01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ATATÜRK’ÜN SOSYAL VE KÜLTÜREL POLİTİKALARI 207<br />

dönemde önemli bir araç olduğunu söyleyebiliriz. 1930’lu yıllarda<br />

üzerinde durmaya çalıştığımız gibi, dil ile milliyetçilik aynı eksen<br />

üzerinde ele alınmış <strong>ve</strong> dil <strong>politikaları</strong> millileşme çabasında önemli<br />

bir rol oynamıştır. Nitekim <strong>Atatürk</strong> de bu bağı zaman zaman dile<br />

getirmeye çalışmıştır. Örneğin 17 Şubat 1931 günü Adana’da Türk<br />

Ocağı’nı ziyaretinde “..milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri<br />

dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden önce <strong>ve</strong> behemehal<br />

Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk düşüncesine<br />

bağlı olduğunu iddia ederse, buna inanmak doğru olmaz” 396<br />

demiş <strong>ve</strong> sonra da Adana’da yirmi binden fazla vatandaşın Türkçe<br />

bilmediğinden bahisle, ocaklı gençleri Türkçenin yaygınlaştırılması<br />

için göre<strong>ve</strong> çağırmıştır. “Türk demek, dil demektir” ya da “Türk dili,<br />

Türk milletinin kalbidir, zihnidir” 397 ifadeleriyle düşüncelerini ortaya<br />

koyan <strong>Atatürk</strong>, böylelikle Türk halkını dil vasıtasıyla uluslaşma sürecinin<br />

398 içine çekmeye çalışmıştır.<br />

Dilin sadeleştirilmeye çalışıldığı günlerde herkes sadece sözcükler<br />

üzerinde durmuş, alfabe değişikliğinin normal hayatta getireceği<br />

kolaylıkları dile getirmeye başlamıştır. Ancak çoğu kişi bu değişikliğin<br />

geçmişle mevcut bağların koparılması, geçmişin tasfiyesi <strong>ve</strong><br />

Batıyla <strong>kültürel</strong> bir bütünleşmenin ilk adımı olabileceğini tahmin etmemiştir<br />

399 . Dilde tasfiye hareketinin başlamasıyla birlikte, dilimize<br />

Batı kökenli sözcüklerin girmesi bunun bir kanıtı olsa gerektir.<br />

Dil çalışmalarının hareket noktasını, Türk dilinin sadece Osmanlıcadan<br />

ibaret olmadığı, geçmişinin çok eskilere dayandığı,<br />

Türkçenin köklü bir dil olduğu hususlarının ön plana çıkarılması <strong>ve</strong><br />

bunların ispatlanması teşkil etmiştir. Çünkü dil en etkili millileşme<br />

araçlarından biri olarak görülmüştür. Fakat tam bu süreçte, 1928 yılında<br />

yapılan Harf İnkılâbı beraberinde yabancı kökenli kelimele-<br />

396 Taha Toros, <strong>Atatürk</strong>’ün Adana Seyahatleri, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti<br />

Kültür Yay., Adana 1981, s. 61; Korkmaz, <strong>Atatürk</strong> <strong>ve</strong> Türk Dili- Belgeler, s.<br />

191.<br />

397 İnan, Medeni Bilgiler <strong>ve</strong> M. Kemal <strong>Atatürk</strong>’ün El Yazıları, s. 29.<br />

398 Dil ile ulusçuluk arasındaki ilişki <strong>ve</strong> dil <strong>politikaları</strong> hakkında ayrıntılı bilgi<br />

için bk. Hüseyin Sadoğlu, Türkiye’de Ulusçuluk <strong>ve</strong> Dil Politikaları, İstanbul<br />

Bilgi Üni<strong>ve</strong>rsitesi Yay., İstanbul 2003.<br />

399 Feroz Ahmad, Modern Türkiye’nin Oluşumu, Çev. Yavuz Alogan, Kaynak<br />

Yay., İstanbul 2002, s. 100-101.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!