01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ATATÜRK’ÜN SOSYAL VE KÜLTÜREL POLİTİKALARI 295<br />

bu tutumun açıklaması şudur. Biri çağın <strong>ve</strong> modernleşmenin gereklerine<br />

göre öğrenilmesi, sevilmesi gereken Batı müziği, diğeri de<br />

padişahın asıl sevdiği, inceliklerine varabildiği Türk musikisinden<br />

başka birşey değildir. Yani biri “aklın, öbürü duygunun gereğiydi” 621 .<br />

II. Mahmud’un takındığı bu tavır <strong>ve</strong> uygulama daha sonraki dönemde<br />

Türkiye’de <strong>sosyal</strong> alanda olduğu gibi müzikte de bir düalizmin<br />

yaşanmasına neden olmuştur. Müzikte başlayan bu ikilik <strong>ve</strong> onun<br />

yarattığı iç çatışma, Cumhuriyetin ilk yıllarında tekrar gündeme gelmiş<br />

<strong>ve</strong> sanat çevrelerini bayağı meşgul etmiştir. Ancak aralarındaki<br />

tek fark, geçen yaklaşık yüz yıllık bir zaman diliminden başka bir<br />

şey değildir.<br />

Ondan sonra gelen Abdülmecid dönemi ise sarayda kurulan kadınlar<br />

orkestrası <strong>ve</strong> Batı müziği eğitiminin başlaması açısından büyük<br />

önem taşır. Saray doktoru Hekimbaşı İsmail Paşa’nın kızı besteci,<br />

şair Leyla (Saz) Hanım’ın anılarından, o günlerde sarayda kadınlar<br />

orkestrasının varlığı <strong>ve</strong> çalışmaları hakkında ayrıntılı bilgiler öğreniyoruz<br />

622 . Bu oluşum o tarih itibariyle belki de ilk denemelerden biri<br />

idi. Osmanlı sarayında yapılan bu çalışma, aynı zamanda Osmanlı<br />

sultanlarının musikiye olan ilgilerinin de açık bir göstergesidir. Batılılaşmanın,<br />

alafrangalılığın başladığı Tanzimat <strong>ve</strong> sonrası dönemde,<br />

<strong>sosyal</strong> hayattaki değişimin yansıması sonucunda müzik sanatında<br />

da ciddi değişiklikler olmuş, örneğin Alaturka olarak nitelendirilen<br />

Türk müziği, karşısında bir anda Alafranga olarak isimlendirilen<br />

Batı müziğini bulmuştur. Bu zamanla ülkede Türk müziğinin arka<br />

plana atılmasına <strong>ve</strong> insanların daha ziyade çok sesli Batı müziğine<br />

621 Bekir Aksoy, “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Musiki <strong>ve</strong> Batılılaşma”, TCTA, C.<br />

V, s. 1217.<br />

622 Şair <strong>ve</strong> bestekâr Leyla Hanım, çocukluğunda tam 7 yıl sarayda Sultan hanımlarının<br />

nedimeliğini yapmış, harem hayatını yakından tanıma imkânı bulmuştur.<br />

Sarayda aldığı müzik eğitiminin yanı sıra, Nikoğos Ağa <strong>ve</strong> Medeni Aziz<br />

Efendi’den aldığı usul <strong>ve</strong> makam dersleriyle de sanatını ilerletmiş <strong>ve</strong> 200’ü<br />

aşkın besteye imza atmıştır. Bostancı’daki köşkü yandığı için bugüne ancak<br />

eserlerinin dörtte biri kalmıştır. Toplanan şiirleri 1928 yılında Solmuş Çiçekler<br />

adıyla, 1920-22 arasında Vakit <strong>ve</strong> İleri Gazetelerinde “Harem <strong>ve</strong> Saray Adât-ı<br />

Kadimesi” başlığı altında yayımlanan anıları ise 1974 yılında Haremin İçyüzü<br />

ismiyle kitap olarak basılmıştır. Ayrıntılı bilgi için bk. Leyla Saz, Haremin İç<br />

Yüzü, Düz. Sadi Borak, Milliyet Yay., İstanbul 1974; Cumhuriyetin 75 yılı<br />

(1923-1953), s. 173).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!