01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

296<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

yönelmelerine neden olmuştur. Hatta bu, Tanzimat ile resmiyet kazanan<br />

Alaturka-Alafranga tartışma <strong>ve</strong> çekişmesinin Cumhuriyet döneminde<br />

daha da şiddetlenerek sürmesine kadar gitmiştir. Abdülmecid<br />

döneminde Batı müziğinin ön plana çıkması, Türk Sanat Müziği<br />

sanatçı <strong>ve</strong> bestecilerini öyle tedirgin etmiştir ki bu durum onların<br />

bir ara yaşamın <strong>ve</strong> müziğin alafrangalaşmasına tepki olarak Mısır’a<br />

gitmelerine neden olmuştur. Örneğin XIX. yüzyılın en büyük bestecisi<br />

Hammamizade İsmail Dede Efendi’nin, Batı müziğine ilginin<br />

artması neticesinde “Artık oyunun tadı kaçtı!” diyerek padişahtan<br />

hacca gitmek üzere izin istediği rivayet edilmektedir 623 . Dede Efendi<br />

haricinde, Zekai Efendi, Lavtacı Anton, Melekset Efendi, Şekerci<br />

Cemil Bey başta olmak üzere daha pek çok besteci <strong>ve</strong> müzisyen de<br />

özellikle büyük kabul gördükleri Mısır’a gitmişlerdir. Bu müzisyen<br />

göçü bize Cumhuriyet döneminde yaşanan bazı tartışmaları hatırlatması<br />

açısından önem taşımaktadır. Çünkü Cumhuriyet döneminde<br />

de yine Batı müziğinin tercih edilmesi üzerine bazı Türk müziği müzisyenleri<br />

Şam, Bağdat gibi yerlere icracı, öğretmen olarak gitmişler<br />

<strong>ve</strong> hiç de yabancı olmadığımız dramatik sahnelerin yaşanmasına neden<br />

olmuşlardır. Sanatlarında usta bu sanatçıların <strong>ve</strong> müzisyenlerin<br />

ülkeyi terk etmeleri neticesinde arkada kalıp söz sahibi olan kişiler<br />

daha sonraki günlerde Türk Sanat Müziği’nin bilinen kaderini çizmişlerdir.<br />

Yaşanan bu gelişmeler Abdülaziz <strong>ve</strong> sonraki dönemlerde de<br />

devam etmiştir. Kişisel zevki <strong>ve</strong> biraz da maddi sıkıntılar dolayısıyla<br />

saraydaki orkestra, opera <strong>ve</strong> baleyi kaldıran Sultan Abdülaziz,<br />

karşımıza daha çok iyi bir klasik <strong>ve</strong> halk müziği dinleyicisi olarak<br />

çıkmıştır. Musiki hayatımızdaki bu ani sapma Sultan II. Abdülhamid<br />

dönemi ile tekrar eski rotasına girmiştir. Alaturka müzikten çok<br />

alafranga müziğe ilgisi olan Abdülhamid 624 ise bu dönemde bizim<br />

asıl müziğimizin halk müziği olduğu görüşünü dile getirmiştir ki bu<br />

tezin sonraki dönemde en ateşli savunucularından birisi Ziya Gökalp<br />

623 Aksoy, a.g.m., s. 1227.<br />

624 Kızı Ayşe Sultana göre Sultan Abdülhamid, alaturka musikiden çok alafranga<br />

musikiyi tercih edermiş. “alaturka güzeldir ama daima gam <strong>ve</strong>rir, alafranga<br />

değişiktir, neşe <strong>ve</strong>rir. Piyanoda alaturka dinlenmez, kendine mahsus alaturka<br />

sazlarla çalınmalıdır” demiştir (Ayşe Osmanoğlu, Babam Sultan Abdülhamid<br />

(Hâtıralarım), Selçuk Yay., Ankara 1994, s. 29).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!