01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ATATÜRK’ÜN SOSYAL VE KÜLTÜREL POLİTİKALARI 215<br />

bir sözlük düzenlemek için yapılan Şubat 1929 tarihli toplantıda bir<br />

konuşma yapan Başbakanın kullandığı pek çok kelimenin karşılığı<br />

bugün dahi bulunamamıştır. Hiç duyulmadık kelimeleri kullanmak<br />

suretiyle tavrını sürdüren Başbakan İsmet Paşa, bu konuşmadan yaklaşık<br />

bir ay sonra, Takrir-i Sükun Kanunu’nun sona ermesi münasebetiyle<br />

yaptığı konuşmada da “devlet başı, gez, sarsı, azgınlara us,<br />

kısa yoldan basamağa çıkmak kızgısı, her yenli engin taşkınlık, ergin<br />

noktası, seğirdim, değimli netice, yetik” 414 gibi o güne kadar hiç duyulmamış,<br />

manasını bugün dahi kimsenin bilmediği çok enteresan<br />

kelimeler kullanmıştır. Konuyla ilgili asıl ilginç gelişme ise Ankara<br />

Hukuk Fakültesi’nin diploma töreninde yaşanmıştır. 8.7.1929 günü<br />

Ankara Hukuk Fakültesi diploma törenine da<strong>ve</strong>tli olan Başbakan,<br />

törenin açış konuşmasına “Değimli Hanımlar, Değimli Efendiler”<br />

şeklinde başlamıştır. Bu tavrıyla salonda bulunanları hem çok şaşırtmış<br />

hem de dilde sadeleşme <strong>ve</strong> milli bir dil yaratma konusundaki<br />

duyarlılığını, biraz aşırıya kaçsa da ortaya koymaya çalışmıştır. Ayrıca<br />

<strong>Atatürk</strong> <strong>ve</strong> İnönü’nün sergiledikleri bu ısrarcı tutumu, toplumda<br />

manevi bir baskı yaratmaya çalıştıkları şeklinde değerlendirmek de<br />

mümkündür.<br />

Sözü edilen bütün bu çabalar şüphesiz sadece iki kişiyle sınırlı<br />

kalmamıştır. Örneğin dil çalışmalarında önemli bir yeri olan Ahmet<br />

Cevat Emre’nin bu konuda <strong>ve</strong>rdiği örnek bunlardan sadece bir tanesidir.<br />

A. Cevat “Bu uydurma dil bir müddet yazılarda tecrübe edildi,<br />

hatta böyle konuşmalar bile oldu. Rahmetli Kâzım Dirik bu dili çatır<br />

çatır konuşurdu. Bir akşam, sofrada, böyle konuşmuştu. Gazi yüzüne<br />

bakmış, gülümsemiş, “Birbirimizi anlamaz olduk” buyurmuştu.<br />

O geceden sonra özleştirmecilik, Gazi için, iflas etmişti. Fakat geri<br />

dönmek de çok güçleşmişti” 415 diye yazarak o günlerde Ankara’daki<br />

atmofseri yansıtmaya çalışmıştır. Aynı şekilde derleme <strong>ve</strong> tarama çalışmaları<br />

sonucunda hazırlanan cep kılavuzlarının ihtiyacı karşılayamacağının<br />

anlaşılması <strong>ve</strong> bunun kimseyi tatmin etmemesi üzerine de<br />

<strong>Atatürk</strong>, Falih Rıfkı’ya “İsmet Paşa’yı gördüm. Konuşamıyoruz, dilsiz<br />

kaldık, bu kadar çalıştık, küçücük bir kılavuz çıkardık” demiştir.<br />

414 İnönü’nün Söylev <strong>ve</strong> Demeçleri I, Türkiye Büyük Milet Meclisi’nde <strong>ve</strong><br />

CHP Kurultaylarında (1919-1946), MEB Yay., İstanbul 1946, s. 192-196.<br />

415 Ahmet Cevat Emre, <strong>Atatürk</strong>’ün İnkılâp Hedefi <strong>ve</strong> Tarih Tezi, Ekin Basımevi,<br />

İstanbul 1956, s. 35.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!