kasım 1953’den naklen<br />

Gedikli, a.g.t., s. 20).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!