01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ATATÜRK’ÜN SOSYAL VE KÜLTÜREL POLİTİKALARI 231<br />

eğik, yatay, düşey, dikey, üçgen, dörtgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar,<br />

pay, payda, çarpı, bölü, artı, eksi, türev, yöndeş 465 dir.<br />

Peki niçin böyle bir teoriye, çözüm yoluna ihtiyaç duyulmuştur?<br />

Bilindiği gibi <strong>Atatürk</strong> özellikle 1930 sonrası dil meselesine çok<br />

önem <strong>ve</strong>rmiş, dilin sadeleşmesi <strong>ve</strong> halkın kendi dilini oluşturabilmesi<br />

için yoğun mesai harcamıştır. Çünkü dil, toplumun, insanların,<br />

milliyetçiliğin var olmasında önemli temel taşlardan biridir. Bunun<br />

farkında olan <strong>Atatürk</strong> de, halkçılık 466 , milliyetçilik, milli birlik <strong>ve</strong><br />

beraberlik ilkeleri çerçe<strong>ve</strong>sinde bu işe el atmıştır. Bunun için olacak<br />

ki Sadri Maksudi Arsal’ın Türk Dili İçin kitabına, “milli duygu ile dil<br />

arasında bağ çok kuv<strong>ve</strong>tlidir. Dil’in milli <strong>ve</strong> zengin olması, milli duygunun<br />

gelişmesinde başlıca etkendir” diye yazmıştır 467 . Bu görüşler<br />

doğrultusunda 1932 <strong>ve</strong> sonrasında ülkede adete bir seferberlik başlatılmış,<br />

hem dilde sadeleştirme yoluna gidilmiş hem de bir öz Türkçe<br />

yaratılmaya çalışılmıştır. Yalnız yukarıda örneklerini de gördüğümüz<br />

üzere, belli bir tarihten sonra bu çalışmalar amacını aşmaya, aşırılaşmaya<br />

hatta komik neticeler ortaya çıkmaya başlamıştır. Hatta bir<br />

ara, Arapça <strong>ve</strong> Farsça kelimeler atıldıktan sonra kabile hayatına bile<br />

yetmeyecek bir dil kalacağı anlaşılınca 468 , Fransızca <strong>ve</strong> İngilizceden<br />

bazı kelimelerin adaptasyonuna başvurulmuştur. Örneğin Fransızca<br />

image <strong>ve</strong> sembole gibi kelimeler imge <strong>ve</strong> sembol haline getirilirken,<br />

İngilizce okey (kabul) kelimesi de dilimize yazıldığı gibi geçmiştir.<br />

Öyle ki, mecliste mebuslar bir meseleyi onaylayacakları zaman<br />

“okay” diye bağırır hale gelmişlerdir.<br />

Yine Türk Dil Kurumu Genel Merkez Heyeti yerine Türk Dil<br />

Kurumu Genel Özeği, tebrik yerine kutun-bitik, herkes yerine kamu,<br />

tamamıyla yerine tükel, müddetçe yerine uzca, parlak yerine yaltırıklı,<br />

hazırlamak yerine anıklamak gibi kelimelerin kullanıldığı bir<br />

465 Ayrıntılı bilgi için bk. Geometri, TDK, Ankara 1981; Korkmaz, <strong>Atatürk</strong> <strong>ve</strong><br />

Türk Dili, Belgeler, s. 414-418.<br />

466 Hasan Âli de aynı günlerde Ülkü dergisinde yazdığı yazılarda, dil inkılâbının<br />

halkçı boyutunu irdelemiştir. Ona göre, bu inkılâpta, tahsilsiz halk baz alınmıştır.<br />

Amaç, aydınlar ile halk arasındaki uçurumu sona erdirmek, aydınların<br />

halkı dinlemesini sağlamak olmuştur. Bu yüzden Dil İnkılâbı, tam anlamıyla<br />

halkçı bir inkılâptır (Hasan Âli, “Dil İnkılâbımızın Karakteri”, Ülkü, C. IV, S.<br />

22, Aralık 1934, s. 255-257).<br />

467 Ek 11: Gazi’nin S. M. Arsal’ın kitabındaki el yazısı.<br />

468 Erol Güngör, Dünden Bugüne Tarih, Kültür, Milliyetçilik, Ötüken Yayıncılık,<br />

İstanbul 1993, s. 109.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!