01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

234<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

Teşebbüsün doğurduğu asıl olumsuz sonuç ise, dil meselelerine,<br />

çalışmalarına ehliyetsiz <strong>ve</strong> uzman olmayan kişilerin katılmasıdır<br />

ki bu dil bilim için gerçekten üzücü bir durumdur. Herşeyden önce<br />

1932-36 arası devam eden <strong>ve</strong> zamanla çıkmaza giren dilde sadeleştirme,<br />

özleştirme çalışmaları son bulmuştur. Çünkü bu çalışmalar<br />

uyduruk bir Türkçenin doğmasına neden olmuştur. Asıl önemlisi ise<br />

hiçbir dilin yüzde yüz kendi kelimeleriyle konuşulamayacağı, yabancı<br />

kelimelere de ihtiyaç olduğu gerçeğinin farkına varılmasıdır.<br />

1930 ortalarında yaşanan bu gelişmeleri, <strong>Atatürk</strong>’ün kültür <strong>politikaları</strong><br />

<strong>ve</strong> yaratılmak istenen sistem çerçe<strong>ve</strong>sinde değerlendirmek daha<br />

doğru olacaktır. Çünkü bu, bütünün sadece küçük bir parçasıdır. Bu<br />

teori de kesinlikle “sistemin bütünlüğü içersinde düşünülmelidir” 474 .<br />

Teoriyi kabul edenler ya da etmeyenler bir yana, asıl unutulmaması<br />

gereken, bunun adı üzerinde bir teori olduğu <strong>ve</strong> bilimsel bir gerçek<br />

olarak da ileri sürülmediğidir.<br />

Yapılan tüm bu çalışmaların ana hedefi, herşeyden önce Türk<br />

dilinin zenginleştirilmesi <strong>ve</strong> millileştirilmesidir. Bunu Türk milliyetçiliğinin<br />

bir tezahürü olarak da görebiliriz. Kültür <strong>politikaları</strong> çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />

dile bir yön <strong>ve</strong>rilirken, işin politik yönü de gözardı edilmemiştir.<br />

Çünkü yeni rejimin oturması, yapılan değişimlerin benimsenmesi,<br />

devletin gü<strong>ve</strong>nliği gibi hususlar, alfabe değişikliğinde sürecin<br />

kısaltılıp hızlandırılmasında <strong>ve</strong> sadeleştirme yolundaki çabaların<br />

yoğunlaştırılmasında etkili olmuştur. <strong>Atatürk</strong> bunları yaparken, hemen<br />

bütün inkılâplarında olduğu gibi aşırıyı deneyerek <strong>ve</strong> alternatif<br />

üreterek doğruyu bulma yolunu tercih etmiştir. Örneğin 1936 yılında<br />

yeni kelimeler için söylediği “onları ortaya atmak lâzımdır. Milli<br />

zevkimiz hangisinden hoşlanır <strong>ve</strong> onu kullanırsa, o zaman lügatimize<br />

koyabiliriz” 475 sözleri de bunu kanıtlayacak mahiyettedir.<br />

Ülkede kontrolden çıkan dilde özleştirme <strong>ve</strong> tasfiye çalışmalarına<br />

son <strong>ve</strong>rmek için Güneş-Dil Teorisi ile bir çıkış yapan <strong>Atatürk</strong>’ün<br />

tutumu çeşitli görüşlerin ortaya atılmasına neden olmuştur. Bu konuda<br />

pek çok kişi, <strong>Atatürk</strong>’ün bu teoriyi tam olarak benimsediğini<br />

<strong>ve</strong> inandığını söylerken, bir kesim de dilde özleştirme çabalarının<br />

474 Türkdoğan, Kemalist Sistem, Kültürel Boyutları, s. 350.<br />

475 Korkmaz, <strong>Atatürk</strong> <strong>ve</strong> Türk Dili, Belgeler, s. 222.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!